Bugün üniversitenin ilk haftalarıydı askeri üniversite seçmişdim ve eğitimler çok zor ilerliyodu hocalar çok zorluyordu,ama hayalim bir asker olmaktı ne kadar zorlansamda bunu belli etmiyordum ,edemzdimde bu benim için bir zayıflık olurdu.Son günlerdeki eğitimlerde dışarıdaydık ve güneşin altında en az 100 şınav çektiriyorlardı ,kafamdan ter akıyordu acayip terlemişdim eğitmenimiz 89...90...91... diye sayıyordu. sıkıldığım için kafamı kaldırdım ve etrafıma bakındım bazıları dayanamamış bırakmışdı yerde nefes nefeselerdi, ve kattiyen ders bitene kadar su içmek yasaktı , açıkçası şaşırmışdım kırk kişilik sınıfda pes etmeyen on kişi kalmışdık dahada hırslandım ve çekmeye devam ettim . eğitmenimiz 100 dedi ve herkes bıraktı bizim dışımızda... güneşin alnında yüz şınav çekmekte kolay değildi kimdi bu karşımdaki adam?kimdi benimle beraber şınav çekmeye devam eden? hırs ve şaşkınlık dolu gözlerimle onun gözlerinin içne bakıyordum oda aynı şekilde ve birazda küçümseyici ifadeyle bakıyordu,eğitmenimiz 120 demişti ne ara okadar olmuşduki? birbirimize bakmayı kesip önümüze dönüp şınav çekmeye devam ettik,saat öğlene geliyordu bunu hissede biliyordum çükü daha fazla terlemeye başlamışdım kaslarımın yorgunluğuyla artık elim ayağım boşalmaya başlamışdı,son durum ne diye kafamı kadırdım ve göz göze geldik oda yorulmuşdu gözlerimizle anlaşıp aynı anda bıraktık ve eğitmenin şu sesi duyuldu 160, yüzaltmış şınav çekmişdik gene göz göze geldiğimiz de zil çaldı ve ders bitti hemen suyumun yanına koştum ve lıkır lıkır su içtim, oda suyunu almak için gelmişdi ,suyunu içtikten sonra bana elini uzattı "Tebrikler,iyi iş çıkardık geleceğin askeri"dedi. Bende aynı şekilde "sanada tebrikler geleceğin askeri" diyip elini sıktım ve gölgelik olan ağacın altına geçtim...
Günümüz...
Dışardan patlama sesi duyulmuşdu aniden kalkıp dışarı baktım ve insanlar koşturuyodu heryer tozdu,Batı beni kolumdan tuttu ve çekiştirmeye başladı arabanın içine koydu ve arabayı çalışdırdı . noulduğunu anlayamamışdım, "nouluyo nereye gidiyoruz, o dışardaki patlama neydi,niye beni götürüyosun?
"Hangisinden başlıyayım?"
"Neye?"
"sorularını cevaplamaya"
"Başala birinden"
"tamam ozaman,öncelikle seni ormanın yakınlarındaki bir barınağa götürüyorum her ihtiyacını orda karşılayabilirsin"tam diğer sorumu daha sorucaktımki konuşmama fırsat vermeden devam etti
"dışardaki patlama ise düşmanlarımız tarafından atılan ve bize pek zararı dokunmayan ama onların bişey zannettiği ufak bir patlama"
"yaralı veya şehit varmı?"
"2 tane yaralımız var ama çok ağır değil yakında iyileşirler"
"3.soruna gelirsek ise senin kolun yaralı ve hareket etmeden iyileşmen lazım daha ve ordaki çadıra başka askerlerimizde yatırılıcak böylesinin daha iyi olucağını düşündüm"
"iyide ben burada ne yapıcam bir insan bile yok burda?"
"Ben buraya sıklıkla uğriyacağım"dedi.arabada sessizce oturmaya başladık.Arabanın camından etrafı izliyordum karşıma ağacın altında çok güzel minimal tatlı bir ev geldi ve araba durdu.şaşkınlıkla "buradamı kalacağım" dedim. hafif samimi gülüşüyle "ne o çokmu beğendin?"dedi. "karşında astsubay var, subay konuşmana dikkat et" dedim sert bir ifade takınıp."hayır şuan karşımda benim hastam var iyileşinceye kadar benim hastamsın ve nasıl istersem öyle konuşurum görev yerinde görüşürüz minik hasta"
"Minikmi?benim boyum 170 sensin minik"
"Senden baya uzun olduğumu kör olmayan göre bilir bence, bana göre miniksin"ona ters bir bakış atıp eve doğru ilerledim.evin gerçekten çok samimi bir ortamı vardı.ev iki katlıydı,ormanın ortasında böyle bir ev olduğunu ben neden bilmiyordum,o nerden biliyordu,"bu evin burada olduğunu sen nerden biliyorsun"diye sordum."Buraya savaşa geleceğimizi ögrenince ne olur ne olmaz diye küçük bir ev yaptırdım"dedi.sonra devam etti "böyle tatlı durduğuna bakma acil durumlarda çok korunaklı bir hal alıyor"dedikleriyle şaırmışdım nerden aklına gelmişdi böyle bir ev yaptırmak,"beni takip et"dedi ve peşinden ilerledim, üst kata çıktık bir tane odanın kapısını açtı ve "burada kalabilirsin"dedi . Kafamı sallayıp odaya girdim ve incelemeye başladım,ev ormanın içinde olduğu için camdan sadece ağaçlar gözüküyordu,ama çok huzur vericiydi odada bir çalışma masası,yatak ve dolap vardı burda pek durmayacağım için yeterdi,aklıma birden kıyafetimin olmadığı geldi ve korku içinde Batıya baktım, endişelenmiş olacakki oda tedirginlikle bana baktı "ne oldu" dedi "kıyafetlerim yok!"dedim hafif yüksek sesle,yüzunde rahatlamış ifadeyle "bumuydu,gelirken getirim kıyafetlerini neden bukadar panik yaptın"dedi.gerçekten paniklemişdim, hemen duş alıp uyumak istiyordum ama şimdi onun gelmesini bekleyecektim."kıyafetlerimi değiştirip hemen uyumak istiyordum" dedim hayal kırıklığıyla oda"tamam şimdi gidip getireceğim bir saate gelirim"dedi başımla onayladım ve salondaki koltuğa uzandım, kapı kapanma sesi gelmişdi,büyük ihtimalle gitmişdi gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başladı...
Tekrardan merhabaa
Bölümü nasıl buldunuz subaylarımm
Sizce devamında neler olabilir
Oy vermeyi ve takip etmeyi unutmayınn
Bu bölümü onca masum canın onca hayallerin yok oluşuna SOYKIRIMA DUR DE
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağacın altında
Novela JuvenilAstsubay olan Alara Subaylarıyla bir savşın ortsaındadır ama onu yeni süprizler bekler, işinde iyi olan Alarayı bakalım neler bekliyodur.