10 yıl önce"Prenses lütfen koşmayın!"
Arkamdan koşan korumaya aldırmadan etrafta koşturmaya devam ediyordum. Zaten dışarı çıkmama neredeyse hiç izin verilmiyordu, çıktığımdada başıma korumalar dikiliyor değil koşmak hızlı yürümeme dahi izin vermiyorlardı.
Korumaların göz hizasından çıkmak için yönümü ormana çevirdim ve hızımı arttırdım, bir süre daha koşmaya devam ettim ta ki büyük bir çınar ağacının yanında dizlerinin üzerine çökmüş çocuğu farkedene kadar.
Kafasına geçirmiş olduğu büyük kapüşonlu yüzünden yüzünü görmemin imkanı yoktu fakat benden büyük olduğunu söyleyebilmek için yüzünü görmeme gerek yoktu. Titreyen omuzlarından ağladığını farkedip yavaş adımlarla ona doğru ilerledim ve tam karşısında durdum, bana bakmaya tenezzül bile etmemişti. Ben de yere oturdum ve o an ilk defa kafasını kaldırıp bana baktı. Siyah gözlerinin etrafı ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu.
Bu çocuk bana beni hatırlatmıştı. Her gece odamda yalnız kaldığımda saatlerce ağlayan beni. Hiç düşünmeden ona sarıldım.
"Bazen ağlayabileceğin hiç kimse olmaz yanında ama önemli değil biliyor musun? Ama bu bir avantaj, eğer kimse senin ağladığını görmezse ve ya neye ağladığını bilmezlerse bunları sana karşı kullanamazlar. Ayrıca hiç kimse seni senden daha iyi dinleyip anlayamaz."
O an beklemediğim bir şey oldu ve karşımda az önce ağlayan çocuk buruk bir gülümsemeyle bana sarıldı.
"Teşekkür ederim bunu duymaya çok ihtiyacım vardı" ardından boynundan ucunda küçük bir hançer olan bir kolye çıkarttı ve benim boynuma taktı.
Tam o sırada arkamda bir bağrışma duydum.
Ben daha arkamı dönemeden korumalarımdan biri önümdeki çocuğu boynundan kavrayarak kaldırdı."Ne yapıyorsun bırak onu hemen yere"
"Siz iyi misiniz prenses?"
"Sana onu bırakmanı emrediyorum!"
Benden böyle bir tavır beklemeyen koruma çocuğu hemen yere bıraktı ve çocuk göz açıp kapayıncaya kadar kayboldu.
~~~
"Seni neden dışarı çıkarmadığımı şimdi anlıyor musun!? korumalardan kaçıp ormana dalıyorsun üstüne hiç tanımadığın bir çocuğa sarılıyorsun! Bu davranışlarının sana ne kadar zarar verebileceğini neden düşünmüyorsun!? Şimdi odana git, cezalısın"
Ben odama doğru yürürken annemin korumalara bağırdığını duyuyordum. Benim yüzümden işlerini yapamamakla suçlandıkları için kendimden nefret ettim.
Sonunda odama geldiğimde hemen kapıyı kapatıp yere çöktüm. Gözümden bir kaç damla yaş süzüldü, istemeden de olsa babam yanımda olsa her şeyin be kadar farklı olabileceğini düşündüm. Her gece yanıma gelir ve bana kitap okurdu, şehire halkın ihtiyaçlarını sormaya indiğinde benide yanında götürürdü birlikte çok eğlenirdik. Sonra bir gün o gitti ve ben bu koskoca şatoda tek başıma kaldım.
Bir süre sonra sıcakladığımı farkedip üzerimdeki paltoyu çıkarmak istedim, işte o an cebimde bir şey olduğunu farkettim. Elimle cebimi kurcaladım ve içinden küçük bir kağıt çıktı. Büyük bir merakla kağıdı açıp okumaya başladım.
Sadece sizin benden bir şey almanızın adil olmayacağını düşündüm bu yüzden tokalarınızdan birini aldım umarım bu sizin için bir sorun değildir prenses
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefretin gözyaşları
Teen FictionGeçmişinde küçük bir anı olarak kalan o çocuğun bir adam olarak karşısına çıktığında bütün gelecek planlarını altüst edeceğinden nasıl haberi olabilirdi ki kızın?