𐐪 Üzerimde ki yabancı gözler..

565 29 8
                                    

Barda oturmuş 3. viski kadehimi yudumluyordum. Başım hafif dönmeye başlamıştı. Normalde içmeyi sevmeyen ben şuan aptal bir erkek yüzünden perişan halde bar taburesinin üzerinde tezgaha yaslanmış bir şekilde viski içiyordum. Bünyem alışık değildi tabii o yüzden çabucak sarhoş olmuştum. Uzun zamandır görmüyordum ailemi. Tamı tamına 5 yıl olmuştu. 5 yıldır onları ne aramış ne de bir mesaj atmıştım. Abilerim ilk 2 yıl boyunca benimle konuşarak eve dönmeye ikna etmeye çalışmışlardı ancak nafile. Onları bir o kadar çok özlüyordum ama gidemezdim. Gitsem de gittiğim gibi babamın beni evden kovması bir olurdu.

Bara adım attığımdan beri üzerimde 1 çift göz vardı. ama ben hiçbir şekilde o gözlerin sahibine bakmamıştım. Bakmamak için ter döküyordum. 3. bardağın sonuna gelmiştim. Artık kendime dur demek zorundaydım. Eğer demezsem hiçbir şekilde ayrılamazdım bu bardan. Bardağı tezgaha bırakmış çantamdan iki yüzlük çıkartıp bardağın altına koymuştum. Ayaklandığım sırada tezgaha tutunmam bir olmuştu. Gözlerim kararmıştı. Boşta olan elimi gözlerimin üstüne yerleştirmiş, kaşlarımın altında ki kemiği hafifçe okşamıştım. Kendime gelmesem de gözlerimin kararması durmuştu. 

Merdivenlere doğru ilerliyordum. Çıkmadan önce ilk lavaboya uğrayacaktım. Merdivenin korkuluklarına tutunuyor sendeleyerek merdivenlerden çıkmaya çalışıyordum. En sonunda lavaboların olduğu kata çıktığımda ilerlemem gereken bir koridor olduğunu fark ettim. Yürüyordum fakat içimde bir his vardı. Kulaklarım da doğru duyuyorsa arkamdan birisi geliyordu. Kadınlar için özel olan lavaboya girdiğimde hızla arkamdan kapıyı kapattım. Musluğun karşısına geçerek soğuk suyu açtım. Ellerimle suyu avuçladığım sırada hızla kapattığım lavabonun kapısı açıldı, yavaşça.

 Ellerimde ki suyu yüzüme çarptım başka bir kadın geldi sandığım için. Yüzümü yıkıyordum başımın dönmesini ve bir anda gelen sıcaklığı kesmek için. Yüzüm ve su birleştiği gibi kapanan gözlerimi açtığımda arkamda yüzü maskeli bir adamın olduğunu gördüm. Adam 3 4 adım arkamda duruyordu. Adama döndüm yüzümü. Korkuyla yüzüne bakarken adam bir anda kolumdan tutarak beni kendine çekerek yere fırlattı. Kafamı yere çarpmanın verdiği acı ile sertçe inledim. Ellerimi yere koyarak oturur pozisyona geldiğimde acıdan titreyen sesimle konuşmayı başardım. "Kimsin sen?!" diye haykırmıştım lavabonun içerisinde. Karşımda ki adam hiçbir şey demeden üzerime doğru yürümeye başlamış ve eğilmişti. Bir eliyle saçımdan sıkıca kavramış ve ayağa kaldırmıştı. Canım acıyordu. İki elimde saçımda ki ele gitmişti. Adamın eli sıcaktı. Hem de çok sıcaktı. Tırnaklarımı adamın eline geçiriyordum ama bırak elinin gevşemesini, daha çok sıkılaşıyordu. Ve bende yaptığım hareketlerin benim canımı daha çok acıttığının farkına varmıştım. 

Adamın beni duvara itmesi ve sonra da üzerime gövdesini yaslamasıyla açıkta kalan gözlerine baktım. Derin derin bakmıştım. Göz temasımız hiç ayrılmıyordu. Ta ki boynuma dayanan soğuk bir nesneye kadar. Göz temasını kesip boynuma bakmaya çalışmıştım. Ancak nafile göremiyordum. Karşımda ki aynaya baktım ve bıçak olduğunu gördüm. Demir, sapında ki tahtada işlemeler vardı. İki adet harf vardı. Sanki bir ismin kısaltması gibi.

M.B.

M.B. kısaltmalı adamın gözlerine baktım tekrardan. Gözlerim dolmuştu çünkü canım çok acıyordu. Sarhoşluğun verdiği etkiyle gözlerimden bir yaş akmıştı. Ancak aklım hala yerindeydi. Elimi boynumda ki bıçağa götürdüm ve tuttum. Bu sırada karşımda ki adamdan boğuk bir ses işitmişti kulaklarım. "Sessiz ol. Bu zamana kadar bu günü bekledim. Şuan senin canın benim merhametimin elinde. İstersem seni burada öldürebilirim ve bunu benim yaptığımdan kimsenin haberi olmaz." 

Bu zamana kadar bu anı bekledim derken? Neyden bahsediyordu bu adam? Aklıma gelen fikirle dudaklarımı araladım. "Beni öldüremezsin. Çünkü-" Daha cümlemi tamamlamadan istediğim gibi karşımda ki adam sinirle yüzüme haykırmıştı. "Çünkü ne!" Cevabını vermek lazımdı şimdi. Vermezsek olmazdı. Dizimi hızla kaldırarak kasıklarına sertçe geçirdim. Karşımda ki inleyerek ellerini kasıklarına götürdüğünde elinde ki bıçak yere düşmüştü. Hızla bıçağı elime aldım. Aldığım sırada adam küfrederek saçımı kavradı sıkıca. Bende anlık acıyla ne yapacağımı bilmeyerek elimde ki bıçağı adamın karnına geçirdim. Biraz fazla bastırmış olacağım ki kolumu yukarı çekerken bıçakla beraber uzun bir yara açmıştım. Üzerimde ki beyaz elbiseye kan sıçramıştı. 

Artık temiz birisi değildim. Üzerimde ki kirler çıkabilirdi ama ruhumda ki kir çıkamazdı. Karşımda ki adam yere yığıldığında dona kalmıştım. Benim planım bu değildi. Benim planım o benden uzaklaşınca kaçmaktı. Birisini öldürmek değildi. Yerde yatan hareketsiz bedene baktım. Yavaşça eğilerek nabzını kontrol ettim. Kalbi atmıyordu. Elimde ki bıçağa baktım. Dışarıdan sesler gelmeye başlıyordu. Buradan hemen uzaklaşmam gerekiyordu. Musluğa ilerleyerek bıçağı yıkadım. Ardından da çantama atarak hızla lavabodan çıktım. Kimseye görünmeden arka kapıdan çıktım. Çıkar çıkmaz telefonumu elime alarak çocukluk arkadaşım olan Parla'yı aradım. Telefonu açtığında titreyen sesimle konuştum. "Parla! Çok kötü şeyler oldu. Beni acilen almaya gelir misin?" dedim konuşmasını beklemeden. Parla "Sara ne oldu?!" dediğinde ağlamaya başlamıştım. "Parla konum atıyorum acilen gel lütfen." Dedikten sonra aramayı sonlandırmıştım. Whatsapp'a girerek parlaya konum attım. Ardından da bir yerde oturarak Parla'yı beklemeye başladım. 10-15 dakika olmadan gelen araca döndüm yüzümü. Parla gelmişti, bunu aracın camını açmasından anladım. Parla üzerimde ki kan izlerine bakındı, ardından da yüzüme. İlk cümlesi "Arabaya bin hemen, buraya doğru birkaç adam geliyor." olmuştu. Bende hemen hızlıca ön koltuğa binmiştim.

****

Ben Sara Nisa Ural. Ada Ural ve Timur Ural çiftinin küçük kızlarıyım. Benim hakkımda bilmeniz gereken çok şey var ama her şey zamanla yerine oturacak..

GÖZLERİME BAK | +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin