0.2

15 4 0
                                    


Jisung'la otururken mutluydum fakat bir yandan da Seungmin'in gelmesini bekliyordum. Jisung'la yaptığımız konuşma onu susturmuştu çünkü ve bir konu açamıyorduk. O yağmuru izliyor ben ise tatlımı yiyordum. Etrafa bakınmaya başladım ve arayan gözlerle bakan Seungmin'i görünce ona el salladım. Yanında biri daha vardı. Gıcık, sevgilisini de getirmişti yanında sanırım. Bize doğru yürürlerken ben de kalkmak için toplanmaya başladım.

Toplanmayı daha bitiremeden Seungminle sevgilisi Christopher bizim oturduğumuz masaya gelmişlerdi bile. Seungmin başladı söze "Minho, sana da bahsettiğim sevgilim."dedi. Gıcık. Yüzüne yastık fırlatmayı ne de çok isterdim şimdi. Düzgün bir şekilde bile tanıştırmamıştı bizi. "Merhaba ben Minho. Memnun oldum tanıştığımıza." dedim bütün kibarlığımla ve elimi uzattım. Tatlı biri gibi gözüküyordu üstündeki siyah takımıyla da oldukça çekiciydi üstelik. Seungmin'e kızmakta zorlandım bir an çünkü bu adamın tatlı sözleri gerçekten zorlaştırıyordu Seungmin'e kızmamı.

"Christopher" dedi uzattığım eli sıkarak. "Ama arkadaşlarım Chan der." dedi ve büyükçe gülümsedi.

Ardından devam etti. "Minnie bana eğer ikinizden biri sevgili yaparsanız ilk olarak birbirinize söylemeniz gerektiğini söyledi. O sana söyleyecekti fakat ben seninle yüz yüze tanışmak istediğim için söylemesini istemedim. Ve sanırım söylemezse yemek ısmarlıyormuş, ben de söylememesinin nedeni ben olduğum için birlikte yemeğe çıkalım dedim eğer senin için de uygunsa tabii." Seungmin'e baktım. Neden söylemedin diyen bir bakış attım fakat kaşlarını kaldırdı ve gözlerini başka tarafa çekti sadece. Ayrıca Seungmin'e "Minnie" demesi de dikkatimi çekmişti. Ona böyle sadece ben ve Jeong seslenirdi. Yine de tatlıydı böyle demesi ve fazla da oyalanmadan "Olur benim için de uygun." dedim.

Gülümsedi ve tamam dedi. Geldiğinden beri bakmak istediği yere çevirdi kafasını sonra. Jisung'a bakıyordu, Jisung da ona. "Merhaba Jisung. Hala çıkmadın mı? Dinlenmeni ve kafanda netleştirmeni söylemiştim." Anlamayan bakışlarla bir Chan'a bir Jisung'a bakıyordum. Acaba kontrolde bir sorun mu çıkmıştı? Kafamda saçma senaryolar kurarken Jisung konuştu.

"Yarın size haber veririm Bay Bang."
"Tamam bekliyorum ama dediklerimi unutma her ne kadar kabul etmek istemiyecek olsan da."

Kafa salladı Jisung ve yağmuru izlemeye devam etti. Ondan ayrılmadan önce bir kere daha baktım ona ve Chan'la Seungmin'e hazır olduğumu söyledim. Çantamı koluma taktım ve "Görüşürüz, Jisung. Tanıştığıma memnun oldum." dedim ve yürümeye başlamış ikilinin yanına hafif koşar adımlarla gittim. Yanlarına gidene kadar Jisung'a dediğimi kafamda evirip çeviriyordum. Görüşürüz, Jisung..görüşürüz... Vurgulayarak söylediğim "görüşürüz" ün anlamını hatırlamaya çalışıyordum. Görüşürüz, seninle görüşmek güzel olur ve eğer seni görmezsem yoksunluğun acı verir demek istemiştim tek bir görüşürüzle ve umarım onun için de aynı anlama geliyordur.

...
Chan ve Seungmin'le yemek için restorana gidiyorduk ama benim aklım Jisung'da kalmıştı. Görüşürüz demiştim ama görüşüp göremeyeceğimizi bile ayarlayamazdım çünkü ne telefon numarasını ne de mail adresi gibi bir şeyini almıştım. Salaklığıma kızarken restorana varmıştık.

Lüks ve yeni gözüken bir binaydı. Arabayı valeye teslim edip içeriye geçtiğimizde loş ışıklandırma, klasik müzik ve pek de kalabalık olmayan; süs sarmaşıklar ve ip ledlerle süslenmiş bir mekan vardı önümüzde. Chan'ın yanına hemen bir garson geldi ve birkaç şey konuştular. Konuşmaları bittiğindeyse hep birlikte garsonun bizi yönlendirdiği masaya doğru ilerledik. Garson paltolarımızı aldıktan ve menüyü verip seçince haber verirsiniz efendim dedikten sonra yanımızdan ayrıldı.

"Umarım sevmişsindir mekanı, burası kardeşim Changbin'in o yüzden beni de tanırlar. Minnie'yle tanıştırmıştım zaten ama senin için de uygunsa seninle de tarıştırmak isterim." dedi Chan. "Tabii ki" dedim sadece. Sonuçta Minnie'min sevgilisiydi ve onun yakınları benim de yakınlarımdır. Chan bu dediğimin üstüne iznimizi alarak masadan kalktı ve az önce bizi karşılayan garsonun yanına gidip bir şeyler konuştu.

O sırada Seungmin bana dönüp "Min eğer şakayı bırakırsam gerçekten Chanie'nin anlattığı gibi oldu sana söylemek isterdim ama..zaten Chan'ın anlattığı gibi..işte anladın sen. Ha ayrıca umarım rahatsız değilsindir durumdan çünkü ikiniz de benim için çok özel ve önemlisiniz bu yüzden Chanie'yle de iyi anlaşmanı ve rahatsız olmamanı isterim." dedi. Konuşurken biraz gerildiğini ve sürekli parmaklarıyla oynadığını fark ettiğim için ellerini bir elime aldım ve diğer elimle de kafasını kaldırıp gözlerine baktım ve gülümsedim. "Hadi ama Minnie utanman gereken son kişi benim. Bana anlatırken bu kadar utanmana ya da kızarıp streslenmene gerek yok. Ayrıca hiç de rahatsız değilim 'Chanie'nin yanında." dedim ve gülümsememi büyüttüm.

Biraz daha rahatladığını hissettiğimde ellerini bıraktım zaten Chan da masaya yaklaşıyordu. Geldiğinde "Şimdi biraz meşgulmuş ama 5 dakikaya gelir biz de o arada yemeğimize karar verelim" dedi ve menülere bakmaya başladık. Seungminle Chan biftek sipariş etmişlerdi, Chan'ın bana da buranın bifteğini denememi önermesi sonucu ben de biftek sipariş etmiş ve ortaya da koskoca bir tabak salata sipariş etmiştik. Salata ve yanında gelen ikram mezeler bile beni doyurabilirdi ama biftek için yer bırakmam gerektiğinden çok yemeyip bıraktım.

Bifteğin gelmesiyle Changbin de gelmiş ve bana kendini tanıtmıştı "Selam sanırım adın Minho'ydu değil mi? Tanıştığıma çok memnun oldum. (elini uzattı ben de sıktım) Chan bahsetmiştir bu restoranın sahibiyim yani canın ister de güzel bir şeyler yemek istersen her zaman kapımız açık, ayrıca şefimiz de çok güzel yemek yapar. Şimdi biraz yoğun ama onu da tanıştırmak isterim sonra." "Tabii ki eğer senin için önemliyse tanışırım"

Changbin kişiliğine göre farklı fiziksel özelliklere sahipti. Beyaz gömleğinden bile gözüken göğüs kasları düğmeleri zorluyordu. Gömlek küçük diye düşünecek oldum fakat aslında gayet de bol bir gömlekti. Bunu siyah deri pantolonuna sarkan uçları söylüyordu. Kıvırcık saçları ve gözlüğüyle gerçekten de çekiciydi. Ama boyu onun en tatlı kısmı olabilirdi 1.50 gibi gözüküyordu ve bu gerçekten ona farklı bir tatlılık katıyordu.

Benim Changbinle konuşmam bittiğinde herkes yemeğine odaklanmıştı, yemek süresince süren sessizlik masamıza henüz tanımadığım birinin yaklaşmasıyla sonlandı. Siyah saçlı, zayıf, kibar gözüken ve bir meleği andıran kalp şekline benzer dudaklarıyla karşımızda gülümseyen bir çocuk vardı. Hemen hemen bizlerle yaşıt diyebilirdim. Changbin "Hoşgeldin sevgilim" diyip ayağa kalktı ve oturması için sandalyesini çekti.

Bugün tanıştığım insanların hepsi bu kadar güzel ve kibar olmak zorunda mı kendimi yanlarında çok kötü hissetmeye başladım.

Tam Changbin çocuğu tanıtacakken çocuk araya girdi ve "Sevgilim kendimi tanıtabilirim bence   (diyip göz kırptı). Ben Lee Felix (Seo diye öksürdü Changbin) Hayır aşkım sen Lee olacaksın lütfen bunu burada tartışmayalım. Her neyse lütfen sevgilimin kusuruna bakma. Ben bu restoranın baş şefiyim aslında diyecek pek başka bir şeyim yok. Changbin'in sevglisi olduğumu da biliyorsun bu kadar sanırım."
"Tanıştığıma memnun oldum Felix. Ben de Lee Minho. KJ entertaining'i duymuşsundur belki. Oranın CEO'suyum." "Pek mutlu değilsin gibi?" "Pek değil ama önemli de değil." dedim ve birbirimizi biraz daha tanımak için sorular sorduk. Bir günde hayatıma 4 yeni insan girmişti ama en başta dediğim gibi benim arkadaş olmayı teklif ettiğim bir kişi vardı. Jisung... Onu en yakın zamanda tekrar görmeyi umuyordum. Mümkünse hastanede değil...

_______________________________

Nasil gidiyor sizce hosunuza giti mi bolumleri paylasirken biraz korkarak paylasicam ama umarim seversinizz

Bu bolum biraz kisa oldu sanirim sadece 1078 kelime ama burda birakmam lazimdi cunku ucuncu bolume yazicam diger kismini

hepsi tek bolumde olmazz

My First /MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin