(20 Ekim 2019)
İnsan en çaresiz anlarında inanmak istiyordu, karanlığın aslında aydınlık olduğuna. Bir yalana, bir dolana, bir hayale, bir rüyaya, bir kurmacaya, bir düzmeceye, bir düzenbazlığa, bir sahtekarlığa... Adına ne derseniz deyin, bilin ki insan en çaresiz anlarında inanmak istemiyordu gerçeklere.
Bunu fark etiğim an, kendi gerçeğimden koşarak kaçmaya çalıştığım andı. Tarih: 20 Ekim 2019. Saat: 22.15. Eğleneceğime inandırılarak zorla götürüldüğüm, şimdiyse çıkan grubun adını bile hatırlayamadığım bir konserde kalabalığın tam ortasındaydım...
Ve o kalabalığın tam ortasında yerde yatıyordum.
"Neyin var Mitsuri! Neyin var?"
Elim boğazımda ve yüzlerce insan başımda çaresizce yüzüme bakarken tek tek gözlerinde gezdi gözlerim. Onlardan farklı oluşumun zirveye vurduğu o an benim kendi gerçeğimle yüzleştiğim andı. Gerçeğim neydi? Ölüyor muydum? On sekiz yaşında kalp krizine mi kurban gidecektim? Eğer cevap hayırsa, eğer gerçekten hayırsa, ben tam şu an, şu dakika, şu saniye tam olarak ne için boğuluyordum?
"Ambulans çağırın!"
Sesleri kulaklarımı tırmalarken nefes almak için gösterdiğim çabanın tek sebebi babamı bu dünyada bırakp gitmek istemiyor oluşumdu. O an bana ne olduğunu anlayabilseydim belki de hayata inanılmaz derecede öfkelenirdim. Eğer bir kalp krizi geçiriyor olsaydım her sey anlamlı olabilirdi. Oysa tam bir saat sonra bir hastanenin acilinde kolumda serumla yatarken doktorun anneme söylediği şey çok daha can yakıcıydı...
"Psikolojik."
Kaşlarımı çatıp anlamsızca doktorun yüzüne baktım. Annem rahat bir nefes alırken babam eliyle kolumdaki serumu gösterdi.
"O zaman neden serum taktınız doktor bey?"
"Sadece sakinleştirici bir serum taktık..."
"Bu mu yani?" diye haykırdım öfkeyle. "Kalp krizi geçirmiyor muyum?"
"Hayır, ne mutlu sana ki sapasağlamsın Mitsuri."
"O zaman neden yüzlerce insanın ortasında boğuluyor gibi yere yığıldım?" Yaşadığım son bir saatten ötürü öylesine öfkeyle doluydum ki öfkemi nereye sığdırabileceğimi bilmiyordum.
"Dediğim gibi, psikolojik... Ben bir psikiyatrist veya psikolog değilim. Fakat bir dahiliyeci de olsam şahsi görüşüm panik atak geçirdiğin yönünde. Panik atağa eşlik eden başka
psikolojik sorunların varlığı da olabilir fakat dediğim gibi, bunların teşhisini koyması gereken kişi ben değilim."O geceyi sakinleştiriciler alarak hastanede geçirdikten sonra hemen ertesi gün bir psikiyatrist ve bir psikologla görüştürüldüm. Koyulan teşhisler netti.
"Sosyal anksiyete bozukluģu, panik atak ve majör depresyon.
"Pikiyatri dalında var olan tüm hastalıklara sahibim yani?"
"Mitsuri'ciğim, biraz daha sakin olup sorunlarını sakinlikle aşmaya çalışmaya ne dersin? Şimdi biraz müsaade cdersen anneni de odaya çağırıp bir teklifte bulunnmak istiyorum."
"Siz bilirsiniz."
Ben kollarımı göğsümde birteştirip arkama yaslandığımda annem odaya girdi. Psikiyatrist anneme dönerek eliyle beni göstererek durumumu net bir gekilde anlattıktan sonra bir broşür çkarıp anneme uzattı.
"Bildiğim kadarıyla Mitsuri bu sorunları yıllardır yaşıyor. Bakın hanımefendi, bu broşürde bahsedilen yer bir meslektaşımın projesi. İsmi Kar Küresi. Burası bir yatılı psikolojik
destek merkezi, hastane değil. Buraya Mitsuri gibi onları sosyal hayattan uzaklaştıran, psikolojik rahatsızlıkları olan elli gencimiz alınacak ve onların bu sorunlardan kurtulmaları, sosyal
hayata alışalbilmeleri için çalışmalar yapılacak. Hepsinin kendi odası, düzenli görüştükleri terapistleri, katıldıkları grup dersleri, sanat ve spor aktiviteleri ve düzenli kullandıkları ilaçları olacak. Emin olun Mitsuri'yi buraya gönderdiğinizde hayatı tamamen değişecek..."Ben şok içinde anneme bakarken annem gülümseyerek bana döndü ve, "Bu harika bir proje..." diye mırıldandı, "Mitsuri." Yüzüne şok içinde baktığım sırada annem başını broşüre çevirdi.
"Binanın resimlerine bak Mitsuri, odaların resimlerine bak... Dans dersleri, yüzme dersleri, film geceleri.. Her şey tam senlik!"
"Hiçbir şey tam benlik değil anne! Beni böyle bir yere göndermeyi aklından bile geçirme!"
Gözlerim annemin elindeki broşüre kaydı. "KAR KÜRESİ" yazısının hemen altındaki karlar içindeki binaya baktım. Binanın hemen altında șöyle yazıyordu:
İyileşmeye hazır mısınız?
Gözlerim resimdeki karlar içindeki binaya takıldığında kalbimde garip bir sancı hissettim. Beni asla ama asla böyle bir yere gönderemeyeceklerdi. Asla.
Aylar sonra Kar Küresi'ne yeniden dönmek biraz tuhaf açıkçası.
Neyse, bu sefer yayınladığım tarihi yazayım da hatırlayalım.
19 Nisan 2024, Saat 16.55
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kar Küresi °OBAMİTSU°
FanfictionSeni yanıma, tüm dünyayı karşıma almak istiyorum. Hava soğuktu, rüzgâr acımasız. Burası bir kar küresiydi, biz de içindeki figürler. Gün gelecekti, birileri bu kar küresini eline alıp sallayacaktı. Kar yağıyor sanacaktık oysa altüst olacaktık... Mi...