Bakacaklar

20 2 1
                                    

     Ben telefonumu kapatıp kapıyı da sessizce kapattım. Aslında şirketten gitmek benim için çok makuldü. Ancak buradan çıkarsam işsiz kalacaktım. Yoksa o kadar yolu bu kadar zaman gitmezdim. Dosyayı hazırlarken dikkatimi bozmuyordum. Sinirli ve bir o kadar odaklıydım. Ancak bu odağımın kapının çalması ile daldığını fark ettim. Kapıyı çalan kişi sert ve hırçın çalmıyordu. Yumuşak ve narin bir kapı tıklatışı vardı . Bu kesinlikle oydu.
    Şebnem Hanımlar kapıyı tıklatıyordu. Ben ise :"Ay gir gir Şebnemcim."dedim. O ise Açmama yardım et ,diyordu. Ben de sinirle kapıyı açtım. Güzel paketlenmiş birkaç hediyeyi kucaklamış bana sakince bakıyordu. Ben de ona başımla onaylar biçimde içeri doğru ilerledim."Tatlım şu hediyeler sana gelmiş.
   
        Doğruyu söyle bir patrona aşık olmadın değil mi? Yoksa bu kadar güzel ve pahalı poşette hediyeleri bir mavi yakalı alamaz."dedi. Ben ise hediyelerin bana gelmesine mi yoksa bu hediyeleri bana şirketin sahibinin kızının mı aşağıdan inip bana getirmesine mi şaşırsaydım. Hemen bozuntuya vermeden :"Ayy Şebnem ne diyorsun tabi ki zengin sevgilim getirdi. Her zaman küçük sürprizler yapar bana,diyerek takıldım. Oysa Şebnem aşağılıyıcı bir gülümseme ile "Bu hediyeler sana gelmiş istersen gideyim de beyaz yakalı sevgilinin hediyelerine bak "dedi.
     
       Ben ise tamam der gibi başımı salladım. Odadan çıktı. Ama ben kutuları açmak yerine derin bir şekilde düşünüyordum. Kimdi bu hediyeleri getiren. Açmak üzereyken içimden dosyaları bitirmem gerektiğini söyleyen sese kulak verecektim. Ancak merak içindeydim. Açtığım bir kutudan beyaz bir gömleğin düğmelerinin kopmuştu ve içinde yeni düğmeler ile dolu olan küçük bir ağzı mühürlü şeffaf plastik poşet vardı.
     Gömlek derken bu gömleği kastediyor olmalıydı. Yok canım bizim Şebnem bana hediye yollayacak kadar çıldırmadı ya kesin bana aşık bir adam vardı. Diğer kutuyu açmadan gömleği kutudan çıkarıyordum. İçinde "Yarın giyer misin?" yazıyordu. Ben de içimden oldu canım diyordum. Kutuya notu değil de sadece gömleği koydum. Notu ise telefonum arkasındaki kılıfa koydum. Gömleği yarın giymeli miydim acaba?

Sonra hiç bir şey olmamış gibi mesaime devam ettim. Elimden geldiğince işimi düzgünce yapıyordum. Odamda kahve yoktu. Çünkü kahveyi her gün içecek kadar zengin değildim. Buranın kahveleri sanki dışkı ile hazırlanıyor gibi acıydı. Ancak yanındaki şekerler bir nebze acısını gizliyordu. Ama bu kahveleri içmem benim odaklanmamı bozmuyordu. Çünkü zaten gergin bir şirkette tatlı bir kahve içilmezdi. Ancak molaya 15 dakika kala Şebnem beni aradı. Bugün molayı erken vermemiz ve kahve içmek için kafeteryaya gitmemiz için.
Ancak babası dışarı çıkmamız konusunda onay vermedi.
     Ve kızına:"Ne o haftaya gelecek olan şansımızı bozmak için işten mi kaytarıyorsunuz. Kesin bu senin aklından çıktı" diyordu, gözlerini bana kilitlemişti. Ben ise hayır diyecektim ki Şebnem bana korku dolu gözlerle bakıyordu. Ben ise :"Özür dilerim Patron, hâlâ 15 dakikamız var. Ben en iyisi işime geri döneyim. "dedim. O ise sakince :" Bu kadar erken çıkmak istiyorsan hiç ara verme ve bugün 15.12'de çık dedi.
    Ben o an ki psikoloji ile başımı öne eğip arkamı dönüp tekrar odama doğru ilerledim. Masa başında kahve içmeden ve dosyadaki iş ile ilgileniyordum. Odamdayken birden asansörlerin olduğu yerden bir ses işittim. Sessizce işimi yaparken olayı dinlemeye çalışıyordum. Hafif fısıltı ve hışırtı ile şirket inliyordu. Ancak yerimden kıpırdayamazdım. Dosyadaki görevim. Buradaki iş imkanları ve benim cvmi hazırlarmamdı. Şuan ben bozuk asansörü açıklayamazdım. Ya da şuan duyduklarımı...
Bugün benim bu işi yapmam ve diğerlerinin dosyadaki görevlerini merak ediyordum.
    
        Hiçbir şeyi bilmeden her şeyi yazmam gerekiyordu. Bir önce bu haftanın bitmesini istiyordum. Ayrıca aklımda belli etmesem de :"Bakarız" yazılı mesajdaydı. Mola verip "kimsiniz? Ve neye bakacaksınız?"demekti. Ben ise şirketi biraz öven ama sırlarını bilmeyen biri veya merak etmen bir şekilde dosyamı hazırlıyordum.
Saat 15.10'du. Yavaşça hazırlanmaya başladım. Ve ofisimden dışarı çıktım. Elimdeki kutular ile gitmeye çalışıyordum. Ancak Şebnem ile babasının kavga ettiğini fark ettim. Şebnem yüksek bir perdeden :" O zaman ben de bu gece Asena ile kalırım. Senin yanında duracağıma gidip fahişeye dönerim"dedi. Ben ise olayı izlemiyormuş gibi yaptım ancak bana doğru dönüp:"Kızımın iyice ahlakını bozdun. Seni şirketten atıyorum."der.
    Ben ise :"Sanırım bugün biraz sinirlisiniz. Anlıyorum Edward Bey şirketi görmeye gelecek ancak kızınız bugün fazla neşeli o yüzden bu sizi daha da gerdi. Lütfen tekrar düşünün kızınız mı önemli yoksa şirket mi ? Şuan benim yanımda kalabilir ve sizde yarın daha sakin olun "dedim. Patronumuz İlmet Bey :"Sadece bir gün kalsa bu senin gibi işine düşkün olur mu ki? Siz kadınlar bir araya gelip şirketi yıkıcaksınız?"der. Ve sonra birden :"İyi tamam bu dölü al da git "der. Birden bu değişime şaşırıp hediyelerimi ve Şebnem'i alarak şirketten çıktım. Arabaya doğru yürüyorduk. Ben ise Şebnem'in ağlamaktan kızarmış gözlerine bakıyordum. Şebnem bana doğru bakarak :Araban nerde ,dedi. Ben ona :"Az ileride değil mi?,dedim. Ama aracım orada yoktu. Taksi çağırmamız için cebimden telefonumu çekip aldı ve :"Kendi telefonumdan arayamam babam bundan rahatsızlık duyar. "dedi. Ben de şuan sadece eve gidecek olmamın ve aile kavgasına dahil olmanın verdiği korkuyla onayladım. Taksi geldi. Ben de hediyeleri ve kendimi arka koltuğa atmaya karar kılmışken , Sebnem'in arkaya geçmesi dikkatimi çekti. Hediyelerimi elimden alıp arkaya geçti. Bana ise öne geç der gibi baktı. Ben istemesem de öne geçtim. Taksici gece vakti ; güneş gözlüğü takıyordu. İçimden 'hey Allahım bütün deliler toplandı beni de aralarında sınıyorsun' diye geçiriyordum. Şebnem şoföre:"Güzel bir parça çalar mısınız, azıcık kafamız dağılsın" dedi. Şoför radyoyu açtı ve Özgün'ün şarkısı çaldı. :"Ruhumu artık şeytana sattım" diye bir cümle geçiyordu.
      Şebnem o an yüzünde güller açıyordu. Şoför bana nereye gideceğimizi sordu. Ben ise yolu tarif ediyordum. Bana öne oturarak çok cesur bir kadın olduğumu söylüyordu. Ben ise yok canım diyor konuyu kapıyordum. Eve doğru gittiğimiz yol boyunca şoför bana rahatsız edici sorular soruyordu. Ben ise arkamı dönüp Sebnem'in hediyeleri açmamasını bekliyordum. Adama bir erkeğin bile duymak istemeyeceği sohbetine karşılık olarak kibar tavrımla:"Sanırım eskiden rahat bir hayat sürüp şimdi ise taksici olmak seni biraz yordu. Ve karşında bir insan yokmuş gibi davranıyorsun"dedim. O ise "Karşımda duran bir tatlı bir bebek var."dedi. Ben ise :"Ayy Şebnem sevgilimin aldığı kutulara dokunma eve geçince açacağım"dedim.
     Adam :" Zaten sizin gibi bir kadın ya sevgilisi ile aşk yaşar ya da başka bir ülkede yönetici olur"dedi. Ben, ağzımı sıkı tutuyordum. Yoksa artık bu adamı parçalayacaktım. Neyse ki eve doğru yaklaştık. Ben bir mahalle ötede inmemiz için Şebnem'e ısrar ettim. Şebnem ise inatla eve gitmemizi söyledi. Yanımdaki adam bana ücreti ödemek için bir teklifte bulundu. Ben ona hayır be para var der gibi cüzdanımdaki kartı okuttum. Ancak şirket kartı banlamıştı. Şebnem'e dönüp kartını sordum. O ise elinde babası ile kavga ederken kırdığı kartı gösterdi. Adam.:"Zaten mesaimin son günü ve 100.000 liralık yol kat ettik ."dedi sinirle. Şebnem ise elindeki hediyeler ile benim evimin önüne geçti ve adama :"Az bugün biz de misafir ol yarın sana şirketten çek yazarım. "dedi. Adam ikna oldu.(zaten gelmek için sebebi olmuştu) Şebnem'e inanamıyordum. Resmen fahişe gibi ücreti ödememiz için adamı eve davet ediyor gibiydi. Keşke oracıkta öldürseydi adam da bari toprakta temiz bir beden ile yatardık. İçeri girmeden önce adamın erkek olduğu anlaşılmasın diye Şebnem bana gelen hediye kutusundan çıkardığı peruk ve makyajı adama yaptı. Ve adam taksiyi tenhaya park edip kadın gibi cilveli bir şekilde bizimle eve girdi.   
    Makyajı içeri girdiği gibi silmek için banyoya gitti. Ben, Şebnem'e , Şebnem evimdeki eşyalara bakıyordu. Adam :"Tatlım havluyu getirir misin?"dedi. Ben ise :"Yuh artık Şebnem adam beni sevgilisi sanıyor."dedim. Ben de :"Banyo da havlu yok mu ki?"dedim yüksek bir sesle. Adam :"Hadi ama getir havluyu"dedi.

Yüzüme BakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin