ilk olarak 10k PARTISI🎉🎉🎉🎉🎉
cok tesekkur ederim zamanini ayirip kitabi okuyan her birinize💗💗
ikinci olarak da bolum sonuna yazdigim yaziyi okursaniz sevinirim
iyi okumalar★
Kutusundan yeni çıkarttığım beyaz Chucklarımı ayağıma geçirdim ve bağcıklarını sıkıca bağlayıp aşağı kata indim. Eunchae mutfakta sırtı bana dönük bir şekilde bir şeylerle uğraşıyordu. "Jennie?" Bana döndüğünde ona bakıp gülümsedim. Baştan aşağı kombinime bakıp wow diye bağırdı birden. Aşırı tepkilerini çoğu zaman alışık olmadığım için garipsiyordum.
"Seni kim bu hale getirdi?" dedi şaşkınca. "Kim getirdiyse teşekkürlerimi ilet." dediğinde güldüm. "Az sonra iletirsin." Ağzı biraz daha şaşkınlıkla açıldı. "Bunu Taehyung mu yaptı?" Yanıma gelip omuzlarımdan tuttu ve tekrar üzerimdekilere baktı. "Bunları da mı o aldı?" dedi ayakkabılarıma bakarak.
"Sen bunlardan nefret edersin."
Haklıydı. Bilekli Chuckları hep kötü bulmuştum. Ayrıca ayakkabının kumaş olması ve tabanının da giyince çok rahatsız edecekmiş gibi hissettirmesi de vardı. Ama Taehyung beni düşünüp hediye olarak alınca nedense bu düşüncelerim ortadan kalkmıştı.
Bu ayakkabıyla alakalı ne olduğundan henüz emin olamadığım bir şey sıcacık hissettiriyordu.
Ayakkabıyı Taehyung'un aldığını onaylamak için başımı aşağı yukarı salladım. "En son birbirinizden nefret ediyordunuz." dedi kaşlarını çatıp. "Ne ara onunla dışarı çıkar ve sana aldığı şeyleri giyer oldun?" dedi. "Hatta daha iyi bir soru: Ne ara sana bir şeyler almaya başladı?" Buna benim de net bir cevabım yoktu.
"İnanması zor olduğunu biliyorum ama komik ve eğlenceli biri olabiliyor."
"Eğlenceli olduğunu biliyorum. Benim gibi yaşlı bir kadınla bile eğlenebiliyor. Sadece," dedi ve diyeceklerini toparlarmış gibi birkaç saniye duraksadı. "Herkes Taehyung'u sever. Senin ondan nefret ettiğini sanıyordum, bu yüzden şaşırdım."
Herkes Taehyung'u sever mi?
Yani, partidekilerin çoğuyla arkadaştı. Ayrıca sosyaldi ve herkesle gülüşüyordu. Ayrıca babam ve Eunchae ile de iyi anlaşıyordu. Sanırım doğru olabilirdi. Yine de arkadaşlarını da geçtim, tüm okulun ve büyüklerin Taehyung'u sevmesi imkansız gibi hissettiriyordu.
"Ondan nefret etmek de eğlenceli oluyor." dediğimde ikimiz de güldük. Bu sırada kapının çalmasıyla muhabbetimize ara verdik ve ben hızla adımlayıp kapıyı açtım.
Taehyung ben kapıyı açtığımda elinde tuttuğu telefonu cebine yerleştirdi ve içeri girdi. "Selam." dedi yanımdan geçerken ve Eunchae'nin yanına gidip onunla konuşmaya başladı. Onların konuşmasını fırsat bilip ben de Taehyung'un ne giydiğine baktım. Üzerinde soluk mavi ve ona tam olan bir tişört vardı. Yıllardır basket oynamasının ve ara sıra spora gitmesinin getirdiği kol kasları itiraf etmek istemesem de etkileyici gözüküyordu. Boynunda asla çıkarmadığı zincir kolyesi takılıydı, altına bol ve gri bir eşofman giymiş, saçlarını da dağınık bırakmıştı.
Doğrusunu söylemek gerekirse küçüklüğümüzden bu yana Taehyung çok çekici birine dönüşmüştü. Sadece benim tipim değildi işte.
Bir dakika boyunca boş boş durup onların sohbetini dinlediğim için, ve Taehyung'u biraz uzun süzmüştüm, en sonunda müdahale ettim. "Kimi almak için geldin, beni mi Eunchae'yi mi?" Söylediğimle ikisinin de bakışları bana döndü.
Taehyung saçımdan başlayıp, evet düzleştirmiştim, ayakkabıma kadar beni süzünce bir an heyecanlandığımı hissettim. Bu yeni imajımı gören ilk yaşıtım olduğundan kaynaklı olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
in between, taennie.
Fanfictionkim taehyung çocukluğundan beri kim jennie ile uğraşmaktan keyif alıyordu ; as childhood enemies to lovers slowburn!