İçinden bir kaç ıvır zıvır alarak mutfak dolabını kapattım. Bugün, dünkine göre daha güzeldi sanırım.
Dolaptan aldığım zeytin ve peyniri ekmeğin arasına koyup yanıma içecek aldım. Tepside aldıktan sonra salonun üçlü koltuğuna geçerek yemeye başladım. Televizyondan yabancı bir müzik kanalı açtım.
Bu sırada telefonum çalmıştı. Televizyonun sesini kısarak açtım.
"Beş dakika içinde kapının önündeyim. Hazır mısın?"
"Biraz beklemen gerekecek," diye söylendim Göktuğ'ya.
"Bilirim ben o kızların beş dakikalarını." Diye sitem etti oda.
Güldüm. "Kapının önüne gelince çağrı at."
"Anlaşıldı," diyerek telefonu kapattı. Bende ekmeğimi yemeye devam ettim.
Ariana Grande'nin One Lest Time şarkısı evdeki sessizliği doldururken bende ekmeğimin yarısına gelmiştim. Bu süre zarfında Göktuğ çağrı atmıştı. Ayağı kalkıp kapıyı açtığımda, sırtı bana dönük şekilde bahçedeki çardakta oturuyordu.
"Göktuğ!" Diyerek bağırdım sesimi ona duyurabilmek için. O sırada bana dönmüş gülüyordu. "Eve gel, ben hazırlanana kadar koltukta oturur televizyon seyredersin." Onaylar anlamda başını salladı ve yanıma doğru ilerledi.
Tam kapının önünde durduğum için yanımdan geçti. Bende arkasından kapıyı kapattım.
"Gerçekten hazırlanman ne kadar sürer?" Biraz düşündüm.
"Kıyafetler hazır, dişlerimi fırçalayıp gelirim hemen." Dedim.
"Koş o zaman," Yüzüme bakarak güldü. "Zaman geçiyor."
Kafa sallayıp tepsimi aldım ve mutfağa getirdim. Oradan da hemen lavoboya geçtim. Diş fırcamı ve macunumu aldıktan sonra dakika tutarak üç dakika fırçaladım. Oradan da çıkıp hazır olan kıyafetlerimi giydim. Azıcık rimel sürdükten sonra parfüm sıktım ve aşağı indim.
Beni görünce ıslık çaldı, "Bu ne güzellik leydim?" Gülerek hızlıca yanına gittim.
Televizyonu kapatıp masadan anahtarımı aldım. "Çıkalım o halde,"
"Bir düşünmem lazım. Hiç böyle pat diye söylenir mi canım, alıştırarak söyleseydin de bende kendimi hazırlasaydım."
Ne diyor bu çocuk?, diye geçirdim içimden. Bunu yüzümede yansıtmış olmalıydım.
"Hani çıkalım dedin ya," dedi ve gülmeye başladı. "Ya hani sanki çıkma teklifi," gülüşü biraz azaldı. "Her neyse," diyerek bu sefer surat astı. Bu haline gülmemek için yanaklarımın içini ısırdım.
Kapıyı açarak dışarı çıktım ve Göktuğ'nun da çıkmasını bekledim. Çıktıktan sonra kapıyı kapatıp kilitledim.
"Evet, nereyi dolaştırıyorsun bana?"
"Gitmek istediğin bir yer var mı?"
"Parka gitmek istiyorum." Diye soludum.
"Ciddi değilsindir umarım?"
"Gayet öyleyim."
İstemeden de olsa başıyla onayladı. Park bizim evden uzak olmadığı için kısa süre içerisinde gelmiştik. Parkın tabelasına bakmayı akıl ettim. Kartal, Eas Parkı yazıyordu. Acaba Eas' ın açılımı ne, diye geçirdim içimden.
Parka tam olarak giriş yaptıktan sonra gözlerimle etrafı taradım. İlk boş bulduğum banka Göktuğ'yu da sürükleyerek oturdum.
"Burada kimin takıldığını biliyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalancı •
Teen FictionOn yedisine yeni girecek bir kız ve yeni yaşında yaşayacağı sürprizler. Küçüklüğünden beri yaşadığı şehrinden ayrılmak onu bir hayli üzecek... Peki ya sonra? Taşındığı için mutlu olabilecek mi? Sidra'nın öyküsüne hoş geldiniz...