2

218 20 23
                                    

Jeonghan'ın elleri saçlarında gezerken çok huzurluydu Kwan. Elinde olsa bütün gün burada uzanabilirdi. Ama abilerini bekliyordu ve birazdan kalkması gerekecekti. Seungkwan da babası gibi erken kalkan bir bünyeye sahip olduğu için ikisi çoktan uyanmış, kahvaltılarını yapmıştı. Seungkwan tamamen hazırdı. Onlar da bu boşluğu böyle değerlendiriyorlardı. Seungkwan babasının dizine uzanmıştı. Jeonghan ise kitabını okurken çocuğun saçlarını okşuyordu.

"Nerede kaldı bunlar? Saatlerce onları mı bekleyeceğim her gün?"

Jeonghan hala saçlarıyla oynamaya devam ederken kitabını kenara bıraktı ve bebeğinin elini tuttu. Dört haftadır gittiği liseyi şimdiden çok sevmişti.

"gitmek istemiyordun. Fikrini değiştiren ne oldu bakalım?"

Seungkwan heyecanla babasının kucağından kalkıp yanına oturdu.

"O kadar güzel geçiyor ki zaman, çok fazla arkadaş edindim baba.

Sana, Momo, Jinki, Seeun, Sieun, Sumin, Isa, Yoon, Sinb, Umji, Mark, Jungwoo, Doyoung ve bir de Hansol var. Hepsi de çok eğlenceli. Derslerde bile sıkılmıyorum öğretmenler de çok eğlenceli. Lise hiç ortaokul gibi değil."

Jeonghan gülümsedi. Seungkwan'ı göğsüne çekti, çocuğunun sonunda kendi ortamını bulmasına ve mutlu olmasına çok sevinmişti. Hatta gözleri dolmuştu, ama bunu çaktırmayacaktı.

" Bebeğim, çok mutlu oldum senin için. Okulda eğlendiğini duymak beni nasıl rahatlattı bilemezsin. Arkadaşlarının hepsini çok sevdiğin gözlerinden okunuyor."

Seungkwan babasının huzurlu kollarının kendini sarmasının tadını çıkardı. Kız kardeşi merdivenlerden koşarak inmeye başladığında çok uzun sürmeyeceğini anlamıştı.

"Chaeyeon yavaş in düşeceksin!"

Jeonghan Chayeon'u uyarırken bir yandan da Seungkwan ile dolu olmayan kolunu Chayeon için açmıştı bile. Chaeyeon açılan boşluğa hemen yerleşti.

Bir müddet sarılıp beklediler. Chaeyeon Chan'in merdivenlerden indiğini görünce babasının kucağından kalkıp merdivenlere yürüdü. Chan gözlerini ovuştururken Chayeon diğer elini tuttu çocuğun.

"Owww"

Jeonghan gözleriyle bebeklerini izlerken bir yandan da kalbini tuttu. Çok tatlı bir görüntü olduğunu düşündüğü belliydi. Çocuklar el ele salondaki masalarına gittiler ve oturup bir şeyler yazıp çizmeye başladılar.

"Baba bana bak..."

O sırada Seungkwan okulla ilgili bir anısını anlatmaya başlamıştı ama Jeonghan onu dinlememişti anlaşılan.

"özür dilerim kuzum. Ne diyordun?"

Seungkwan dudak büzdü. Jeonghan elini dudağının altına koyup şakadan bir fiske vurdu. Jeonghan bunu her somurttuklarında yapardı. Komik bulduğu bir hareketti Seungkwan'ın.

"Hansol diyordum, yemeklerini yalnız yediğini farkettim o yüzden bugün onunla yemek yemek istiyorum. Ama abilerimi de bırakmak istemiyorum."

"O zaman arkadaşını da masanıza dahil edin bebeğim."

Seungkwan kafasını salladı. Yemek konusu geçince gerilmişti çünkü babası genelde konuyu Seungkwan'ın yemek yememesine getirirdi. Ama bu sefer farklı olacaktı heralde.

"Kwan yemeklerini yemediğinle ilgili bir duyum almıştım. Konunun yemekten açıldığı iyi oldu."

Seungkwan gözlerini devirdi. Hep aynı şey oluyordu ve bu sefer de istisna değildi.

Fam;ilyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin