Yeni bir hikayeyle karşınızdayım. Tanıtım filmine bakmayı unutmayın. ;)
Sımsıkı yumduğum gözlerimi açıp etrafıma baktım. Sadece gecenin güneşinin aydınlattığı bir ormanın ortasında öylece dikiliyorum. Ormanda ki tek ses esen rüzgarın ve ağaçların rüzgar ile hareketlenen yapraklarından çıkan ses. Bu biraz ürkütücü.
Dolunay zaman bir ormanın ortasında dikilmek hiç mantıklı değil. Özellikle av zamanı başlamış ve gece hayvanları bile susmuşken.
Şu an yemek olduğumu belli etmek tek ihtiyacım üzerinde 'YE BENİ' yazan ışıklı bir tabela.
Kuru dalların kırılma sesini duyunca oluğum yerde kaldım. Burada ne kadar zarar görmeyeceğimi bilsem de ister istemez tedirgin oluyorum.
Ormanda küçük bir hıçkırık sesi duyulunca sesin geldiği yöne doğru ilerledim. Biraz ilerledikden sonra ses tekrar geldi ama bu sefer ses biraz boğuktu. Yavaş ve dikkatli adımlarla sesi takip ettim. Ses çıkararak bugünkü aperatif olmaya hiç niyetim yoktu. Ses, kökleri topraktan dışarı çıkmış kocaman bir ağaçtan geliyordu.
Daha dikkatli bakınca ağacın köklerinin arasında bir oyuk gördüm. Bu oyuk bir hatta iki insanın gidebileceği kadar büyüktü.
Oyuğun içine bakınca iki kişi gördüm. Biri kız diğeri ise erkekti. Kız en fazla on beş on altı yaşlarındaydı. Oğlan kızdan daha büyük görünüyordu. kızı göğsüne yaslamış ve elini kızın ağzına kapatmıştı. Ağlayan kızın hıçkırıklarının boğuk şekilde duyulmasının nedeni buydu. Ormanda ki tek ses artık kıza aitti. Az önce esen rüzgar bile durmuş olacakları seyrediyordu.
Kötü bir şey olacağı belliydi ama benim yapabileceğim hiç bir şey yoktu.
Arkamdan bir hırlama sesi duyunca hemen arkamı döndüm. Önümde gereğinden fazlaca büyük beyaz bir kurt vardı. Onun bu ormanı ait olmadığını küçük bir çocuk bile anlayabilirdi. Beyaz tüylerinin hiç bir yerinde kir yoktu. Kar beyaz tüylerinden önce, en dikkat çeken yeri gözleriydi. Yeşilin her tonunu barındıran gözleri vardı.
Bir dakika ne zamandan beri kurtarın gözleri yeşildi?
Beyaz kurt en az tüyleri kadar beyaz olan dişlerini göstererek hırladı. Adeta ben ölümüm diye bağırıyordu. Dişlerini avın parçalamak için iyice keskinleştirmişti ve pençeleri önüne çıkan her şeyi parçalayacak kadar güçlü görünüyordu.
Kurt bana doğru bir daha hırladı ama asıl hedefi ben değildim. Arkamda ki iki şansız insandı ve onlar için yapabileceğim hiç bir şey yoktu. Beyaz kurdun bu dolunaydaki yemeği olmaktan onları kurtaramazdım ve etrafda onları kurtarabilcek hiç bir şey yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Safkan (Cehennem Avcıları Serisi 1) #Wattys2015
Fantasiİnsanları koruyan bir ırk CEHENNEM AVCILARI... Ama insanların korumak için can alıyorlar ve bu onların ilk vazifesi. Herkesin hayal ürünü olarak bildiği kan emici canavar VAMPİRLER... İnsanları onlar için önemsiz. En azından avcılar böyle diyor. Diğ...