14'

1.6K 120 38
                                    

lutfen ilk duzyazi bolumumuze ilgi ve sevgi gosterin kuser sonra
yorumlari ve oylari eksik etmeyelimm🐙🐙

call it what you want - taylor swiftchange my mind - one direction

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

call it what you want - taylor swift
change my mind - one direction.

Loş ışıkta oturduğumuz mutfaktaki tek ses benim parmaklarımı ritmik bir şekilde masaya vurmamdı. Saat yediye on vardı. Taehyung'la sabah telefonda konuşmuş, beni buçukta almasında karar kılmıştık. Yirmi dakika gecikmesi beni endişelendirmişti. "Belki de seni ekmiştir." Zaten yeterince tedirginlik üzerimdeyken babamın cümlesiyle parmaklarımı daha hızlı masaya vurmaya başladım. Tırnaklarım masaya sırasıyla değiyor, bu da rahatsız edici olabilecek bir ses çıkarıyordu. Babamın dediğinde ciddi olup olmadığını anlamak için bakışlarımı ona çevirdim.

Gayet ciddi gözüküyordu. Benim bakışlarımla omuz silkti. "Taehyung sonuçta bu." Ailelerimiz de ikimiz arasında yıllardan beri süren bu soğuk savaşı biliyordu. "Saçmalamayı kes istersen canım." Eunchae zarif ancak tehditkar bir biçimde babamın omzuna vurdu. Eunchae, babamın annemin vefatının ardından evlendiği Kore asıllı ancak Amerika'da doğup büyümüş üvey annemdi. Annemin yokluğuna bunca yıla rağmen hâlâ alışamamış olduğum için aramızda hep ikimizin de dillendirmediği ancak hissedebildiğimiz bir soğukluk vardı. Sebebi asla Eunchae değildi, bana anne sevgisi ve merhameti göstermekten asla kaçmıyordu. Sorun bendim. Onu seversem ve bu anne sevgisine karşılık verirsem anneme ihanet edermişim gibi geliyordu.

"Şu parmaklarını tıkırdatma artık Jennie." Babamın uyarısıyla düşüncelerimi zihnimin bir köşesine ittim. Üçümüz mutfak masasında Taehyung'un gelmesini beklerken o sıkılmış, içeriden yarım bıraktığı kitabı alıp okumaya başlamıştı. Ve babam odaklanmakta sorun yaşadığı için şu an parmaklarımın çıkarttığı ses onu delirtiyor olmalıydı. Babamın da biraz rahatlaması amacıyla parmaklarımı tıklatmayı bıraktım. Onun yerine elimi telefonuma attım. Taehyung'dan bir mesaj var mı diye kontrol etsem de hiç 'özür dilerim gecikeceğim' mesajıyla karşılaşmadım. Buna şaşırmış mıydım yoksa beklediğim bir şey miydi kestiremiyordum ancak Taehyung yüksek ihtimalle şu an partide beni unutmuş bir şekilde arkadaşlarıyla kaç shotı kaldırabileceğine dair iddialaşıyordu. Birkaç saniyeye titreyen telefonumla acele bir şekilde ekrana baktım. Ama mesaj Taehyung'dan değildi. Lisa'dandı.

Napıyorsun?

Mesaja cevap vermeden telefonu kapattım. Cevap vermediğim için biraz kötü hissetmedim desem yalan olurdu. Ancak partiye gitmemi onaylamayacaklarına emindim. İlk olarak, ilkokuldaki doğum günü partileri dışında gideceğim ilk parti olacaktı. Ayrıca şimdiye kadar hiç içki içmemiştim. Ve son olarak da lise partilerinde ne giyildiği ne yapıldığı hakkında çok da bilgi sahibi olduğum söylenemezdi. Ayrıca Taehyung -ki şu an bile beni unutmuş olmasını göz önünde bulundurursak- beni orada tek bırakırsa gerginlikten bir köşede bayılabilirdim. Hangi akılla Taehyung'a güvenerek partiye gelmeye karar verdiğimi bilmiyordum.

in between, taennie.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin