~2 Gün Sonra~
Yarın nikah vardı.Hayatımın dönüm noktası yani. Kimsenin beni umursadığı yoktu ki. Ne olmuş yani Yiğit'le üvey kardeş olacaksam? Neden babam evlenmek istiyor hala anlamıyorum. Paramız var çok şükür. Yiğit'in dediği gibi para sorunumuz yok. Ben böyle düşünürken telefonumun çaldığını farkettim. Yatağın içinde telefonu ararken kapandı. Elime aldığında arayanın Ece olduğunu gördüm. Tekrar ara tuşuna bastığımda anında açtı. Kulağım Ece'nin cırlayan sesiyle doldu.
"Kızım, sen nerdesin? Neden açılmıyor bu telefon? Sana oyun oyna diye mi verildi o telefon? Sabahtan beri kaçın.." derken sözünü kesip lafa atladım. Çünkü Ece bu cırlamayı akşama kadar devam ettirebilecek kapasiteye sahip biri.
"Ece, tamam uyuyordum duymamışım kusura bakma. Bir dahakine söz hemen açacağım. Ama şimdi söyler misin beni sabahın köründe aramanın sebebi ne?" derken sesim oldukça ciddi çıkmıştı.
"Yarın baban evleniyor ve sen nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun Beril?" dedi.
"Aman ne sakinlik" diye mırıldanırken Ece bir yandan alışveriş planları yapıyordu. Eminim ki bugünü bana zehir edecekti. Aslında normal bir zamanda olsa onunla ölüme bile giderim.
"Hemen kalkıp hazırlanıyorsun çünkü bugün alışverişe gidiyoruz, yarım saate ordayım bekletme beni." deyip telefonu suratıma kapattı.Kendi kendime oflayıp durdum.
Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadıktan sonra havluyla güzelce kuruladım ve makyajla renk verdim biraz yüzüme. Pek makyaj sevmem ama eyeliner vazgeçilmezim. Banyodan çıkıp odama geçerken kapıda abimle karşılaştım.
"Abi? Senin burda ne işin var? Babam seni görmesin" dedim. Görürse kıyamet kopardı.
"Küçüğüm, sen karışma abicim. Zaten eşyalarımı almaya geldim. Temelli gidiyorum buradan. O kadınla evleniyorsa zaten beni hayatından çıkarmış demektir" dedi. Haklıydı bir bakımdan.
"Canım abim. Ben seni çok özledim ama. Biraz kalsaydın benimle" deyip kollarımı boynuna doladım.
"Çok isterdim güzelim ama olmaz. Seninki bekliyor dışarıda. Valla bütün gün onun çenesini çekemem. Size iyi eğlenceler" deyip beni öpüp odasına gitti. Ben de hemen üzerimi giyinip çantamı aldığım gibi dışarı çıktım. Arabasına yaslanmış ayaklarını yere vuran bir Ece görürseniz bilin ki çok sinirlenmiştir.
"Nerdesin kızım sen? Yarım saattir burada seni bekliyorum. Ağaç oldum resmen ya.
"Geldim işte Ece. Alt tarafı 2 dakika bekledin lafını yapıyorsun ya!" diyerek üstüne gittim. Onu sinirlendirmeyi çok seviyorum ya. O da bana dönüp pis bir bakış attı ve arabaya bindi. Ben de arkasından bindim.
"Eee, ne yapacağız bugün? Ben çok yorgunum. Ne yapacaksak yapalım, dinlenmem gerek Ece.""Ne dinlenmesi Beril? Yarın nikah var. Alışverişe gidiyoruz." dedi. Ya bana neyse o nikahtan. Niye diretiyorsunuz ki?
"Ece, o kadın annemin yerini dolduracak. Bilmem farkında mısın?"dedim ve sustum. Yolu izlerken arabayı sessizlik kaplamıştı.
"Hayır Beril. O kadın asla teyzemin yerini tutamaz tamam mı? Sadece eniştem, o hata yapıyor o kadar. Ama ileride bunu anlayacak. Eminim buna. Bir de o kadının karşısına seni kötü bir şekilde çıkaramam. Annem de istemiyor bu nikahı. Ama bu eniştemin tercihi. Yapacak bir şeyimiz yok, olamaz da."deyip omzumu sıvazladı.
"Haklısın."deyip sustum. Susmaktan başka yapacak birşeyim de yok. Ben Yiğit'le kardeş olmak istemiyorum.
"Haklısın, ama Yiğit. O ne olacak. Bana resmen paragöz biriymişim gibi davrandı. Daha da önemlisi ben onunla kardeş mi olacağım şimdi?"
"Bunu da zaman gösterecek. Yiğit, seni tanımıyor bile. O söylediği sözlerin senin için bir sorun olmaması gerekir bence Beril."dedi. Arabayı durdurduğunda geldiğimizi anladım ve aşağı indim. Alışveriş merkezinin içine doğru ilerlerken Yiğit'i görmemle donup kaldım. Kızın biriyle oturuyorlardı bir kafede. Yiğit elini kızın omzuna atmış, gülüyorlardı. Gülmek değil bildiğin kahkaha atıyorlardı. Bu kadar komik olan neydi acaba? Ece'nin bana seslenmesiyle kendime geldim.
"Hadi Beril. Seni bekliyorum. Şurada bir mağaza var. Yeni açılmış galiba. Çok güzel kıyafetler var."dedi.
"Geliyorum, tamam."dedim ve kafamı Yiğit'in olduğu taraftan çevirip Ece'nin yanına ilerledim.
"Bak, burada çok güzel bir elbise var."deyip elime kırmızı sırt dekolteli sade bir elbise verdi.
"Tamam alalım hemen."dedim. Hiç kıyafet deneyecek halim yoktu.
"Beril, yapma böyle kuzum. Ne konuştuk biraz önce ama?"dedi Ece.
"Zorlama Ece. İstemiyorum. Hadi gidelim, beni eve bırak lütfen."dedim. Halim kalmadı artık.
"Tamam, peki öyle olsun."deyip kasaya gitti ve beğendiği elbiseyi aldı. Ben de dışarı çıktım ve arabaya doğru ilerledim ve beklemeye başladım. Beklerken arabanın kapısı açıldı.
"Geldin mi canım? Hadi artık gidelim."dedim.
"Geldim, canım." diyen sese dehşetle dönüp baktım. Şaşkınlıktan ağzım 'O' şeklini aldı.
"Yiğit?" derken sesim oldukça cılız çıkmıştı. Elindeki bezi ağzıma tuttu ve kokusundan anladığım kadarıyla beni bayılttı.
****
Gözlerim yavaş yavaş açılırken boynumun ağrıdığını hissettim. Gözlerimi tamamen açtığımda bir sandalyede olduğumu ve ellerimin ve ayaklarımın bağlı olduğunu görünce dehşetle bağırmaya başladım. Nasıl geldim ben buraya? Ne işim var burada? Ece, çok merak etmiştir beni.
"Tamam be kızım. Ne bağırıyorsun bas bas. Geldik işte." diyen Yiğit'i görmemle gözlerim doldu. Beni o mu kaçırdı yani? Hemen kendimi toparlayarak,
"Niye kaçırdın beni? Ne yaptım ki ben sana? derken ağlamaya başlamıştım bile.
"Hey hey. Ağlama sakın. Sana birşey yapmayacağım. Sadece annemle baban evlenmesin diye böyle bir şeye kalkıştım. Ama çok pişmanım ki sen çok gevezesin ya. Sus biraz." dedi. Ne yani ben çok mu konuşuyorum şimdi.
"Ne olur bırak beni. Ben de istemiyorum babamın evlenmesini. Ama ne yapayım ikiside birbirini seviyor. Vazgeçmiyorlar işte."
"Olsun. Yine de yarına kadar benimlesin." dedi kesin bir dille.
"Bari çöz beni. Boynuna ağrıdı sandalye başında." dedim. Gerçekten de öyleydi.
"Tamam. Çözücem ama rahat duracaksın. Yoksa kötü şeyler olur."dedi. Ya nasıl bir oyun bu böyle. Neden ben ya. Çok istiyorsan git babamı kaçır yani. Değil mi ama?
***
Oy ve yorumlarını bekliyorum :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçışın Yok Aşktan
RandomHayat, birine "Seni Seviyorum" demenin kararsızlığını yaşamak için çok kısadır.