Dün bana verdiği anahtarla içeri girdim. Salonun ortasında turluyordu. Beni görünce rahat bir nefes verdi. "Neredeydin?"
"Günaydın." elimdeki poşetleri tezgaha bıraktım. "Senden önce uyandım, kahvaltı hazırlayacaktım evde bir şey bulamayınca biraz alışveriş yapmaya karar verdim."
"Aklım çıktı, telefonunu da açmadın." kollarını boynuma sardı. Başım dönmeye başladı. Kokusu gerçekten sarı papatya gibiydi. Bende belini sardım. Sırtını sıvazladım ve kokusunu içime çekmeye başladım. O her şeyiyle büyüleyiciydi. Aşkın böyle güzel bir hastalık olması beni daha da beter ediyordu.
Saçlarımı okşuyordu. Kalbim cayır cayır yanıyordu resmen. "Duymamışım." bedenlerimiz birbirinden ayrıldı. Mutfak tezgahına ilerledi ve poşettekileri çıkarmaya başladı.
"Biraz dinlen." dedi bana bakarak.
"Ne yapmam gerekiyor?" yanına gittim ve gözlerine baktım. Hafifçe gülümsedi. Yanakları kızardı.
Kısa sürede beraber kahvaltıyı hazırladık. Yemeye başladığımızda yüzümü incelemeye koyuldu. "Jeongin, dünki gelen çocuk... Kim o?"
"Biraz meraklı bir çocuk, annesi ve babası hiperaktif olduğu için peşinde koşmaktan yoruluyorlar. Bazen bende kalır. Evine de isteyerek girmemiş."
"Sadece endişelendim, pek cesur biri değilim." burnunu kırıştırdı. "Ve bir şey daha merak ediyorum."
"Söyleyebilirsin."
"Bana yazdıklarını gösterecek misin?"
Yutkundum. "Felix ben onları daha önce kimseye göstermedim hele senin gibi iyi yazan birinin yanında benim yazdıklarım..."
"Okumadan öğrenemeyiz, ama göstermek istemezsen saygı duyarım." rahatlatıcı bir biçimde gülümsedi.
"Göstereceğim."
"Cidden mi?" dedi heyecanla.
"Cidden."
_________________________;)
Kendinize iyi bakın <33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Orange Garden | SeungLix ✓
Fanfiction[TAMAMLANDI] Bu bahçeyi severim, bu portakal ağaçlarını severim, çiceklerini severim, meyvelerini severim, buranın kokusunu severim... Ama burasıyla ilgili en sevdiğim şey sensin Felix... Kim Seungmin × Lee Felix SeungLix