5. Ders

103 12 29
                                    

Arkadaşlar sövmeyin nolur

Ertesi gün mümkün olduğunca erken kalkıp üzerime birşeyler giyindim. Giyindikten sonra aşağı indim, erken kalktığım için annemle karşılaşmamıştım.

Otobüs durağında uzun bir süre bekledikten sonra o çok sevdiğim sesi tekrar duydum.

"Bakıyorum bugün erkencisin."

Kafamı çevirip sesin geldiğini yöne baktım. Levi.

"Günaydın." dedim gülümseyerek.

Yaklaşıp yanıma oturdu. Ben instagramda geziniyordum, başımı tekrar telefonuma yönelttiğimde annemin bana mesaj attığını gördüm.

Valide

Ben bir hafta falan evde olmicam

Sonra benim bu anam nerde diye başımın etini yeme

:♡.•♬✧⁽⁽ଘ( ˊᵕˋ )ଓ⁾⁾*+:•*∴

"Levi, bugün okuldan sonra bizim eve gelebilmen mümkün mü?"

Bu ani sorumla bana baktı.

"Sanırım mümkün. Benimle uğraşmak mı istiyorsun?" dedi sırıtarak. Bende ona gülümsedim.

"Evde yalnız kalmak istemiyorum. Biliyorum, daha yeni tanıştık ve fazla yakın sayılmayız ama..."

"Tamam, gelirim. Ama yengeme söylemem gerekiyor." bunu söyledikten sonra telefonunu çıkardı ve birkaç klavye sesinden sonra kapatıp geri çantasına koydu.

**✿❀ okul bitince ❀✿**

Erwin ile birlikte okul bahçesinde Levi'yı bekliyorduk. Çok geçmeden Levi koşar adım okuldan çıktı ve bizi görmesi için ona el salladım. Aynı hızda yanımıza geldi.

Hange: Hadi gidelim, Levi!

Erwin: Birlikte mi gideceksiniz?

Levi: Hange'ye sözüm vardı, bugün onun evinde takılacağız.

Erwin: Aman, kızı sikme Levi.

Hange: Böyle yapmaya devam edersen ben seni sikeceğim.

Erwin'e hızlıca veda edip Levi'ın bileğinden tuttum, nerdeyse koşarak onu durağa kadar çektim.

"Hange, sakin ol."

Tepkisine kıkırdadım ve durağa vardığımızda bileğini bıraktım. Kısa bir süre içinde otobüs geldi ve bindik.

"Müzik dinleyelim mi?" teklif bu sefer Levi'dan geldi. Telefonumu ve kulaklığımı çıkardım. Kulaklığın tekini gene Levi'ya verdim ve çalma listelerimden birini açtım.

Bu sefer bu şarkı çaldı.

"If you like coffee hot,
Let me be your coffee pot
You call the shots, babe
I just wanna be yours."

(Kahveni sıcak seviyorsan
İzin ver kahve fincanın olayım
Kararları sen ver, bebeğim
Sadece senin olmak istiyorum ben.)

Çalma listemde neden sadece aşk şarkıları var ya? Her seferinde Levi'ya rezil olmak zorunda mıyım?

Ben kendimi yerken Levi geldiğimizi söyledi ve indik. Duraktan evimin bulunduğu mahalleye gittik ve eve girdik.

"Burada annenle mi kalıyorsun?"

"Evet ama bu hafta evde olmayacakmış. Yani bir hafta tekim."

Gülümser gibi oldu. Yavaş yavaş yürüdü ve sanki biraz çekinerek koltuğa oturdu.

"Ee, çay? Kahve?"

Derken başıma giren ani ağrıyla bacaklarımın titrediğini hissettim. Bacaklarım o kadar çok titremişti ki dengemi koruyamayıp Levi'ın yanına koltuğa düştüm.

"Hange, iyi misin?"

Değildim. Kafatasım çatlayacakmış gibi başım ağrıyordu. Ağrıdan bütün vücudum uyuşmuştu.

"Hange?"

Levi'ın sesi endişeli geliyordu. Başımın ağrısı kelimelere sığmayacak şekilde ağrıyordu.

"Ben... İ-İyiyim..."

"Hange, ateşin var. Hasta falan mısın?"

O an biraz düşünmeye çalıştım. Ne yapmalıydım? Canım acıyordu.

"Levi, ben..."

Konuşamıyordum. Nefes almakta zorlanıyordum. Yoksa yine ani ataklardan biri mi oluyordu?

Biraz daha iyi olduğumu hissettim. Ağrım biraz dinmişti.

"Hange iyi misin?"

"İyiyim. Bu sefer gerçekten iyiyim."

Levi elini alnıma koydu. Eli sıcacıktı...

"Ateşin düşmemiş."

Levi elini elime götürdü, elimi tuttu.

"Madem yalnız kalmak istemedin, seninle ilgileneceğim de."

"Levi, bunu yapmak zorunda değilsin."

"Zorunda olmadığımı biliyorum ama seni böyle görmeye dayanamıyorum. Başın hâlâ ağrıyor mu? Evde ağrı kesici falan var mı?"

İlk söylediği cümle kafamın içinde yannılanmaya başladı. "Seni böyle görmeye dayanamıyorum..."

"Sanırım yok. Ama bir şey olmaz bir kahve içsem geçer. Starbucks'a gidelim mi? Zaten evde yapabileceğimiz çok bir şey yok."

"Başının ağrımadığına emin misin?"

"Eminim Levi. Gidelim mi? Lütfen?"

"Ugh, tamam."

.・。.・゜✭・.・✫・゜・。.

Starbucks'a gelmiştik, tezgahın karşısında siparişimizi veriyorduk. Levi ne alacağını söylerken ben birden kalçamda büyük bir el hissettim. Dönüp baktığımda 30 küsür yaşlarında olan bir adam gördüm. Adamın eli kalçamdan yavaşça aşağıya indi...

Levi siparişini verip bana dönünce "Ne yapıyorsun lan!" diye bağırdı. Adam, Levi'yı duyunca hemen elini çekti. Ben tutmasam Levi adamın üzerine atlayacaktı.

"Levi, dur!"

"Sen kimsin dokunuyorsun lan kıza?!"

Adam korkudan birkaç adım geri gitti.

"Hange bırak!"

Levi benden kurtulup adamın üstüne atladı. Onu yere yatırıp yumruklamaya başladı.

"Levi!"

Levi'yı çevredekiler durdurdu. Adamın yüzü gözü kan içinde kalmıştı. Levi derin derin nefes alıyordu. Sinirden patlamıştı resmen.

"Levi gel kahvemizi alıp gidelim biz..."

Levi sesimi duyunca sonunda biraz sakinleşmiş gibiydi.

Kahvelerimizi alıp benim eve gittik.

Levi kahvesini yolda içip bardağı otobüsten inince bir çöp kutusuna attı. Kapıyı açıp Levi'ı girmesi için yönlendirdim. Levi yüzündeki hoşnutsuz ifade ile kapıdan içeri girdi ve ben de arkasından girdim.

Levi sıkıntılı bir iç çekip koltuğa oturdu. Ben kendi kahve bardağımı tezgaha koyup yanına geçtim. Levi'a baktım, bana bakmamaya çalışıyordu.

"Özür dilerim. O adam sana öyle dokununca..."

"Tamam, sorun değil. Sen doğru olanı yaptın."

Levi gelip kendini bana yasladı. Bana yaklaşınca kendimi daha iyi hissettim.

Sonraki bölüm smut yazcam sanırım

Bi üç beş tane oy atsanız mutlu olsam? 🥹

Kadınım {LeviHan} Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin