7. BÖLÜM "Bir kalem, bir kağıt ve iki yüzük."

1.3K 67 12
                                    

Canım, ders almadık mı?
Acılarımızdan hep kaçmadık mı?
Deliksiz uykularından uyanmadın mı?

----

Beykoz'da güneşli ve sakin bir gündü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Beykoz'da güneşli ve sakin bir gündü. Balıkçılar sıra sıra dizilmiş nasibini bekliyordu.  Kediler de balıkçıların etrafına toplanmış kovalardaki balıkları kaşla göz arasında patiliyorlardı. Burası İstanbul değildi sanki. İstanbul'un tüm kargaşasından uzak, izole bir yerdi. İstanbul'dan  güzelliğini almıştı sadece.

Denize nazır çay bahçesine adım atıp etrafa göz attı Seyran. Sakin bir yerdi. Bir iki masa hariç boştu. Ortamı insanların değil martıların sesi dolduruyordu. Böylesi daha iyiydi belki de. Daha sakin daha huzurlu... Konuşup uzlaşmak için uygun bir ortamdı.

Çay bahçesinin en köşesindeki masaya geçip Ferit'in karşısındaki sandalyeye oturdu. Ferit gözlerini denizden alıp Seyran'ı fark etmişti sonunda. Heyecanla gülümsedi. Tam zamanında gelmişti Seyran. Ferit heyecandan yaklaşık yarım saat önce gelmişti ve yarım saattir denizi izleyip hayallere dalıyordu. Ya baştan başlayalım ya tamamen bitelim demişti Seyran'a. Biteceklerine asla inanmıyordu. Yeni bir sayfa açacaklardı bugün.

"Hoşgeldin Seyran."

"Hoşbuldum."

Seyran gergince yanıtladı Ferit'i. Gergindi. Babası Ferit'le görüştüğünü öğrenirse neler olur bilemiyordu. Dün akşamın yankıları hala sürüyordu evde. Artık Seyran'a el kaldıracak gücü yoktu ama söylenmekten de geri duramıyordu babası. Masanın altına sakladığı dosyaya baktı. Kazım boşanma evraklarını eline tutuşturmuş ve imzalamasını emretmişti. Seyran da ne yapacağını bilemeyerek alıp buraya getirmişti. Çıkartıp masanın üstüne koydu evrakları. Ferit'in dikkatini çekmeyi başarmıştı.

"Bunlar ne?"

"Boşanma evrakları. İmzalamamız gerekiyor. Lazım olur diye düşündüm."

Ferit heyecanını kaybederek arkasına yaslandı. Bir kez daha boşanma kelimesini duyarsa denize kusacaktı. Üstelik dün akşam gayet iyiydi her şey. Konuya pat diye boşanmadan girmeye gerek yoktu.

"Haklısın karıcım. Gün sonunda yırtıp denize atar ve güzel bir final yaparız. İyi düşünmüşsün."

"Ferit lütfen ciddi ol. Gerçekten... imzalayalım şunları bitsin gitsin artık."

"Seyran konuşacağız demiştik. İmzaları evde de atabilirdik. Ben konuşup anlaşmak için geldim buraya."

"Tamam ama fazla vaktim yok. Akşam yemeğine kadar dönmem lazım. Evden beklerler."

"Tamam. Gerekirse ben bırakırım seni."

Bir sessizlik girdi aralarına. Nereden başlamaları gerektiğini bilmiyorlardı. Konuşulmamış o kadar çok şey vardı ki aralarında. Hepsi birikmiş, bir dağ olmuş ve aralarına girmişti. Şimdi konuşarak aşmaya çalışacaklardı bu dağı.

SON PİŞMANLIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin