5 - İhanet.

3K 289 209
                                    

Hoş geldinizz.

Saat neredeyse gecenin ikisi ve ben bölüm yazıp yayınlıyorum...

Hatalarım varsa affola.
Sizi seviyorum <3

•••

Havanın en soğuk olduğu olduğu saatlerde, üzerinde kalın kürklü kabanı ve kafasını kaplayan, siyah şapkası ile yolda sessizce yürüyordu, genç adam. Etraf fazlasıyla sakindi, ve bu onun oldukça hoşuna gitmişti.

Etrafta kimsenin olmadığına emin olmak adına, kafasını önce sağa, sonrasında ise, soluna doğru çevirmişti. Güzel, diye geçirdi içinden. Kimseler yoktu civarında. Cebinde duran telefonunu çıkardı. Rengi dikkat çekiciydi. Tamamiyle, simsiyahtı. Ekranı tuşuna basılı tutarak açmış ve rehbere girmişti. Rehberde sadece tek başına duran numaraya tıklamıştı. Uzun bir süre karşının telefonu açmasını bekledi. Ancak kimse açmamıştı. Tam vaz geçip kapatacağı sırada telefon son anda açılmıştı.

"Sonunda açtın. Az kalsın öldüğünü düşünüp yas tutacaktım."

Onun söylediklerine karşı, hatta bekleyen adamdan küçümseyici ama bir o kadar memnun bir kahkaha duyulmuştu. O da onun gibi güldü. Ama daha kısık ve alaycı bir tavırla..

"Gururumu okşadın evlat."

Evlat?... Bu lafı en son babasından duymuştu. Şimdiyse, böylesine birinden duymak, midesini bulandırmıştı. "Doğrusu, hiç kimse benim karşımda senin kadar cesur ve dik duramıyor. Böyle olman beni mutlu etti." demişti, orta yaşlı adam.

Sivil hayatına göre yaşı ve yüzü, aslında olanından daha büyük, ve daha olgun gösteriyordu. Bu yüzden onu tanımayanlar ona hep "amca", diye seslenir, ellerinden geldiğince saygıyla hürmette bulunurlardı. Kısmen bundan nefret ediyordu, ancak bir bakımdan içten içe hoşuna da gidiyordu bu durum.

"Sana dediğim şeyleri halletmişsindir, umarım?" Orta yaşlı adam, hafiften uzamış sakallarına bakmış ve kesilmesi gerektiğini kendine hatırlatmıştı. Kıllardan hiç hoşlanmıyordu. Rahatsız edici bir hissiyattı kıllar, onun için. Karşı taraftan bir cevap beklemişti uzunca. Ağzını açıp konuşacağı sırada hattan sesler gelmeye başlamıştı.

"Evet, dediğini yaptım. Yoksa benden şüphen mi var?" Genç olan sağ cebinden çıkardığı sigara paketinin kapağını açtı ve içinden bir dal çıkardı. Arka cebinden çakmağı alarak sigaranın ucunu alevlendirdi. Karanlığın içinde, parlak ve aynı zamanda sönük bir ışık yanıp sönmüştü ilk başta. Dudağının ucunda duran sigarayı içine derince çekmiş ve ağzından dışarıya büyük bir yavaşlıkla
geri üflemişti.

Beyaz tenine yayılan dumanlar havaya karışıp yok olup gitmişti. Bu süreçte elinde duran sigarayı yeniden dudaklarına bırakmış, sol eline aldığı telefonu ise konuşmak için kulağına götürmüştü. Boşta kalan sağ elini havaya kaldırıp siyah saç tutumlarını taramak adına kullandığında ortaya çıkan görüntünün farkında değildi.

O, fazlasıyla dikkat çekici görünüyordu. Yoldan geçen bir
kaç kadının ona yönelik ilgi dolu bakışlarını asla umursamıyor, sadece içtiği sigaranın keyfini çıkarmakla yetiniyordu.

"Aksine, sana güveniyorum,
Yoongi. Ancak kafama takılan bir şey var..." dediğinde kafasını kaşımıştı büyük olan.

Yoongi ise, onun görmeyeceğini bildiği için gözlerini bıkmış gibi devirmişti.

"Dinliyorum..." Orta yaşlı adam kaldığı yerden devam etti:

"Her şeyi geçip, direkt asıl konuya geçiriyorum. Taehyung, onu nasıl kandırdın?" dedi, ilk defa alay etmiyordu. Sesindeki şaşkınlıkla sormuştu sorusunu ve büyük olan bu cevabı epeydir merak ediyordu. Sabırsızca oturduğu masadan kalkmış, karşıdan bir cevap gelene kadar, diğer masadaki kahve bardağını eline almıştı.

sinner's heart ∣ 'tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin