Aylar önce Alazla kaldığımız evin önünde gelmesini bekliyordum şerefsizin. Yarım dakikadır mahalleden gelen geçen bana bakıyordu.
Üzerimde siyah tişört kafamda ki kaskla sıcaktan bunalıp kaskı çıkarmaya başladığımda apartmanın kapısından çıkıp bana doğru götünu kıvırta kıvırta gelen Alaza bakıp sabır çektim.
Üzerinde siyah gömlek ve bol ceket vardı altında beyaz pantalonu ve ayakkabılarıyla kendine has görünümüyle geliyordu. Randevuya çıkar gibi gayet şık giyinmişti. Bir de kendime baktım. Benim üstümde ise gri eşofman ve bir de siyah tişört vardı.
Yanıma geldiğinde burnum dahil vücudumdaki bütün organların iflas ettiği kokusuyla ters ters baktım. Parfüm şişesine mi attın kendini orospu evladı bu ne koku.
Kaskımı başımdan çıkarıp kucağımdaki kaskı fırlattım sertçe kucağına.
"Anasını siktiğimin eşşeği, ne iki saattir bekletiyon." Dudağının kenarını kıvırıp cilve yaparak konuştu kaskı takarken.
"Güzel görünmek istedim, randevuya çıkmıyor muyuz şurada olum?" Kaşlarımı çatıp baktım suratına.
"Gevşek seni mahallenin ortasına sike sike öldürürüm, düzgün konuş ne randevusu lan?" baştan aşağı süzüp kafasını salladı.
"Tch tch, bir de eşofman, tişörtle gelmiş hayvan neyse en azından eşofmanın gri" gözleri eşofmanın kaydığında baktığı yere indirdim bakışlarımı eşofmanımın üzerinde erkekliğime bakıyordu.
"Höst lan çek o bakışlarını namusumu sokakta bulmadım ben." arkama yerleştiğinde kıpırdandım yerimden, aletini değdirdi namussuz.
Kaskını taktığında elini belime dolarken eli erkekliğime gitti, sertçe dirseğimi geçirdim karnına.
"O elin rahat dursun kırmıyım." sert ve sinirli çıkan sesimle elini çekip belime yerlestirdi.
Bir saat süren yolun ardından kahvaltı edecek bi her bulmuştuk sonunda.
Muhittin abinin oğlu aşiretin kızını kaçırdığından adam korkudan evinden çıkmıyordu her an gelirler korkusuyla mahalledeki kebapçıyı kapatıp kilitlemişti kendini eve. O dışarı çıkmadığı gibi ailesini de salmıyordu sokağa.
Yoksa Alaz piçini kebapçıya götürecektim. Beyfendiyi özel köy kahvaltısına götürecek değildim diye düşünmüştüm ama gene eline düşmüşüm piçin.
Daha önceden geldiğini söylediği mekanlardan birine gelmiştik. Kaskları çıkarıp ikimizde indik motordan.
Eli elime deyince dik dik sikerim bakışı attığımda akşama gel anlamında göz kırptı.
Mekana girdiğimizde çalışan klimaların soğukluğundan içip titredi.
"Gel şuraya geçelim." Elini sırtıma koyup ilerlememem için yönlendirdi beni.
"Güzel mekanmış" Mekanı incelediğimde yüzüme bakıp gülümsedi.
"Öyle, bizim Hasan'ın mekan daha önce bahsetmiştim ya." dedi sandalyeyi çekip otururken.
"Eskort Hasan mı?" dedim bende oturmuştum.
"Sus lan duyacak şimdi valla billa keser bizi." Alayla kahkaha attım, mekandaki bakışları üzerimde hissettiğimde Alazda deli mi lan bu bakışı atıyordu.
"Sen demedin mi lan herkese veriyor diye, ondan dedim olum." Kendimi düzeltip konuştuğumda kaşları havaya kalkıp yaklaştı bana, gel gel işareti yaparak ona eğilmemi istediğinde eğildim.
"Mekanın altında gay barı işletiyor Vip kısmında gözüne kestirdiği özel konuklarınına veriyor." Gözlerimi kıstığımda kaşlarım otomatik olarak hayava kalktı.
"Vay amına kodumun abazası." dediğimde sırıttı.
"Oğlancı jigalo yani." Kafasını evet anlamında sallayıp eliyle garsona gel gel yaptı.
Garson geldiğinde şerefsiz bütün menüyü sayıp gönderdi adamı, yemek yemeyi seversin de lokantayı da yemezsin kardeş.
Yemek geldiğinde bütün istahıyla yemeye başlamıştı. Aç ayı oynamadığından bunun da beyni çalışıymıyordu işte.
Kafasını yemekten kaldırıp camdan dışarıyı izlediğinde baktığı yere baktım.
Kapıdan içeriye kirli sakallı, saçı üç numara olan adam girdiğinde inceledim suratını, yüzünün sağ tarafında küçük bir ben vardı, üzerindeki beyaz tişörtle belli olan kaslarıyla deri ceketi uyumluydu. Altında iste siyah pantalonu ve beyaz ayakkabıları vardı.
Alaz bir hışımla ayağa kalktığında noluyor lan bakışı atıp kaşlarımı çattım.
"Laan Hasan gel lan gel." Az önce kapıdan giren adama seslendiğinde bahsettiği adam olduğunu anladım.
Yanımıza gelen Hasan suratında piç gülümsemesiyle bana bakıp selam verdi.
Baştan aşağı beni süzdüğünde, yerimde hareketlendim.
"Hoşgeldin dalyarak Alaz, ne bok vardı da geldin." dediğinde içtiğim çayı püskürtmemek için dudaklarımı bastırdım.
"Tch kardeşim ayıp oluyor ama bak benimkinin yanında, karizmamı çizicen." diyerek ayağa kalkıp beni gösterdi.
Ayağımla ne benimkini lan der gibi bacağına vurduğumda inilti kaçtı ağzından.
Hasan nolduğunu anlamaya çalışır gibi bi Alaza bir bana baktı, kollarını göğsünde birleştirdi.
Hasanın suratını dikkatli incelediğimde daha önce fark etmediğim biseyi gördüm suratında, esmer teni, kusursuz yüzü ile ona benzediğini.
Karnımda hissettiğim hareketlenme ile gözlerimi kapatıp açtım ve çavuşa baktım, buna da kalkma be amına koyayım senin.
Bir an gözümün önünde onun Yalçın olduğunu hayal edip kısık gözlerle belirli bir noktaya kilitlenmiştim.
Çıktığım transtan beni kendime getiren Alazın sesiydi.
"Lan sana diyom şştt." İrkilip baktım karşımdaki adama.
"Noldu lan ne daldın" dedi çayını içerken.
"Yok lan bisey düşünüyordum dedim yüzünü inceleyip.
"Lan yoksa sen benim üzerimde fantezi mi kuruyorsun orospu." diyip güldü.
Onun bana yaptığı gibi eğil işareti yaptığımda eğildi.
Elimi çenesinde gezdirdim."Seni bu lokantanın mutfağında, ayılta bayılta gebertirim." hafif bi tokat atmıştım suratına.
Dudaklarını büzüp kendini geri çekti. Trip bakışı atıp kollarını göğsünde birleştirdi.
"Hadi lan kalk" ayağa kalkıp tuttu beni kolumdan.
"Napıyon lan hanzo" piç bakışı attığında kaşlarımı çattım.
"Mutfağa gitmemiz lazım benim ki uçuşta." elimi hızla çektim.
"Hasbinallahhh." Kafamı sola çevirip nefes vermiştim.
"Otur lan oturduğun yerde, sana da sikerim demeye gelmiyor utanmasan burda yapıcan piç"
"Masaya çıkıp tepkineyim mi?" karşımda boş olan sandalyeyi gösterip oturmasını isaret ettim.
Derin bir soluk alıp oturdu.
"E napıyoruz hacı?" Dışarıda olan bakışlarımı çekip suratına ne anlamında baktım.
"Be amına kodumun akılsızı, Hasan çağırdı ya akşam mekana." Kaşlarımı kaldırıp kafamı salladım.
Cebimden sigara ve çakmağı çıkardığımda cevap vermemi bekleyen kedi gibi suratıma bakıyordu.
"Bakarız işim çıkmazsa geliriz." Sigarayı yakıp tüttürdüm, dumanı dışarı soludum.
"Senin benden başka ne işin olabilir ya?" kaşlarını çatıp anlamıyorum der gibi baktı etrafa.
O bakışlarıyla etrafı göz hapsine tutarken benim aklım başka yerlerde cirit atıyordu.
—
Hasan iyi adamdı ama bir kusuru vardı herkese çok güvenirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR SAPLANTILI'NIN ON GÜNÜ |BXB
Ficción GeneralBir katilin polise duyduğu hayranlık, geri dönülmez bir saplantıya dönüşür. "Ve ikisinden geriye sadece aşk kalmıştı."