Lütfen satır arası yorum yapmayı unutmayın.
Kitabımız için 🍷🌪️
Oy vermeyi unutmayalım.
Keyifli okumalar!
🌪️🍷
Yitirdim kendimi kendi içimde...
"Nazım Hikmet Ran"
İnsan özgürlük içerisinde tutsaklık yaşarsa gittiği her yerde kendisini yetersiz ve eksik hisseder...
Tam olarak bu durumdaydım. Ben çoğu insanın ulaşamayacağı bir özgürlük içerisinde tutsaklık yaşamıştım... Kimsenin ulaşamayacağı dünya kadar imkanım vardı. Ama ben pis, küçük, tozlu, penceresiz,kirli bir odaya layık görülmüştüm.
Şimdi şıp diye özgürlüğümü bir 'koruma' ile tekrar vermişlerdi. Ne biliyordum peki? Dış dünya hakkında ne biliyordum? Nasıl bu kadar mahrum bırakılırdım her şeyden? Evet her şeyim vardı. Ama dış dünya hakkında tek bir bilgim dahi yoktu.. Ne yapacaktım şimdi?
Günlerdir aklımda dönüp duran tek soru 'ne yapacağım şimdi?' İfadesiydi. Gerçekten ne yapacaktım? Üvey annemle gittiğim tek yer alışveriş merkeziydi. Şimdi ise koskoca bir şirkete tek varis olarak gidecektim. Ama insanlara nasıl davranacağımı, ne giyeceğimi, nasıl konuşacağımı, nasıl güçlü duracağımı bilmiyordum. Bana bunları yaşama şansı hiç verilmemişti ki...
Ellerimi saçlarımın arasından geçirdim ve yere çöktüm. Ardından hiç düşünmeden kalbimde ki ağırlıkla ağlamaya başladım. Nasıl bir şeyin içerisine düşmüştüm ben. Oturmuş her şeye ağlıyordum. Ne yapacağımı, nasıl bir yol çizeceğimi bilmiyordum. O kadar güçsüz ve çaresiz hissediyordum ki...
Miran ise karşımda tepkisizce durmuş beni izliyordu. Bir süre hiç durmadan ağladım. En son Sinem Hanım'ın kızmasıyla ağlamayı kesmiş yukarıya çıkıp şirkette giyebileceğim bir kıyafet armaya başlamıştım. Ama nafile bu konu hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Miran ise odada yatağımın üzerine oturmuş karar vermemi bekliyordu. Bilmem kaçıncı kez ellerimi saçlarımdan geçirip ofladım. "Kendine işkence yapmayı bırakır mısın?" Miran'ın sıkılmış sesini işitince şaşkınla yüzüne baktım. Ellerimi saçlarımdan çektim. "Pardon?" Kaşlarımı hafiften çatmıştım. Ne demek istiyordu? Kendime zarar vermiyordum ki. " Bir buçuk saat boyunca yirmi iki kez ellerini saçlarından geçirip, saçlarını çekiştirdin. Saç diplerinin sızladığına eminim." Şaşkınla ela gözlerine baktım. Bunu saymış mıydı? Gözlerini hiç benden ayırmamış mıydı? Bu utanç verici. Gözlerimi gözlerinden çekip çiçek desenli parkeye baktım. Beni izliyordu. "Kendini bu kadar strese sokmana lüzum yok. Düz siyah bir pantolon ve siyah gömlek, tişört, takım elbise giysen bile olur. Üstelik her şekilde dikkat çekeceksin. Sakin ol ve asil bir seçim yap." Bakışlarımı parkeden çekip ela gözlerine baktım. En azından yardımcı olmaya çalışıyordu. Kıyafet dolabına bakındım. Siyah V yakalı tulum iyi görünüyordu. Askıdan çekip ona gösterdim. "Bu olur mu?" Tulumu baştan aşağıya inceledi. Ardından ayağa kalktı ve kendisi kıyafet dolabımın karşısına geçti. Elbiselerim arasında parmakları gezindi. Kendisinin seçmesi beni utandırmıştı.
Daha şık bir şeyler seçeceğini düşünürken o siyah kumaş pantolon , sütlü kahve rengi yün -penye karışmı dar kazak ve hepsinin üzerine siyah kaban. Şaşkınla baktım. Nasıl bu kadar iyi bir kombin yapabilirdi ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVUNMASIZ
Teen Fiction+18 , Şiddet ve kan içerir. Zina üzerine doğmuş bir kız. Günah kadar çekici ve karşıkonulamaz. Erva Akçıl "Ben Erva Akçıl, bir günahın zehiri ve kendi yaşamının yüz karası olan zavvallı bir kızım. " Akçıl ailesinin tek varisi olan Erva on sekiz yaş...