Evin kapısını sertçe kapatım ve söylene söylene bahçe kapısına geldim ve o lanet kapıyı açmaya çalışarak heh sonunda başardım ve yola koyuldum. Elimi cebime attım ve telefonumu çıkardım yolun ortasında durup sırt çantamdan kulaklığımı aldım ve telefondan müzik listesine girip Ellie goulding - born şarkısını açtım dinlemeye başladım.
Şimdi siz bu mal nere gidiyo diyceksiniz hemen anlatıyım ; yaz tatilindeyiz ve ben bi kafede çalışmak zorundayım neden mi? Çünkü çok fazla para harıcıyomuşum ve ailem bana para vermek istemiyomuş. Yok neymiş kendi ayaklarımın üstünde durmam gerekirmiş kendim paramı kendim kazanmam gerekirmiş miş miş de miş miş. Durumumuz aslında çok iyi hatta fazla iyi ama işte yaz günü millet denize giderken ben çalışıcam bi kafe de off off.Ellerim cebimde ilerlerken kulaklığımı biri çekti. En nefret ettiğim şey. Kimin çektiğine bakmak için kafamı sola çevirdim ve karşımda Cem'i gördüm. Cem benim en bestim. İkimizde malız hemde çok fazla mal. Hatta bileklik yaptıran birine bileklik yaptırıp üstüne 'foever mallık' tazdırmıştık.
-"Oo yavrum hayırdır sabah sabah?."diye sordu.
Hernekadar 'istinye bayırdır' demek istemde ; -"Şu kafeye gidiyorum sen?."
-"Sabah sporuna çıkasım geldi."dedi ve kollarını bana doğru açtı. Gidip sarıldım ve sonra 'görüşürüz ecemal' dedi bende 'görüşürüz Cemalak' dedim.
Ve Cem arkasını dönüp hafif kuğu gibi süzülerek uzaklaştı.
-"Pişt yavru!."diye seslendim. Arkasını döndü ve kafasını ne dermiş gibi salladı bende gülerek 'kıvırtma yavrum' dedim o da 'ay sen götüme mi bakıyosun' dedi ama cevap vermedim kahka attım ve yoluma devam ettim.
Kafeye gelmiştim. Güzel biyere benziyodu dışdan duvarları bordo renk içerisi ise bordo ve beyaz renkleri vardı. Hoş tu. Direk kasanın olduğu yere doğru gittim ve
-"Meraba ben iş ilanı için gelmiştim."dedim. Kafasını kağıtlara gömmüş olan adam hafifçe başını kaldırdı ve bana bakarak tebessüm etti.
-"Meraba ben buranın sahibi Burak sende Ecem olmalısın?."dedi ve ayağa kalktı ellini bana doğru uazttı.
Elini sıkarak "Ta kendisi memnun oldum."dedim gülerek.
-"Memnun oldum. İlk günün diye oturup izliyiceksin değil hadi giy şu önlüğü ve işe başla küçük."dedi gülerek. Küçük mü küçük senin neyse.
Önlüğü aldım başımdan geçirdim ve mutfağa doğru gittim. İçeri girdim.
-Meraba ben Ceren."dedi gülerek bi kız.
-"Bende Ecem memnun oldum."dedim gülerek.
-"Hemen giymişsin önlüğü o zaman al şu kağıt kalemi ve işe başla müşteri geldi bak."dedi yine gülerek. İnsan bi anlatırdı ya nasıl yapıcağımı. Kalemle kağıdı aldım ve elini bakar mısın diye kaldıran orta yaşlarındaki kadının yanına gidip tebbesüm ile ;
-"Buyrun efendim ne alırdınız?."dedim. Şimdi siz bunu nerden biliyo bu diyiceksiniz e yani bizda kafelere gidiyoduk ordan biliyoruz.
-"Bi portakal suyu."dedi nazikçe.
-"Hemen."dedim ve mutfağa doğru ilerledim.
Mutfağa girmeden önce kapının sol tarafında küçük bi bölme var ordan 'bi portakal suyu' diye seslendim. Bu kafeye daha önce gelmiştim.
Aşçılardan bi tanesi kahve rengitonlarında olan tepsiye portakal suyunj koydu ve bana uzattı. Hemen aldım ve müşterinin yanına doğru ilerledim.
Portakal suyunu masaya bıraktıktan sonra 'başka bi arzunuz var mı?' Diye sordum kadın kafasını 'hayır' şeklinde salladı ve saol dedi.
Tam kasanın önüne doğru ilerliyodum ki 'Bakar mısınız?' dedi erkek bi müşteri. Kafamı arkaya doğru çevirdim ki--
-----
Yeni hikayem inşallah beğenirsiniz ^^
Medyada : Ecem