Alazla son yaşadığımız abuk subuk seks olayından sonra, bir daha görüşmemiştik. Daha doğrusu defalarca aramıştı ama bir kere bile cevap vermemiştim aramalarına.
Bana daha da bağlanmasını istemiyordum. Onu üzerdim, canını yakacağımı biliyorum. Zaten yeterince problemim varken bir de Alaz'ın boktan aşkıyla uğraşamazdım.Ama şerefsiz bu sefer evime gelmiş, tefecilerden aldığı borcu ödeyemediğınden, beni de işin içine katmakla tehdit etmişti.
Orospu çocuğu hem kendi başını hem de beni başımı yakmaya devam edecekti anlaşılan.
En sonunda beni ikna edince, gene Hasan'ın mekanına gelmiştik.
Uzun süre başkalarıyla yiyiştikten sonra yanıma doğru geldiğini gördüm.
Derin bir nefes alıp oturdu karşımdaki koltuğa, bana bakıp gülümsedi. Ellerini iki yana açıp kaşlarını havaya kaldırdığında dudaklarının hareketlendiğini gördüm.
"Sen de hiç eğlenmiyorsun be adam, dansözlü mekana mı gidelim illa?" Kaşlarımı çatıp baktığımda dudağının kenarı kıvrıldı.
"Aa pardon, sen ibneydin değil mi?" Yüzüm sinirle gerilmeye başladığında başını arkaya atıp gülüşünü derinleştirdi.
"Yoksa niye seni seven birinin canının acıyacağını bilmene rağmen duygularıyla oynayıp onu sikesin ki?" Kafası hala arkaya eğikken, vücudumda yayılan sinirle boynunu kırmamak için zor tutuyordum kendimi.
"Ne diyorsun ulan sen?" dedim sinirle.
"Neden yaptın lan bunu?" Başını kaldırdığında sinirle bana bakıp, oturuşunu düzeltti bana bana yaklaştı.
"Beni sevmiyorsun, bunu ikimizde çok iyi biliyoruz. Madem bana karşı duygun yok o zaman niye yaptın lan?" Boynu sinirle kasılmıştı.
"Sen istedin lan, ben zorla sikmedim kimseyi!"
"Amına koyayım ben senin Umut!" Bağırdı sinirle ve aynı şekilde sinirle güldü.
Başını çevirip kitlend, bir noktaya bakıp düşünüyordu.
"Bir hafta oldu, telefonumu açmıyorsun defalarca aradım zor durumda olmamı geç, yine meraktan öldürdün beni, zaten bir belaya uğraşıyorum, bir de senin derdini çekiyorum."
"Ben sana dedim beni sevme diye, ikimize de faydası olmayacak üzülen sen olacaksın bunu bilmene rağmen inatla bana yaklaşıyorsun, seni sevmeyeceğimi biliyorsun." Dakikalardır baktığı noktada söylediklerimle gözleri dolmuştu.
"Belki, bir gün seversin diye." sesi titredi
"Sevmem Alaz."
"Neden peki amına koyayım, bir eksiğim mi var kötü bir insan mıyım, Ne diye sevmiyorsun beni?" Transa girmişti. Gözleri dolu dolu titreyen sesiyle konuşunca bedenim soğukluk dolmuştu.
"Senin eksiğin yok aksine, fazlan var. İyi bir adamsın, yaşamayı seviyorsun. Ve ben bunu yapamam. Seni üzemem beni sevmek sana kötülükten başka birsey vermez."
Kafasını çevirip bana baktığında, gözlerindeki soğukluğu görmüştüm, neredeyse hiçbir his yoktu.
"Sen bencilsin, sadece kendini düşünüyorsun, o zaman da sırf sikin kalktı diye siktin dimi beni? Duygusuz pezevenk!" Bağırdı. Yüzüme tükürükleri gelmişti.
"Pişmanım. Yapmamam gerekirdi." Bu sefer ben bakmıştım duygusuzca gözlerine.
Çenesi sinirle kasıldı. Dişlerini sıkıyordu.
"Pişmansın ha?" Kaşlarını kaldırıp başını salladı.
"Madem öyle, bu yüze iyi bak orospu çocuğu seni, Allahın her günü yaşadığına pişman ederim seni. Duydun mu? Yaparım!." Son kelimesini bastırarak söylerken gözleriyle gözlerimi deliyordu.
"Sen beni kenara atmazsın! İzin vermem." Sinirle kalkıp mekanın çıkışına doğru yürümeye başladı.
Arkasından rahat halime gidişini izliyordum.
"Hele bir bok ye, gör bak neler oluyor." alayla çıkmıştı sesim.
——
Bu sefer kim kimi sikecek acaba?
Bir fikrin var mı Umut?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR SAPLANTILI'NIN ON GÜNÜ |BXB
General FictionBir katilin polise duyduğu hayranlık, geri dönülmez bir saplantıya dönüşür. "Ve ikisinden geriye sadece aşk kalmıştı."