Bugün elimde sabunun bıraktığı yoğun bir koku vardı. Ellerim yıkanıyor ancak sanki aradan bir ay geçse elimde duracak kadar keskin bir kokuydu.
En sevdiğim ve daima müşterisi olduğum Funda Ablanın yanına uğradım. Funda Abla, zarif ve derin yüz hatlarına sahip kemikli , et ile sarmış bir bedeni vardı.
Şakayla karışık " Sanki hiç bir lokma yemiyor oturup sabun yapıyorsun. Hatta sabun için kil bitse insanlardan koparır yaparsın. "dedim. Biraz yüzü gülsün diye" Karşıdaki et lokantasına gitmeye ne dersin? Bu seferlik bendensin"dedim. Funda Abla benim bu şakama alınmış olmalı ki:" Tatlı olarakta orakta kuruvasan yeriz artık. Amma da takılıyordu kiloma. Alt tarafı zayıfım ölü değilim ya?" der. Ben de rahat bir tavır takınarak:" Aman sen de şakadan anlamıyorsun. " diyerek neşeli bir şekilde söyledim. Onunla vedalaşıp boğazın diğer karşında olan iş yerine doğru giden metroya doğru ilerledim. Uzak değil aslında 10dk yürüyor 30 dk marmaraya biniyor ve oradan da vapur ile karşıya geçiyorum. Ah şaka yapıyorum. Arabam ne güne duruyor. Onunla gidiyorum. Arabama bindiğim an beni Şebnem aradı:"Tatlım şu tarifi öğrendin mi? Sakın bana aklımdan çıktı deme ! Biliyorsun ben o sabundan evimde yapacağım "der. Bende afallayarak unuttuğumu söyleyemedim. Ona hemen" Kilden yapılma sabun işte altüstü ___ ___ ___
İçeren bir sabun niye bu kadar takıldın ki. Ayrıca tarif belli zaten o yüzden rahat ol, dedim. İşim gücüm yok bir de keskin kokulu sabunun tarifi çıkmıştı. Allah'tan bir kaç kimyasal ve doğal bileşen sıraladım.İşe geç kalmamak adına kestirmeden gidiyordum. Ancak kocaman köprüden geçmem şarttı. Ben de bu uzun anı değerlendirmek adına tatlı şarkılar dinliyordum. Şarkının sözleri duygusal bir olmasına karşın fonu biraz hareketliydi. Ben de şarkının sözlerine değil müziğine odaklandım. Şoför koltuğunda olmama rağmen sanki otobüslerde olup camda gözlerime doğru açılan yolun kenar kısımlarından oluşan alana bakıp kulaklıkta müzik dinliyordum. Şebnem kesin varmıştır iş yerine e tabi evi oraya 30dklık yol. Ben ise bugün aşırı mutluydum. Ellerimdeki koku direksiyonu çevirdikçe arabanın içine yayılıyordu. Camı aralamak için tuşa bastım. Ve o koku az da olsa dindi. Bugün iş yerinde Şebnem'in derin sorgusunu çekecek hiç hâlim yoktu. Uzun yolu tamamlayarak iş yerine ulaştım. Gazetelerin adını üst köşelere yazdığı bir şirketti. Ama gelin görün sürekli şirkete çıkmak için merdiven kullanmak zorundaydık. Çünkü şirket sahibi asansörleri sevmezmiş. O yüzden biz de sorgulamadan 40 katı çıkardık. Şanslıyım ki benim ofisim 5. Katta ancak Şebnem 25.kattaydı. İş yerine gelince Şebnem beni müşteri bekleme alanında bekliyordu. Sinirli bir şekilde:" Bitkisel sabunda kimyasal metaller bulunması çok ironik . Dur tahmin edeyim. Sormadın dimi? Ama ben ellerimi sıvı sabunla değil katı sabun ile yıkamak istiyorum. "dedi, dudaklarını titretip gözlerini bana doğru değilde cam masaya doğru dikerek. Ben de "Aman canım sen de bir sabuna taktın ya ellerini her sabunla yıkarsın bizim esnafın sabunlarına mı kaldın. "dedim. O da :"Sanki tarifi söylesen ölürsün. Dur bir saniye benim için sormadın mı?"dedi. Ben de :"Üff iyi misin ya ben de bekliyorum , Şebnem gelir ; benimle şirket hakkında konuşur falan dedim . Sen gelmiş sabun tarifi istiyorsun. Yazık ya zaten şirketimiz bize yarım saat izin veriyor. Onu da bunun için harcıyorsun. Ayrıca sen bugün verilen görevlerin haftaya B.E.E şirketinde genel müdür yardımcısı olan Edward'a teslim edileceğini bilmiyor musun?"dedim, sinirle.
Bana bakarak:" Edward'ın verdiği görevin kimyasal değişimden oluşan tepkimeler olduğunu bilseydin. Yanıt verirdin "der. Ben de:" Üff neyse iyi kaynattık ortamı. Hadi herkes işine"dedim. Şebnem yukarı çıkarken babası aşağıya doğru indi. :"Ah şu kızlar molayı mesai başlamadan yapıyorlar. Hadi kızım Asena, sen de geç işinin başına. Edward Bey önemli bir sunum istiyor. Lütfen dikkatli ol"dedi.
Kız da babası da çok diktatördüler. Sanki ben aptal biriyim de onlar demese önemli sunumu hazırlamazdım.
Neyse ben ofisine doğru ilerledim. Odamın kapısını açarken telefonuma bir gizli numaradan mesaj geldi.
Mesajda
"BAKARIZ"yazıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzüme Bak
Детектив / Триллерİnsanlar duygularını gözleriyle ile saklar. Sanki baktığı yer duyguları oraya kusmasını sağlar. Peki ya yüzüne bakarak kusarsa?