Gözlerimi açtığımda çalan saati elimle üstüne vurarak susturdum. Bu gün tatildi. Ne kadar vursamda alarm aynı şekilde çalmaya devam ediyordu. Olan olmuştu, uykum kaçmıştı bir kere, üzerime giymek için bir kaç parça kıyafet çıkarıp bedenime geçirdim. Son zamanlarda iyice kilo vermiştim. O nedenle üzerimdeki kıyafetler iyice bollaşmıştı. Üzerime kocaman gelen kıyafetlere baktım olmadı canım, kuş öldü beybi. İçime kaçan Nurella'ya hak vererek kendi kendime bu gün hemen alışveriş yapmalıyım, hem kıyafet hem yiyecek hem de şampuan alayım diye düşündüm. Elime bir kağıt kalem alıp eve almam gerekenleri not ettim.
Alışveriş Listesi
- Şampuan
- Sebze ve meyve
-yeni kıyafetler
- Milföy hamuru
- Donmuş hazır yiyecekler
- Kabartma tozu
- Krema
- Hazır çorba
Liste böyle uzayıp gidiyordu. Üzerime diğerlerinden daha güzel duran bir kaç parça kıyafet geçirip elime çantamı ve listeyi elime alıp apartmandan hızlıca çıktım.
***************************
Önümdeki kocaman AVM'ye hayretle bakıyordum. Hiç benzemiyordu bizim oradakilere. Kocaman duruyordu. Şimdi bir alışveriş tutkunu olsam iki günde anca gezerdim, oy oy. Elimdeki listeyle oçeri doğru adım attım. Mağaza bölümünden sıyrıldıktan sonra mutfak alış verişi yapabileceğim bir yere yöneldim. Elimdeki listenin neredeyse yarısını bulabilmiştim. Bu ülkenin yemek kültürü çok farklıydı. Bende salak gibi Türkiye'ye özgü şeyler yazmıştım. Bulunduğum yerden mağaza bölümüne yöneldim. Ne mağazalar var ama! Mağazaların vitrinini öylece izliyordum. Bir tane vitrinde ki elbise dikkatimi çekti. Elbise mankenin hemen kalçasının altında bitiyor, straplez ve askısızdı , siyah renkliydi, en alt tarafı da sırf danteldi. Çüş ama be, bunları tasarlayanlarda hiç mi edep yok yani, ya giyenlere ne demeli, vücudun üst kısmını örtüyor, ben giysem pompalıyla vururlar. Bakışlarımı o mağazadan uzaklaştırıp başka bir mağazaya çevirdim. Yine daha edepli bir mağazaydı. İçeri girip birkaç kışlık pantolon ve kazak aldıktan sonra kasiyere parayı ödeyip çıktım.
***************************
Evimin kapısını anahtarla yavaşça açtıktan sonra poşetleri yatak odasına bıraktım. Kollarımı kocaman açıp yatağın üzerine kendimi atıverdim.
***
Israrla çalan telefonun sesine uyanıp ellerimle telefonu aradım. Bilinmeyen numara arıyordu.
Numara: Bayan Alya, sonunda açtınız size anlatmak isteyeceğim önemli bir şey var. Bu arada ben John.
- Ah, evet iyi günler.
Numara: Dava hakkında araştırmanıza katkı sağlayacak önemli bir bilgi aldım. Uygunsanız buluşalım.
- Tabi uygunum, saat kaçta?
Numara: Yeri ve saati ben size mesaj atarım.
- İyi günler, görüşürüz.
Numarayı telefonuma John Bey olarak kaydettikten sonra telefon elimde titredi. Bay John'dan bir mesaj.
Evinin hemen bir arka sokağında kafe lovato. Saat 20.00 senin için uygun mu.
Hemen bir mesaj yazdım.
Hava çok soğuk. O saate iyice soğur. Uygun değil.
Kısa bir süresonra bir mesaj daha.
Ben seni alırım.
Hoppala, madem direteceksin niye "uygun mu" diye soruyoruyorsun gavurun evladı.
İç sese kısaca veda edip her ne kadar doğru bulduğum bir karar olmasa da bir cevap yazdım.
Olur, seni evimin önünde bekliyor olacağım.
Saat daha 17.00 idi. En iyisi nbiraz daha kestirmek diye düşünüp köşe takımına oturdum.
20.00
Üzerime yeni kıyafetlerden bir pantalon bir de kazak giyinip üzerime paltomu aldım. Evin kapısını kilitleyip evden çıktım. Apartmanın önünde duran siyah arabayı tanımıştım. Arabanın kapısını açıp John' a kısaca selam verdim.
- Merhaba John bey.
Merhaba Alya. Bu adam mağrada mı büyüdü, hiç bir hanım deme yok yani. Kesin müslüman değil bu ya.
-Bu önemli haber ne.
İlk önce bir kafeye otursaydık.
- Tamam.
Kafeye vardığımızda yüzüme kocaman bir gülümseme yerleşti. Eski bir evin altına kurulmuş küçücük bir kafeydi. Kapıyı aralayıp, kafenin içerisinde yanan şöminenin yanındaki bir masaya oturduk.
- Ee anlat bakalım.
Elini cebine atıp bir CD çıkardı.
Evine gidince izle. Olayın olduğu yerdeki güvenlik kamerası. Uzun montlu bir kadın göreceksin. Kadın suikastten sonra herkes bir telaşa kapılırken sakinliğini koruyor. Araştırmana eklersin diye düşündüm.
- Sağol, gidelim artık.
Kısaca olur deyip masadan kaltı. Bende onu izledim. Arabasına binidik ve beni eve bıraktı. Evime geldiğimde bilgisayarıma yazmaya başladım.
Karakolda çalışan John bey sayesinde elime bir CD ulaştı.
Yazıyı yazdığım word belgesini kapatıp CD'yi taktım. Başbakan korumaları ile beraber halkın içinde iken birden nereden geldiği bilinmeyen bir kurşun ile vuruluyor. Halk telaşa kapılıp kaçarken gerçektende bir kadın hiç telaşlanmıyor. Bir süre öylece duruyor sonra yoluna devam ediyor ardından bir telefon görüşmesi yapıyordu. Yazıma devam ettim.
CD'nin içeriği şöyle........... Kadın arkasını dönük olduğu için yüzü görünmüyor. Sarı saçlı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Hayat #Wattys2015
Romans20'li yaşlarında genç bir kadın olan Alya Sipahi çok önemli bir dava hakkında araştırma yapmak için Amerika'ya gönderilir. Alya hem yeni bir ülkeye alışmanın zorluğunu çekerken bir yandan gönlünü genç bit delikanlı olan john'e kaptırır. Aşkları bir...