Ben salaktım.Şu an yağmurun altında hızlıca adımlarken aklımdan geçen tek şey buydu. Evden çıkarken hava günlük güneşlikti. Şimdiyse resmen sel almıştı ortalığı. Hiç yoktan hırkamın olduğuna şükrederek yürümeye devam ettim.
Çocuklarla parktaki buluşmamızdan sonra denk delip de görüşememiştik. 3 gün olmuştu. Seungmin okulda birkaç sorunla uğraşırken Changbin yine spordaydı. En son öyle yazmıştı yani. Ve bende ani bir kararla korku evine gitmeye karar vermiştim.
Minho'nun orada olup olmayacağını bilmiyordum. Ya da gerçeği söyleyip söylemeyeceğini de. Yine de eğer biraz daha harekete geçmezsem kafayı yiyecektim. Kafamda bir şeyleri netleştirmem gerekiyordu.
Ben düşüne düşüne yürümeye devam ederken az daha korku evinin olduğu sokağı geçiyordum. Fark etmemle sola dönüp önüne doğru ilerledim. İki basamağı çıkıp kapıyı açarken ve içeri girerken oldukça tereddütlüydüm fakat yapmam gerekliydi. En azından kendi ruh sağlığım için yapmalıydım.
İçeri girip ilk geldiğimiz günkü yere ilerlediğimde bir masanın arkasında oturan adamın yanına ilerledim.
"Merhaba."
Sesimi duymasıyla başını bilgisayarın ekranından çekip bana çevirdi. "Merhaba, hoş geldiniz. Rezervasyonunuz mu vard-"
"Yok yok." Hızlıca lafını böldüm. "Ben başka bir şey için gelmiştim."
"Pardon, buyrun." Önündeki koltuğu gösterdi. Islak olduğumu görmesine rağmen böyle yapınca, avuç içimi kot pantolonuma silip gösterdiği yere oturdum. "Ne vardı?"
"Şey ben geçen haftalarda arkadaşlarımla gelmiştim de buraya."
"Video kaydını almak için mi gelmiştiniz?"
Hayır abicim ya, hayır. Tahmin yürütmeye çalışma artık.
"Yok." Yalandan gülüp devam ettim. "Burada çalışan bir arkadaş vardı. Onunla görüşmek istiyorum da ben. Onun için gelmiştim."
Pekala, adamın yüz ifadesinden böyle bir şey beklemediği belli oluyordu. Arkasına yaslanıp "Kim için?" diye sordu.
"Minho diye bir arkadaş."
"Haa.." diye kendi kendine konuşup "O bugün çalışmıyor ama." dedi. "İzinli."
Çalışmıyor mu demişti o? Benim bu bahtsızlık neydi ya.
Önüme dönüp birkaç saniye durduktan sonra başımı sallayarak onayladım. "Peki o zaman kalkayım ben, kolay gelsin size." Yapacak başka bir şeyim yoktu. Başka zaman, çalıştığı gün gelirdim.
Ben tam pes etmiş ayaklanırken adam tekrar konuştu. "Acil bir şeyse eğer numarasını verebilirim. İletişime oradan geçersiniz."
Adamın bu dediği başta beni şaşırtsa da "Olur." deyip onayladım. Bir çalışanının numarasını kolayca veriyor olması garibime gitmişti fakat o an için bunu sorgulayacak durumda değildim. O masasındaki kalemi alıp yazarken ben oturduğum yerde bekledim.
"Buraya yazdım." Elindeki küçük kağıdı uzanıp aldım. Ben ayağa kalkarken o da ayaklanmıştı.
"Teşekkürler. Kolay gelsin tekrardan."
"Rica ederim."
Adam yan bir gülüşle bana bakarken zoraki sırıtıp hızlıca oradan ayrıldım. Avcumdaki kağıda bir bakış atıp pantolonum cebine sıkıştırdım. Yağmur hâlâ devam ettiği için sakin bir yere gidip oturacak, ondan sonra kendisine yazacaktım.
Sahi, ne yazacaktım ki?
Oflayarak kapüşonumu geri kapayıp sokağın sonundaki kafeye ilerledim. Burayı daha önceden de biliyordum. Birkaç kez gelmiştik. Sakin bir yerdi. İçerip girip cam kenarındaki masaya geçip oturduğumda ilk işim cebimdeki numarayı çıkarıp rehberime kaydetmek oldu.
Birkaç dakika hem kurumayı hem de mesajda ne yazacağımı düşünürken en sonunda pes ettim. "Salla gitsin Jisung." diyerek kendime gazı verdikten sonra mesajı yazıp yolladım.
jisung:
minho selam, ne zaman bi gorusebiliriz? bisi konusmamiz lazim korku evi ve baska biside konusucam
(İletildi 16.19)-
acun selam , ne zaman bi gorusebiliriz
gecenin bi vakti bolum atinca kizlar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kiss me or scare me | minsung
أدب الهواةchangbin: kanka korkunca seni korkutan adami optum ne demek? adamin isi oydu lan jisung: aslinda bu yoktu valla bi anda oldu