Eylül'den*
Aşık olmak.
Nedir sizce ?
Bir kelebeğin yarınını düşünmesi kadar mantıksız ve o bir günkü dünyası kadar saf ?
Yada sonsuz mavinin gölgesinin siyah olması kadar acımasız mıdır?Galiba aşk gökkuşağının sekizinci rengini onun gözlerine hapsetmek..Aşk,hangi güne uyanırsa uyansın gördüğü ilk resmin sevdiğinin gözleri olmasını dilemek.Kendinden ödün vermek,onu ararken kendini kaybedebilmek..
Aşk ona sarıldığında beşinci mevsimi yaşamak.
Evet,aşkın tanımı çok,tanıyanı az görüldüğü gibi.Ve az önce bu binbir tanımlı arkadaş bana da uğradı.Onun dudaklarının hala eskisi gibi heyecan verdiğini görmek ne muazzam şey,ah işte bir tanım daha! Aşk;onun eşsiz dudaklarının tadını hiçbir şeye değişmemek..
Şuanda bedenim kaskatı,ruhum da kuşlar kadar hafif.Taha'nın dudaklarının dudaklarımı istila etmesi,ve şuan arabanın sağa çekilmiş vaziyette olması,karşıdan 7-8 yaşlarında bir çocuğun bizi sırıtarak izlemesi-hey ! Hiç mi öpüşen ve kavgalı bir çift görmedin velet!-çok da mütüş değil hani.
Taha nihayet dudaklarını benimkilerden ayırabildiğinde içimde tuttuğum nefesi dışarıya verdim.
"Şeyy.."dedik aynı anda.
"İlk sen söyle."dedi utangaç bir gülümsemeyle.
"Peki,ellerinle ellerimi kangren yapmaya bir son verirsen güzel olacak."huyum kurusun,bazen odunlaşabiliyorum.
"Ta-tabiki."dedi ve ruhumu ısıtan ellerini çekti ellerimden.
Evine geldiğimizde hala birbirimizden gözlerimizi kaçırıyorduk,sanki iris tabakasına kadar ezberlememişiz gibi..
"Görüşürüz..Eylül."
"Görüşürüz."
"Eylül..?"
Bir çift dayanılmaz göz tarafından camı açmam gerekti.Eğilerek kollarını cama dayadı ve yüzümde nefesini hissedecek kadar yaklaştı.
"Hıı?"
"Teşekkür ederim."
"Neden?"
"Tarifsizsin."
"Pardon ?"
"Tarifsizsin.Bana tarifini vermiş olsaydın eğer, bir farkın olmazdı.Ve her şeyinle tarifsizsin.Bu da seni evlenilesi bir kadın yapıyor."
Ağzım açık gidişini izledim.Neden bir erkek kadının dudaklarının tadına bakınca şair oluverir ki..?
*****
Helin'den*
"Hıı..yapma Buğrooşko yaa ahahaha şakacı şey senii..yaaa...BUĞRA ÖKÜZ MÜSÜN NE BİÇİM VURUYON-"
Gözlerimi acıyla açtığımda annemle babamın en büyük hatasını gördüm.
"Sen niye rüyanda o sarı kafalı herifi görüyon lan ?!"
"Doruk git başımdan yaa..hem saat daha 1 buçuk-"saate hözlerimi kırpıştırarak tekrar baktım ve 1de Crown Cafe'de buluşacağımızı hatırladım.Ne kadar dakik bir insanım ama (!)
Kendi rekorumu kırarak 5 dakikada kapının önünde olabilmiştim.Çok sevilen kardeşim Doruk'un da gelmesi istenince onu daha mutlu eden bir şey olmamıştı tabii.Cafenin önüne geldiğimizde bir kaç dakika onları aradık ve sonunda oturdukları masayı görebildik.Tam takım ordalardı.Dünden farklı olarak Batuhan-çok severim(!)-Miray ve İpek de vardı.
"Selam."
"Selam."
"Selam."
"Selam-ahahah Helin ayağında-"
Bir anlık Savaş'ın gözleri Doruk'a kaydı ve sesi kesildi.Herkesin yüzünde birazdan kahkahalara boğulabilecek saçma bir ifade vardı.
"Bir dakika bir dakika..ne varmış ayağımda?"Kafamı eğip ayaklarıma bakmamla kızlar tuvaletinde olmamın arasında bir saniye ya vardır ya yoktur.Tabi arkadan gelen kahkaha sesi de tüm cafeyi canlandırdı diyebilirim.POFUDUKLARIMLA CAFEYE GELECEK KADAR NE YAŞADIM BEN !!!
Aynaya bakarken eyelinerımın kuyruğunun iğrenç çekildiğini,kafamda hala leopar desenli uyku bandımın olduğunu,saçlarımın topuzunun da tam bir ev topuzu olduğunu farkettim.Sanırım hazırlanırken henüz uyanmamıştım.Tuvaletlerin birinin içine girip kapağını kapattım ve üstüne oturdum.Biraz sonra kapı açıldı ve alttan bir erkek ayağı olduğunu görebildim.
"Helin?"
Bu onun sesiydi.
"Helin?Nerdesin?"
"Helin burda değil."dedim parlak zekamı göstererek.
"Hımm,peki nerde olduğunu biliyor musunuz bayan pofuduk?"
"Eyelinerını berbat çekmiş ve en önemlisi leoparlı uyku bandı bile kafasında.Bayan pofuduk dışarıya bu şekilde çıkıp rezil olmak istemiyor."
"Peki ona bunu düzeltebileceğimizi söylesem ?"
"Bayan pofuduk,lütfen dışarıya çıkar mısınız?"
Güldüğünü duydum.Ve kapım açıldı.Aceleyle ellerimle yüzümü kapattım.Ellerimi çekti ve beni kucağına aldı.
"Sanırım bayan pofuduğu buldum."
"Evet,öyle oldu."
Beni yere indirdi ve o sırada tuvalete giren bir kadın tam çığlık atacakken "Hey hey,sorun yok."Kadın başını salladı ve çıktı.
"Şimdi,bayan pofuduk,öncelikle şu kafandaki leoparı bir çıkartalım."O kadar nazikti ki elleri,bir an için ona orada sarılmak istedim.
"Ve sonra,bayan pofuduk,makyajsız birçok mankene taş çıkartabildiğini biliyor muydun?"
Yüzüm kızardı.Romantik hödük.(!)
Ne yapacağını anlayınca lavobaya eğildim ve kendimi ona bıraktım.Nazik elleriyle ve kıskanılası bir ustalıkla eyelinerı çıkarttı gözlerimden.Sıra rujuma gelince ikimiz de donakaldık resmen.
"Bunu nasıl çıkartacağımı biliyorum aslında."dedi kendiyle konuşur gibi.
"Buyur?"Bir an pancarın rengini çalacağım diye korktum baya.
"Rujunu da çıkarayım,diyordum."
Elleriyle dudaklarıma dokununca bir an ürperdim,sonra yine aynı ustalıkla çıkardı ve makyaj temizleme faslı bitti.Ben aynaya bakarken o da bana gülümseyerek bakıyordu.Bende gülümsedim.
"Niye makyaj yapıyorsun ki?"
"Arizona kertenkelesini andırmamak için?"
Güldü."Andırdığın şey kesinlikle arizona kertenkelesi değil."Gülümseyerek başımı yere eğdim.
"Ee bayan pofuduk,sanırım artık "rezil" değilsin ha?"
"Saçlarım da biraz.."
Tokama nazikce asıldı ve saçlarımı saldı.
"Başka bir arzunuz var mıydı,bayan pofuduk ?"Güldüm.
"İsmim bayan topuklu ayakkabı olabilir mesela?"
"İşte bunu yapmayacağız.Sen onlarla 'sen'sin çünkü.Bırak diğerleri o 30 cm topukla Lady Gaga gibi dolaşsın."
"Sanırım..Haklısın."Gülümsedi ve kolunu koluna girmem için uzattı.Birlikte kol kola dışarı çıktık.
Bizi kol kola görenlere"çekmeyin,sadece arkadaşız"dememek için zor tuttum kendimi.Savaş sakalını kaşıyıp göz kırptı bize.Yerlerimize oturduk ve uzun sessizliği Deniz'in gelmesi bozdu.
"Selam gençlik."herkes selamını verdikten sonra o da uzun bacaklarını bir şekilde sığdırarak oturdu.
"Helin,yüzüne bir şey falan mı yaptırdın sen?Müthiş gözüküyorsun."
Bir an için Buğra'ya baktım ve gülümsedim.O da gülümsedi.
Yüzüme dokundum."Ah,bir şey yapmadım aslında..yinede teşekkür ederim."
Cevap olarak göz kırptı.
*****
Akşam olduğunda bu gece bir şey yapmamak üzere evlere dağıldık.Bugün,çok daha erken öğrenmem gereken bir şey öğrendim.YARIN BUĞRA'NIN DOĞUM GÜNÜ ! Ve biz grupça ne halt edeceğimizi bilmiyoruz,ne harika ama(!)
Saat 23:17.
Sarı kafacığımın doğmasına 43 dakika 2580 saniye..
Acaba ona bir kutu minnak civciv mi hediye etsem..?
Ah,buldum! Tatlı mı tatlı bir panda getireyim ona.Sizce de minik bir pandayı andırmıyor mu!?
Yoo bence ona damatlık hediye etmeliyim.Ciddi düşünüyoruz biz .s
Tam kocaman bir çelenk mi yaptırsam diye düşünürken teras camımız tıklatıldı.Dışarıda iki tane karartı duruyordu.Ne olur ne olmaz diyerek Doruk'un işkence malzemesi olan büyük oklavamızı çekmeceden aldım.Eğer gelen bir organ mafyasıysa oklavadan korkmama halinde Hello Kitty pijamamın korkunçluğunu kullanacağım.
Camımız ısrarla çalıyordu..Sanki bir..kan kokusu alıyor gibiydim..Perdeyi çektim ve bir çığlık fırtınası koptu.
*****
"Ya ahahaha Helin paranormal activity falan mı çekiyoruz sandın? Ahaha."
"Sizi göremeden elektrikler gidince,bide ev dublex olunca.."
"Sende oklavanı almış olunca.."
"Komik misin sen şimdi Taha?"
Gelenler Taha ve Eylüldü.İkisinin gelmiş,ve hatta barışmış olması beni oldukça şaşırtsa da bu konuda ağzımı açmadım.Zaten yine bir soğukluk vardı.
"Yarın sarı kafanın doğum günü,biliyorsundur."
"Biliyorum tabii,yani önemsediğim bir insan değil elbette.."
"Ah,tabii öyledir."Dedi Taha yüzünde aptal bir sırıtışla.
"Onu boşver Helin'cim.Yarın napıcaz onu düşünelim."
"Bence bir cafe kiralayalım bir günlüğüne."dedim.
"Bizde düğün salonu kiralayacaktık."
"Ne şakacı şeysin sen öyle!"
"Cafe kiralarız da,biraz sıradan olmaz mı sizce de?"dedi Eylül haklı olarak.
"Pastadan dansöz çıkaralım dansöz de Buğra olsun,bunun hiç de sıradan bir yanı olmaz bence."
İkimiz de Taha'ya göz devirdik.Bir an için Buğra'yı dansöz kıyafetiyle düşündüm.Bu psikolojimi yerle bir eden bir şey olurdu sanırım.
"Bir dakika buldum sanırım!"dedi Eylül neşeyle.
"Dinliyoruz."dedim.
"Taha,Buğra'nın hayali ne?"
"Hosteslerle işi pişiren havalı bir pilot olmak."
"Onun hayali pilot olmak,sayın fesat."
"Süt çocuğu bir pilot mu olacak yani?Buğra,şimdiden senin için üzgünüm."
Eylül Taha'ya göz devirip bana döndü.
"Eylül,uçak alacağız dersen şurada düşer bayılırım."
"Henüz delirmedim canım,diyeceğim şu ki,Buğra'ya uçak kullandıracağız."
"Doğum gününde ölsün yani çocuk?"
"Taha!"Eylül'ün bakışları altında Taha sustu.
"Ne harika olur değil mi?"
"Ya şey..benim babamın çok yakın bir arkadaşı THY'de çalışıyor,ona söylesek ayarlayabilir bence."
"Bu daha da harika."
"Bu fikri bende sevdim."dedi Taha.
Onlarla konuşurken yine saati takip ediyordum.23:59 vee 00:00..
İşte tam bugün,hayallerimin sarı süsü dünyaya masmavi gözlerini açtı.
*****
Uzaktan bir yerlerden..Hayatı tesbih yapmışım çalıyor sanki..
Saat: 07:00
Alarm,en sevdiğim !
Evet,alarmımda Ankara havaları çalıyor.Ankara bebesiyiz la biz.(!)
Kargalardan önce uyanmamın tek sebebi sevdiceğimin doğuşuydu.Ne kadar fedakar bir kızım ben öyle.
Kotumu ve Batman tişortümü üzerime geçirdim.Doruk'a not bırakıp çıktım.
Gideceğim kafede Kaan,Eylül ve Taha olacaktı.Buğra hakikaten şanslı bir çocuk.Benim arkadaşlarım olsa bırakın bu saatte kalkmayı,bunu dediğiniz için söverler bile.
"Selam gençler." Yoğun bir selamlaşma sesi geçti.Yerime oturdum bende.
"Helin,nerelisin diye soracağım da,üzerinde Batman yazıyor zaten."Kaan bu iğrenç ötesi espriyi yapması yetmiyormuş gibi bir güzel anırarak güldü de.
Hepimiz yüzümüzü buruşturup insan ötesi sesler çıkardık.
"Bana sorarsanız otelde yapalım doğum gününü."dedi Taha.
bu fikir kurulca onaylandı.
"Ee,hangi otel?"dedim.
"Talia Otel uygun bence."dedi Eylül
"Orası biraz..tuzlu değil mi?"dedim dudağımı ısırarak.
"O kısmı bana bırakın."dedi Taha.Züppe işte ne olacak..
"Helin sen uçak işini konuştun mu canım?"
"Evet,o iş tamamdır."dedim ve göz kırptım.
"Uçak?"diye sordu Kaan.
"Buğra'ya uçak kullandıracağız."
"Sevinçten uçacak,sevinmesede uçacak..her neyse."
"Komik misin sen?"dedi Taha yüzünü buruşturup.
*****
Saat 5'te havaalanında buluşmaya karar vermiştik.Evde gece için ne giyeceğimi kara kara düşünürken Doruk uykulu bir biçimde aşağıya indi.
"Yaklaşık 17 saattir uyuyosun.Bi an için öldün sanıp parti verecektim."
"Güzel espri.Yiyecek bir şey var mı?"
"Git bize güzel bir salata söyle bakalım."
"İyi misin sen?"
"Akşama Buğra'nın doğum günü partisi olacak.Fit gitmek istiyorum."
Ne yazıkki kardeşim beni iyi tanıyordu.
"Benim lahmacun soğansız olsun."dedim buruk bir ifadeyle.
****
Dolabımın önünde kara kara düşünüyorum.Bi moda perisi gelse keşke de bana yardım etse artık ya.
Kapı açıldı."Nerede kaldın moda perim?"mutlulukla kapıya baktığımda moda perisinden çok bir öküzcükle karşılaştım.
"Moda perisi mi?"
"Yok bir şey Doruk.Sende hazırlan,havaalanına oradan da doğum gününe geçeceğiz."
"Hava-"
"Soru sorma ufaklık."göz devirip hazırlanmaya gitti sevgili kardeşim.
Sonunda akşam ne giyeceğime karar vermiştim.Siyah pek tercih ettiğim bir renk değildir ama bu gece biraz şık olmam gerekiyor.Gerçi ben ne giysem arizona kertenkelesine benziyorum da neyse.Şimdilik üstüme salaş bir tişört altıma da yırtık kaprimi giydim.
"Hazır mısın Doruk?"diye seslendim merdivenden.
"Hazırım."
*****
Saat 5 buçuk olmuştu ve hala ortalıkta kimse yoktu.Biraz sonra Eylül gözüktü.
"Geciktim dimi?"
"Yoo,hayır."
"Ağaç olduk."
"Sen sussana Doruk."
Eylül'e kocaman sarıldım.Uzun zamandır ikimiz vakit geçiremiyorduk.
"Ee diğerleri nerde?"diye sordum.
"Uçuşta yalnız Buğra sen ben ve..Taha olacağız."
"Ve elbette ben."
"Evet sevgili kardeşim."dedim dişlerimi sıkarak.
"Doğum günü çocuğu da geliyor."Eylül'ün gösterdiği yere baktım.Kafasında pilot şapkasıyla muhteşem gözüküyordu.Buraya geleceği için şık olmasını söylemiştik ama aslında bu şıklık parti içindi.Yanında Taha da vardı.
"Selam."
"Selam doğum günü çocuğu."dedim kocaman gülümseyerek.Karşılık olarak o da gülümsedi.
"Telefonda uçuyoruz deyince uçarak geldim valla."dedi.
"Uçacağız da Helin o tanıdığın nerde?"
"Tam karşıdan geliyor."
Rafet amca karizmasıyla karşımızdan geliyordu.Heyecandan elim ayağım titremeye başlamıştı bile.
"Helin kızım,hoşgeldin."
"Hoşbulduk Rafet amca."Bu adama amca demek çok acıklıydı.
''Eee uçalım o zaman gençler.''
*****
Bindiğimiz uçağın gösteri uçağı olduğunu söylediklerinde çoktan iş işten geçmişti.Yardımcı pilot koltuğunda Buğra oturuyordu ve ağzı neredeyse kulaklarındaydı.
''Biraz yavaşlamazsak şuraya kusarım valla.''dedim.
''Ya Rıfat amca bu çok eğlenceli.''dedi sevgili doğum günü çocuğu.
''Ben seni şimdiden karizmatik bir pilot olarak görebiliyorum evlat.''Buğra'nın bu cümle karşısında resmen gözleri parladı.
''Helin bak bak şunu dinle.Hangi kalem uçabilir ?''Doruk'un sayamadığım iğrenç esprileri daha da midemi kaldırıyordu.
''Kalemi bilmem de,sen şimdi şu gördüğün camdan uçacaksın.''
''Doruk pilot kalem dimi? ahahha.''
''Eylül?!''
''Ya şey..eğlenelim diye canım.''
''Helin varya sen hiç boğulmazsın.''
''O niye?''
''Çünkü tipin kayık.''
Uçağın içindeki herkes anırdı.
''BİR ESPRİ DAHA YAPARSAN O KAYIĞI MÜSAİT Bİ YERLERİNE..''
''Hop!Helin kızım sakin.''
*****
''Yaa biz şimdi uçtuk ya Buğroşş,böyle ayağımız yerden kesildi ya hanii..''Jet lag olmuş olmalıyım ki Buğra'nın koluna girmiş abuk sabuk şeyler söylüyordum.
''Hıhı,evet Helincim.''