"Jimin, dur artık! Daha ne kadar içeceksin?" diye sesini yükselten Taehyung'a baktım."Sonsuza kadar." diye mırıldandım ağlamaklı bir şekilde.
"Gerçekten seni ciddi ciddi engelledi mi yani?" diye sorduğunda başımı salladım usulca.
Yapmıştı öyle bir şey.
"Beni dinlemeyeceksin değil mi? Ben Jungkook'u arayacağım. Sonuçta beni engellemedi. Hemde seni gerçekten önemseyip önemsemediğini öğrenmiş oluruz." dediğinde gözlerim irileşti. Ne diyordu bu?
Tepki verecek halim bile yoktu bir şişe daha devirirken. Kafam uçuyor gibiydi.
Alkol, bünyeme yarayan bir şey değildi. Özellikle alışık olmadığım için çok çabuk vücudumun tepki verdiğini hissediyordum.
Ama yazdığı son şeylerden sonra ve beni engellemesinden sonra aklıma yapacak başka bir çözüm gelmemişti.
Jungkook'un beni engellemesi tekrar aklıma geldiğinde yüzümü buruşturdum.
Ellerim istemsizce yeniden içki dolu bardağa gitti. Alışık olmayan beni keş içiciye döndürmüştü pis şey.
"Evet burada, ne yani gelmeyecek misin?"
"İnanmıyorsan Jimin'i verebilirim?"
"Numaranı Jimin'den aldım elbette."
"İşte bu güzel, çabuk ol. Senin yüzünden bu halde."
Kulağımı Taehyung'a veriyordum ama ne kadar verebildiğim muammaydı.
"Ne dedin Jungkook'a?" diye sordum kısık bir sesle.
"Buraya gelmesini söyledim." dedi bilmişçe elini beline yaslayıp.
Gözlerimi kırpıştırdım, "Neden?" diye sızlanırken. "Buraya gelmek zorunda bile değil, benimle uğraşmak zorunda hiç değil."
Taehyung kendini haklı bulduğu açıklamasını dinlemek ilgi çekici gelmediği için alnımı önümde ki masaya yaslamayı tercih ettim.
Başım ağrıyordu.
Yazar'dan;
Jungkook arabayı parkettiği gibi hafifçe eğilip anahtarı ve sağ koltukta bulunan cüzdanını alarak arabadan aceleci tavırla çıktı.
Evinde uyuduğu sırada Taehyung'tan Jimin'in içtiğini ve kendinde olmadığına dair arama almıştı.
Uykusu anında dağılırken kendini üstünü giyerken bulmuştu. Aceleden altına bir eşofman üstüne ise kaslarını belli eden bir tişört giymişti.
Aslında önemli bir olay değildi, siktir edebilirdi. Ama bunu yapamamıştı. Hatta yataktan kalkarken düşündüğü tek şey Jimin'in iyi olup olmadığıydı.
Bu düşüncesi onu sinir ediyordu.
O sarışını neden bu kadar önemsemişti ki?
Taehyung, Jungkook'a Jimin'in Jungkook yüzünden bu halde olduğunu söylemişti fakat Jungkook'un işin o tarafını umursadığı için Jimin'in yanına gitmediği açıktı. Önemsediği ve o an aklına gelen tek şey Jimin'in ne durumda olduğuydu. İşte buna anlam veremiyordu. Neden böyle oluyordu?
Bardan içeri girdiğinde kalabalık ve gürültü yüzünün buruşmasını sağladı. Gözleri bar masasını gezerken gördüğü şey adımlarının hızlanmasına sebep oldu.
Jimin kafasını masaya yaslamış kendi kendine mırıldanırken, yanında ki arkadaşı Jimin'e eğilmiş onunla konuşmaya çalışıyordu.
Jungkook onlara ilerledi. "Hey." derken. Gözleri Jimin'in üzerindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
your waist in my palm
FanfictionGrup arkadaşlarıyla bir gece klübüne düzenli olarak giden Jeon Jungkook, kendisini göz hapsine alan Park Jimin'den bir haberdi. En azından Park Jimin, Jeon Jungkook'a yazana dék.