elbet bir gün alışacağım.
öyle ya da böyle.
zar ya da zor işte.
ama şarkı dinlemeden yapamıyorum, yazmadan yapamıyorum, düşünmeden yapamıyorum. ağlıyorum, hep ağlıyorum.
olur olmadık yerde hep ağlıyorum.
tutamıyorum kendimi artık, kendime sahip çıkamıyorum.
yazarken bi şarkı açıyorum.
yazı bitmeden ben bitiyorum.
acıtıyor işte.
ne olursa olsun acıyor.
kendimi kandırıp iyiyim desem de acıyor.
geçmeyecek şekilde acıyor.
dünyayla aramdaki tüm bağları koparıyorum, insanları umursamıyorum.
artık öyle bir acı ki bu beni öldüremiyor bile.
süründürüyor.
keşke öldürse.
bazı acılar keşke öldürse beni diyorum.
çünkü ölünce geçecek.
hissizim şuan hatta bana geliyor ki hissizlikten şuracıkta öleceğim.
madem hissizim bunca söz, bunca gözyaşı ne?
sanki en hareketli şarkılar bile canımı acıtmaya yemin etmiş gibi.
ya da bana öyle geliyor artık bilmiyorum.
ne bileyim işte tuhaf bi his bu acı denen şey.
aslında acıya bağımlıyım artık.
gün geliyor tüm mutluluklarımı mutsuzluğa çeviriyorum.
acı olmadan yapamıyorum.
ama artık acıya çevirecek bir mutsuzluğum yok.
bir yerden sonra dayanamayacağım diye korkuyorum.
korkmakta haklıyım çünkü artık kendimi kendi benliğim içinde kaybediyorum.
hiç fark etmeden hatta kendime bile fark ettirmeden uzaklaşıyorum her şeyden.
kendimden, ailemden, arkadaşlarımdan.aslında şuan ki ruh halim ne onu bile bilmiyorum.
tek hissettiğim şey, sanki bir uçurumun kenarındayım ben atlamak istemiyorum ama her dostum arkamda ve beni olan gücüyle itiyor.
sonrası ölüm falan.