Koçovalı brohters hızla toparlanıp yola koyulmuşlardı , yastığın altındaki Salihe ait silah bileklik saat hiç birisinin aklına gelmemişti , aynı zamanda Salihin ceketide kalıvermişti Vartolu ağanın evinde
...
Salih hastaneye giriş yaptığında sabah ezanı okunuyodu , arabayı o kadar hızlı kullanmıştı ki iki defa kaza yapmış , defalarca kırmızı ışıkta geçmiş , hız limitini sonuna kadar zorlamıştı
Emmiyi Çukur hastaneside değil çatışmaya yakın olan bi özel hastaneye getirdikleri için Salihde direk o hastaneye gelmişti
Olma ihtimali olan şeyleri düşünmekten Salih delirmek üzereyken İdris gelir Salihi karşılamaya
Salih "Babam nerede?"
İdris "Yoğun bakımda" diyip Salihe yolu gösterir
Salih direk içeri girer , Emmi sırt üstü yatakta uzanıyoken burnunda oksijen maskesi vardı , bi sürü makineye bağlıyken bi kaç yerinde yara bantları vardı
Salih korkak sesle "Baba" diyip Emmiye sarılır , defalarca yüzünü elini öper babasının
Emmi gôzlerini açıp hafifce gülümseyerek
"Son kez ... seni ... göremeden öle_cem sandım"Salih "Deme , öyle deme" der artık göz yaşlarını tutamıyodu
Emmi "Ben gidiyorum Salih'im , hakkını helal et"
Emminin cümleleri bitince makinalar ötmeye başlar , Salih
"Baba , baba!" hemen dışarı koşup
"DOKTOR ! DOKTOR YOK MU ?!"Bi kaç hemşire ve doktor koşarak içeri gelirken Salih kapıdan izliyodu ağlayarak , Salihin gözleri bulanmaya kulakları çınlamaya başlamıştı bile
Salihin en son durduğu şey
"Ölüm saati 05:34" olduSalih bunu duyduğunda bağırmak , çağırmak , inkar etmek , kabullenmemek geliyodu içinden ama yapa bildiği tek şey hıçkıra hıçkıra ağlamak oluyodu
Dışarıdan İdrisle Paşa ise bu duruma isyan ediyo kabullenmiyolardı
Bi kać adım atar içeri doğru Salih ama dizlerinin bağı çözülür ve dizleri üste yere düşerek ağlamaya devam eder
Doktorlardan biri yoğun bakım camını kapatır , Doktor ve hemşireler çıkıp Salihi babasıyla baş başa bırakır
Salih zorlukla kalkıp yatağın baş ucuna gelip ve Emmi'nin üzerindeki beyaz örtüyü indirip ağlaya - ağlaya babasının yüzüne küçük öpücükler kondurur
"Baba uyan ... lütfen uyan ... ben sensiz yapamam ... Kalk gidelim ... Bu sessizlik sana yakışmıyo"
Bi kaç dakika sonraysa dizleri üste duraruyodu çünki artık bacakları vücudunu taşıyamıyodu
Odada Salihin ağlama sesi ve hıçkırıkları yankılanıyoken Salihin tek duyduğu şey kulaklarının çınlamasıydı
...
Koçovalı brohters Salihten 4-5 saat sonra gelmişlerdi İstanbula , direk hastaneye gelirler , bu sîrada Sultan ve diğer Çukurlular hastanenin dışında arabalarda bekliyolardı , İdris Paşa Salih hastanedeydi
Yamaç babasını fark edince abileriyle hemen o yöne giderler , Kahraman
"Baba Emmi nasıl?"İdris kafasını olumsuzca sallar iki yana , döstlünün gözleri doluyoken Cumali
"Salih nerede?" der çünki Salihe bi söz vermişti 'Ne olursa olsun eki eli kanda dahi olsa Salihi koruyup kollayacaktı'...
Paşa ve İdris önde dörtlü onların arkasınca geliyodu , Salih morgun önünde yerde oturmuştu öylece yüzü solgun ve bitgindi
İdris boğazını temizleyip
"Salih babanı yıkayıcaz gelmek ister misin?" dedi anındada Paşa onun koluna vurarak susturduPaşa kısık sesle İdrise
"Çocuğun hali mi var ? Bide bunun mu travmasını yaşasın ? Zaten bu gün yaşadıklarını unutamayacak"Salih hiç bi şey demiyo hiç bi tepki vermiyodu , gözleri ağlamaktan kızarmışken sağ gözünün sürmesi iyice belirginleşmişti
İdris ve Paşa içeri girer , Selim Kahraman Yamaç hiç bi şey demeden yandaki sandalyelere otururlar ağlamamya çalışıyolardı , Cumali Salihin yanına oturup Salihi kendine çekip ona sarılır yan taraftan
Salihin göz yaşları sessizce yansklarını ıslatarak süzülmeye başlıyodu , Cumali ne diyeceğini nasıl teselli edeceğini bulamayarak sadece Salihe sarılıyodu
Bölüm sonuuu
23ekim2023
Yb için 25+ yorum