aralık-3

18 1 0
                                    

önümüzde banklar, bankların önünde yol, yolun yanında sokaklar, sokaklarda dükkanlar vardı. ve dükkanların birinde de bulut. o gün, o semti sevmeye başladığım ilk gündür. kaldırımda, karşımda. kalbim atıyor, saklanıyorum, hem kendimden hem ondan. içimden saklanıyorum çünkü kabullenemiyorum.
bile bile aşka gittiğimi kabullenemiyordum. ateşle oynamak gibi bir şeydi bu ve ben o çemberin tam karşısındaydım. bir kaç adım sonra geçecektim o çemberin içinden. ve gülüşüne düşecektim bulutun. avuçlarına, kirpiklerine, gözlerine düşecektim. tam bir kaç saniye sonra. ama içine, içine hiçbir zaman düşemeyecektim. bile bile atılıyordum o ateşe. o çemberden bile bile geçiyordum. canımın yıllarca yanacağını, yıllarca her gece bölüneceğini uykularımın, delireceğimi, bir daha kimseyi sevemeyeceğimi, herkesten nefret edeceğimi de biliyordum. sonra yeniden doğmak isteyeceğimi fakat her şeyden uzaklaştığım için bunun çok zor olacağını da biliyordum. ben bir daha eskiye dönemeyecektim.
eyvahlar olsun! eyvallahlar
soluna baktı, sağına baktı sonra tekrar soluna baktı. o benim karşımdaydı fakat ben onun karşısında olamayacak kadar uzaktım ona. saklanıyordum ama yine de karşıya baksaydı beni görebilecekti. görmedi.
elimde ki sus şişesini açtım, içerken bulutları gördüm. başımı önüme eğdiğimde gökyüzünde ki bütün bulutlardan daha güzel bir bulut vardı karşımda. güzeldi. gerçekten güzeldi. yüzü, kirpikleri, elleri, gözleri, boynu ve gülüşü. bir gülüş bir insanı ancak bu kadar mest edebilirdi.
o gün o semti sevmeye başladığım gün olmasının yanı sıra, o gün bulutun imkansız olduğunu da anladığım gündür.

aralıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin