zaman akıyor ağaçlardan,
mezar taşlarından;
güz vakti her köşeye
insanların kirpiklerinin üzerine
sisli hüzünler çöküyor.
dişsiz kedilerin kollarını sallaya sallaya gezdiği
köhne bir sokakta
gün ışığı kumruların ayak izlerini dolduruyor.
soğuk kemikleriyle
yerde uzanan bir gelinin
buket buket yalnızlık saçılıyor gelinliğine.
kedilerin hiçbiri ardına dönüp bakmıyor.
gün doğdukça
yalnızlığına sığamıyor ölü gelin,
uyanan şehrin sakin kıpırtılarında
başını yaslıyor soğuk taşlara.
soluk gözleri kapanırken
gülümsüyor ölü gelin, biricik yalnızlığıyla,
biliyor ki
ondan başka ölü yok bu tozlu dünyada.
YOU ARE READING
yüreğimde doğdu bu şiirler, incitmeyin kanatlarını ne olur
PoesíaGecenin dördünde ışığı açık olan o oda.