"Hey." dedi Jungkook uyuklayan Jimin'e bakarken. "Geldik."
Jimin oturduğu koltukta dikleşip kafasını sağa sola çevirip çevreye bakındı. Gözleri kısıktı.
Arabada mayışmıştı ve sonunda kendini tutamayıp uyuya kalmıştı. Aldığı alkol başını ağrıtmıştı ve şimdi uyanmakta kendisine yaramamıştı çünkü şapşal hissediyordu.
Jungkook, Jimin'i izlemeyi bırakabildiğinde arabadan çıktı.
Jimin'in kapısının tarafına geçip kapıyı açıp içeride ki çocuğun kendisine baktığını görünce elini uzatıp Jimin'in bileğinden tuttu yavaşça. "Hadi in."
Jimin bileğinde ki ele bakıp gülümserken arabadan indi.
Dışarıdan sorunlu gibi gülümsüyor olduğunu düşünmeden edemedi ama elinde değildi.
Jungkook'la küçücük bir teması bile kalbinde büyük gürültüye sebep oluyordu.
Bunu kontrol altına alması ya da önüne geçmesi elbette zordu.
İçeriye girdiklerinde Jimin gözlerini evde gezdirdi. Kapıdan içeri girince kare bir koridor karşılıyordu. Ortadan biraz büyük sayılabilecek bir salon ve salonla birleşik amerikan mutfak çok şık görünüyordu.
Koridorun sonunda ki koyu renk merdivenlerde yuvarlak bir şekilde yukarı çıkıyordu.
"İncelemen bitti sanırım." diyen Jungkook'la hafifçe sıçrarken gözlerini kaçırdı. "Evin çok güzelmiş." diye cevap verdi. Biraz utanmıştı.
"Duşa gir, sonra konuşacağız." dedi ve ekledi Jungkook. "Tabii uyumazsan."
Jungkook ilerlemeye başladığında Jimin peşinden gidiyordu paytak adımlarla. Merdivenlerden çıkan Jungkook'u takip ederken kendi kendine sırıttı.
"Beni şu an eve attın."
Jungkook duyduğu şeyle Jimin arkasından geldiği için göremese bile kısık sesle güldü. "Evet, yatağa da atacağım." diyerek uğraştığında Jimin'den ses gelmedi.
Jungkook sarhoş Jimin'den her şey beklenir mantığıyla arkasına bakıp onu kontrol ettiğinde Jimin'in dona kaldığını gördü.
Hem kendisi söylüyordu hemde kendisi utanıyordu.
Jungkook gözünü hafifçe devirip kolundan tutup çekiştirdi arkasından. "Sarhoşken çekilmiyorsun. Ayrıca merak etme, seni yatağa atmayacağım."
Jimin 'neden' diye sormak istese de sustu. En azından bunu düşünecek aklı hala vardı. Ve acilen duşa girip kendine gelmeliydi, her ihtimale karşı.
Odaya girdiklerinde Jimin bu odanın Jungkook'un odası olduğunu hemen anlamıştı. Koyu renkler hakimdi. Ve yine Jimin'in hoşuna gitmişti.
"Bunları giy." dedi Jungkook elinde ki kıyafeti çocuğa verirken. "Sonra aşağı gel." dediğinde Jimin başını salladı onaylarcasına.
Ve Jungkook odadan çıktığında Jimin tek kalmıştı.
Şimdi sıcak suyla güzel bir banyo yapacaktı.
Hemde Jungkook'un evinde.
Bu gerçeğe uzun bir süre boyunca alışabileceğini düşünmüyordu. Heyecanlıydı, haraketleri panikti.
Banyodan çıktığında alkolün etkisini üzerinden atmayı beklemişti ama durum öyle değildi. Önceye göre daha iyi hissetse de hala kafasının gidip geldiğini hissediyordu.
Uykusu ağır bassada Jungkook ile aynı evdeyken bunu uyuyarak geçirmek istemedi merdivenlere yönelirken.
Salona geldiğinde Jungkook'u göremedi ve ikinci seçenek olarak mutfağa baktığında tahmini doğru çıktı. Jungkook tezgahta bir şeyle uğraşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
your waist in my palm
Fiksi PenggemarGrup arkadaşlarıyla bir gece klübüne düzenli olarak giden Jeon Jungkook, kendisini göz hapsine alan Park Jimin'den bir haberdi. En azından Park Jimin, Jeon Jungkook'a yazana dék.