4. BÖLÜM "Kaybedişin Sert Tokadı"

1.4K 88 10
                                    

Rezidansın sessiz koridorları Halis Korhan'ın bastonunun sesiyle inliyor ve adeta az sonra olacakların haberini veriyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Rezidansın sessiz koridorları Halis Korhan'ın bastonunun sesiyle inliyor ve adeta az sonra olacakların haberini veriyordu. Yanında duran gelini, kanatlarının altına aldığı kız sırtını ona yaslamış sessizce olacakları bekliyordu. Önce Allah güveniyordu sonra da kendine ve yanındaki adama. Devran dönmüştü. Kimse yıkamazdı onu bundan sonra.

Evin kapısını Suna açmış ve karşısında görmeyi beklemediği Halis Korhan'la donup kalmıştı. Kardeşinin yalıda ne yaptığını, Halis Korhan'la neler konuştuğunu az çok tahmin ediyordu. Halis Korhan buraya kadar geldiyse onun desteğini almayı başarmıştı. Kazım'ı ikna etmek kolay olmayacaktı ama en azından korkmalarına gerek yoktu. Yanlarında bir büyük vardı.

"Abla içeri geçebilir miyiz?"

"Tabi. Tabi buyurun. Hoş geldiniz Halis Bey."

Halis Korhan mermer gibi suratıyla keyifsizliğini belli etse de selamı aldı ve güçlü adımlarla içeri doğru yöneldi. Seyran da hemen arkasından ilerledi. Kapıda onları bekleyen güvenlik Seyran'ın valizini Suna'ya teslim etti. Suna ve kapıya yeni gelmiş olan Esme valizle bakıştılar bir süre. Bu valizin ve içeride oturan Halis Korhan'ın ne anlama geldiğini biliyorlardı. Antep'teki baba evinden yalnız başına, bir el çantasıyla ayrılan Seyran koca bir valiz bir de Halis Korhan'la geri dönmüştü.

"Halis Ağam hoş gelmişsiniz hoş gelmişsiniz. Buyurun geçin şöyle rahatınıza bakın. Niye söylemediniz geleceğinizi yav? Hazırlık yapardık böyle hiç olmadı."

Halis, sakat bacağıyla kalkmaya çalışan Kazım'ı oturtup koltuğa yerleşti. Neyin haberini verecekti ki? Kızına iyi bakamadık, sahip çıkamadık sana teslim etmeye geri geliyoruz mu diyecekti?

"Otur Kazım otur. Hazırlığa hacet yok. Seninle ve Hatice Hanım'la bir iki kelam edip gideceğim zaten."

Adamın yüzündeki keyifsizlik Kazım'ı germiş olsa da asıl şüphe uyandıran şey Seyran'dı. Salonun köşesinde dikilmiş babasına bakıyordu korkmadan. Başı öne eğik değildi. Gözlerini kaçırmıyordu. Her zamanki Seyran değildi bu. Gözleri bir başka bakıyordu.

"Öyle mi ağam? Hayır olsun inşallah. Mevzu nedir? Seyran bir saygısızlık mı etti?"

Seyran gözlerini kapattı. Sabır dilercesine iç çekti. Bu sondu. Son demlerdi. Son kez susuyordu. Son kez sabrediyordu.

"Mevzubahis evlatlarımızın kurduğu yuva ve gelecekleri Kazım. Büyükleri olarak konuşup onların iyiliği için bir karar vermemiz gerekiyor."

Hattuç da gelip yerini aldıktan sonra konsey Seyran ve Ferit'in geleceği için karar vermeye hazırdı. Bu sefer Seyran için tutsaklık değil özgürlük kararı çıkacaktı. Seyran büyükleri yalnız bırakarak odaya geçti.

"Biliyorsunuz, aylar önce evlatlarımız için bir karar verdik ve onları bir yola soktuk. Evlilik yoluna. Birbirlerine yoldaş olsunlar, doğru yolu göstersinler diye. Bu evliliğin hayırlara vesile olmasını dileyerek baş göz ettik onları. Sizden bir kız emanet aldık. Gelinimiz değil kızımız bildik bağrımıza bastık. Onu el üstünde tutacağımıza söz verdik, önce Allah'a sonra size..."

SON PİŞMANLIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin