Bölüm 1:İntikam Ateşi

48 2 0
                                    


cyra'nın anlatımıyla

O gün hava her zaman kinden daha sisli ve karanlıktı arkamda bir ölüm yiyen yaklaşıyordu çünkü etrafımdaki bitkiler buz tutmaya başlamıştı.

Etrafında buharlaşmış duman üzerimde daireler çizip beni güç sınırlandırıcı çembere almaya çalışıyordu buna fırsat vermeden boynumda takılı olan sarının en koyu tonunda olan ruhumun parçasını içinde taşıyan beni ben yapan yegane tılsım kolyemi sertçe üç tur etrafında çevirdim kolyenin üzerinde siyah dumanlar kolyemi mühürledi ve yavaşça zehri kanıma karıştırdı ayaklarımın üstünde güçlükle durmaya çalışırken ölüm yiyen bana doğru yaklaştığını gördüm yüzünü ayırt edemiyordum çünkü kanımda karanlık evrenin en acımasız büyülerinden olan Elf kanı laneti vardı başımı daha fazla tutamıyordum gözlerim yavaşça kapanırken bedenim yere yığıldı bilincim kapanmadan önce "Buna mecburdum prensesim lütfen beni bağışlayın" dediğini duydum ölüm yiyenin ve her şey yerini kocam bir boşluğa bıraktı.

Gözlerimi açmaya her çalışımda yapışan kirpiklerimi ayırmakta zorlanıyordun güçlükle gözlerimi açtığımda keskin ışığın gazabında uğradım inleyerek gözlerimi kırpıştırdım soğuk zeminden sırtımı doğrulttum ve kendimi toplamak istercesine elimle gözlerimi ovuşturdum kendimi topladığımda güç bela sendeleyerek ayağa kalktığımda daha yeni nerede olduğumu idrak ediyorum şuanda düşler ülkesinde büyük salonda olduğumu anladım içeriye doğru esen soğuk rüzgar bedenimi titretti içeriyi dolduran rüzgar uğultuları kulağımı doldururken içerisinin ne kadar karanlık olduğunu henüz anlamıştım parmak uçları şaklattığımda büyük ışık küresi tavana doğru ilerledi ve içeriyi aydınlattı içerinin aydınlanmasıyla birlikte tahtın önünde duran lily ortaya çıkmıştı etrafını çevreleyen beyaz bir küreyi andıran kalkanın içerisindeydi ona doğru yaklaştığımda ellerimi iki yana açarak iki kolumun arasında bir enerji küresi oluşturdum göğsümü öne ittirince enerji küresinden kalkana doğru büyü ilerlemeye başladı tüm kalkanın etrafını sardığında koruma kalkanı çok güçlü tılsımlarla mühürlenmişti gücümü enerji küresine yoğunlaştırdım kalkan bir türlü inmiyordu gözlerim siyah renginden sarıya dönünce içimdeki ışık gözlerimdeki halkaları parlatmıştı.

Zorlanıyordum boynumdaki damarlar belirginleşmeye başlamıştı içimdeki ışığı enerji küresine daha fazla yoğunlaştırınca tenimde çatlaklar oluşmaya içeriden dışarıya güçlü ışınlar etrafa saçılmaya başlayınca daha fazla dayanamadım ve acıyla inleyerek kalkanı bıraktım gücümün etkisi kalkanı bırakınca koruma kalkanı büyük bir patlama etkisi yaratığında beni geriye doğru savurdu ve sendeleyerek ve yere düştüm.

Salonun kapısının içinden geçen siyah buharlaşan dumanı görünce hemen kendimi topladım ve kılıcımı kınından hızla çektim ve savunma pozisyonu aldım karartı tam karşımda durduğunda yavaşça silüeti belirginleşmeye başlayınca gelen kişinin olduğun harold olduğunu anlayınca ne zaman tutuğumu bilmediğim nefesimi sesli bir şekilde verdim rahat bir nefes aldıktan sonra kılıcımı kınına soktum ve yere düşen İki kattan oluşan ilk katında zümrütler ikinci katında saf elmastan oluşan alt yüzeyi tamamen altın ile kaplı olan işlemeleriyle adeta göz kamaştıran bu taç solaria krallığın simgesini üzerinde taşıyordu tacımı yerden aldım ve topuz yaptığım saçlarımın hemen boşta kalan kısmına taktım taç kafama tam anlamıyla oturduğunda harold hemen yanımda geçerek kalkan doğru baktı "iki haftadır kalkanı kırmaya çalışıyorum görünen o ki sende bunu denemişsin pek başarılı bir deneme olduğu söylenemez ama etrafa saçılan ışık tozlarına bakılırsa kendini epeyce zorlamışa benziyorsun" sol elini saçlarının arasına geçirdi ve stresle saçlarını eliyle taramaya başladı "Bir gün geleceğini biliyordum harold hepimiz biliyorduk peki biz ne yaptık hiç bir şey elimizde koca bir hiçlik var !"sesimin tınısı o kadar fazla çıkmıştı ki adeta duvarları yıkacak kadar gür ve kalın çıkmıştı "Ne saçmalıyorsun cyra yıllardır tesisi kurmakla uğraşıyoruz tüm her şey hazır ona istediğini vereceğiz ve sonra sonsuza kadar ondan kurtulacağız " duyduklarım karşısında yine bir kez daha yıkılmıştım ruhum sanki iki parçaya bölünmüş birisi şuan burada benimle birlikte yaşama tutunmaya çalışıyor diğer kısmı lily içinde ve ben onu kaybedersem nefes alamayacak gibi hissediyorum sol yanağımdan akan bir damla yaş harold bana yaklaşmasına neden olmuştu harold bana sıkıca sarıldığında artık ağlama şiddetim artmış ve göz yaşlarım onun pelerini ıslatıyordu benden hiç ayrılmadı sanki kokumdan güç alırcasına derince kokumu içine çekti ve istemeyerek benden ayrıldı elleriyle yüzümü avuçlarının içine aldı ve ona bakmamı sağladı "Senin tek bir gözyaşın için tüm beyaz evreni yerle bir ederim cyra ama lütfen kendini topla o geldiğinde karşısına güçsüz çıkmamız onun lehine olur lütfen daha fazla güçsüz düşme bunu bizim için yapmalısın en azında lily için... " akan gözyaşlarım onun sözleri karşısında durmuş içimdeki intikam aleviyle yüreğimi harlamıştı elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim ve dağılan üzerimi düzelttim "Yine onun yüzünden bir kızımı daha kaybedemem harold lütfen buna izin verme" sesim son kısımlara doğru o kadar çok titremişti ki harold sadece başını sallamakla yetindi elindeki sopayı sertçe yere vurduğunda zemin yanmıştı fakat muhafızlar tam karşısında uzun bir şekilde sıra olmuşlardı harold kale muhafızlarını çağırırken bizi de düşler ülkesinin büyük bahçesine çıkarmıştı gözlerim önümde duran devasa ordudan ayrıldığında havanın eski sıcaklığı yoktu her şey siyahın en koyu tonlarına mahkumdu doğa da anlamıştı bugün mutluluk yoktu bugün düşler yoktu bugün sevgi, aşk ,huzur yoktu bugün sadece ölüm vardı çaresizliğin en kötü sonu vardı ve bu son bize doğru yaklaşıyordu bu son kaçınılmaz bir sondu.

Unutulmuş varis-Alfea SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin