"Hoş geldin." dedi, yarım saate yakın bir süredir beni bahçede bekliyordu. Üstüne lacivert ve bol bir tişört, beyaz pantolon giymişti.
Gülümsedim, o kadar özenmemesine rağmen bir yıldız gibiydi. Onun yanında karadelik kalırdım. Ama ışığını içime hapsetmek, kalbimde hissetmek isterdim. Sadece bir gündür beraber olsak bile gülüşü içimi ısıtıyordu. Şiirlerinde ilk görüşte aşktan bahsederdi usanmadan. Fazlasıyla düşünürdüm aşkı. Fakat anladım ki aşk ne şiirlerden ne kitaplardan öğrenilir. Yürek o şekilde çarpmazsa, fani beden aşkla yanmazsa, bu gözler onu görünce parıldamazsa aşk gerçekten öğrenilemez. Ben bunu sadece bir kaç günde öğrendim, tek bir adam sayesinde.
"Hoş buldum." diye yanıtladım. Beklemediğim bir anda kollarımda buldum onu. Sıkıca sardı beni. Kalbim göğüs kafesimi terk etmek istercesine atıyordu. Kan öyle bir pompalanıyordu ki vücuduma, uzun bir süre sakinleşemeyecektim. Nefeslerim boğazımda kalıyordu. Benden ayrılıp gözüme baktı. Yutkunduğumda ikimizde kıkırdadık.
"Ani davrandım sanırım." gözlerini kaçırdı, yüzündeki sırıtışı hâlâ belli oluyordu.
"Önemi yok."
Portakal bahçesinden çıkıp, kasabanın içine doğru yürümeye başladık. Gözleri etrafta dolanıyordu. Sevgiyle bakıyordu. Daha önce böyle bir şehir görmemiş gibiydi. İl merkezinden oldukça uzak olan bu kasaba da; dikilmiş gökdelenler, neon tabelalar, gürültüden eser yoktu. İnsanlar daha çok toprakla uğraşıyorlardı. Çoğu dükkanlardan sadece bir tane vardı. Fazla gösteriş ve ihtişamdan hoşlanmadı kimse.
Elimle küçük işletmeleri göstermeye başladım. "Chaejin noona'nın barı, yanındaki de halk kütüphanesi. Bay Park'ta yandaki oyuncakçıyı işletiyor."
Biraz daha yürüdük. "Pureum amcanın fırını, eşi de bitişiğindeki kıyafet mağazasının sahibi."
"Buradaki herkes çalışıyor yani."
"Hemen hemen herkes."
Bacaklarına sürtünen beyaz kediyi görünce gülümsedi. Kucağına alıp kafasını sevdi. "Çok şeker." diye fısıldadı.
"Adı Luna. Genellikle çocuklar ilgilenir, beraber ona bu ismi verdik."
"Ona ben bakabilir miyim?"
Gözümle oynayan çocukları işaret ettim. "Onlara sormalısın."
Hızlıca çocukların yanına gitti. Konuşması bitince yanıma geri döndü. "Uzun zamandır ona evde bakabilecek birisini aradıklarını söylediler, bunu biliyordun değil mi?"
Kafamla onayladım. "Yeni arkadaşlar edinebilmen içindi."
"Teşekkürler."
_____________________;)
Kendinize iyi bakın <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Orange Garden | SeungLix ✓
Fanfiction[TAMAMLANDI] Bu bahçeyi severim, bu portakal ağaçlarını severim, çiceklerini severim, meyvelerini severim, buranın kokusunu severim... Ama burasıyla ilgili en sevdiğim şey sensin Felix... Kim Seungmin × Lee Felix SeungLix