•En karanlık gecenin de sabahı olur.

9 0 0
                                    

Merhaba, nasılsınız?

Umarım kendinizi iyi hissediyorsunuzdur ve iyi hissetmelisiniz. Bana sorarsanız kitabı yazarken kendimi iyi hissediyorum onun dışında iyi olup olmadığımı bende bilmiyorum.

Neyse, iyi okumalar.

Jungkook~

Taehyung ile sevgili olalı yaklaşık 4 sene olmuştu ikimiz de mutluyduk kavgalarımız artık nadiren yaşanıyordu. Son zamanlarda aramız azıcık açıldı nedeni ise Taehyung'un iş konusunda yurt dışına çıkmasıydı, ona gelmememi söyledi ısrar etmeme rağmen bende kendi haline bıraktım. Yurt dışına gideli 3 ay oldu ne aramalarıma cevap verdi ne de mesajlarıma baktı, evet tedirgindim gözüme uyku girmezken bir de iştah kaybı ortaya çıktı kafayı sıyırmak üzereydim.

Göz altlarım uykusuzluktan morarmış ten rengim ise beyazlamıştı, rahatsız olmuyordum gözlerimin yanması dışında. Yaz dönemi olduğu için hava sıcaktı ve günlerdir evden daha doğrusu oturma odasından başka bir yere gitmiyordum, yemek yemediğim için sık sık hastalanmıştım buna rağmen doktora bile gitmedim. Taehyung gelene kadar belki de ölecektim ama onun için yaşayacağıma söz verdim, arada dolapta bulduklarımı yedim bayılmamak için.

Üzerimde kısa kollu tişört altımda da şort vardı pek de umursamadım ne giydiğime.... telefonumu elime aldığımda gelen cevapsız çağrılar eski arkadaşım Jin'den idi meraklanmış olmalıydı. Telefonu geri kapatıp sehpanın üzerine bıraktım sonrasında ayağa kalkıp balkona ilerledim. Ayağımın tökezlemesiyle düşmemek için yere diz çöktüm, geri kalktığımda sehpanın ayağına çarptığımı fark ettim  umursamadan bir kaç adımla balkona çıkıp dışarıyı izlemeye başladım.

Çöl sıcağını hissediyordum yaprak bile kıpırdamıyordu, öyle ki alnımdan terler çeneme kadar süzülmüştü elimin tersiyle terleri sildim. Demir korkuluklara kollarımı yaslayıp öne eğildim bir kaç dakika sonra kafamı üst katın balkonuna çevirdiğimde boş olabileceğini anlayıp önüme geri döndüm. Balkondan ayrılıp içeri girdiğimde oturma odasının soğuk olduğunu hissetmem biraz zamanımı almıştı, oflayarak kalktığım kanepeye geri oturacakken kapı zilini duydum. Oturmadan doğruldum ve bir kaç adımla kapıya ulaştım, kapı kolunu indirip kendime çektiğimde karşımda duran pembe saçlı dolgun dudaklı ve benimle tamı tamına aynı boyda olan birini gördüm.

"Merhaba, ben Park Jimin."

Gülümsedi, dona kamış gibi hissediyordum dünya başıma yıkılmıştı. Ne diyeceğimi bilemedim göz yaşlarımı da tutamadım, aniden öne atlayıp sıkıca boynuna sarıldım karşılık verince hıçkırarak ağlamaya başladım.

Hayır. Olamazdı. Yoongi, Yoongi onu öldürmüştü. Belki de ben öyle biliyordum ya da bunların hepsi yalandı.

Geri çekildiğimde onun hala gülümsediğini gördüm, minik elleriyle yanağımdaki yaşları sildi onu içeri çekiştirip kapıyı kapattım. Koltuğa oturtup karşısında yere çömeldim sonrasında sıkıca ellerini tuttum.

"S-sen.."

Bana doğru eğildi tek elini elimden çekip saçlarıma daldırdı, yüzünde hiçbir morluk ve çizik belirtisi yoktu. Nasıl olabilirdi? O ölmüştü değil mi?

"Her şeyi anlatacağım, Jungkook."

"Ama önce senin bu halin ne?"

Sesimi çıkaramadım. Önce ben soracaktım o cevap verecekti ama ilk hamleyi o yapmıştı. Hıçkırarak doğrulup tekrar sıkıca sarılmıştım. Yoongi'den intikam bile alamamadığım için her gece içimden küfürler etmiştim ama artık gerek kalmamıştı. Jimin sırtımı sıvazlayıp beni kendinden uzaklaştırdı ve tekrar konuştu.

Best Of Me | Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin