1.Bölüm

21 4 27
                                    

Ev halkı birbirine girmişti. Ne olduğunu kavrayamıyor idim. Abimin ortadan kaybolması, annemlerin telaşlı bir şekilde evde koşturması, babamın aceleyle telefonlara cevap vermesi. 

Aceleyle annemin yanına mutfağa gittim. 

"Ne oldu daye?"  Annem endişeli gözlerle bana baktı, gözlerinde yaşlar akmamak için zor duruyordu. Hemen gözlerimi teyzeme çevirdim. 

"Xalo, biri bir şey söylesin artık! Ne oluyor?" Teyzem önce gözlerini kaçırdı. Sonra ise bana döndü.

"Heja, ağabeyin, Dilşad ile kaçtı."  Ona şaşkın gözlerle bakıyordum. Nasıl yapmıştı ağabeyim bunu? Bilmiyor muydu benim hayatımın biteceğini. O sırada babam içeri girdi. Kalın ses tonu kulaklarımıza doldu.

"Hazırlanın hele, Şiyar ağa ile konuşmam lazım. Bizi bekliyorlar."  Babamın gözlerinin içine baktım.

"Bav ne demek istiyorsun sen?"  Babam gözlerini kıstı.

"Ne zamandır sen bana karşı gelir oldun Heja!" Bağırması ile irkildim ve geriye doğru bir adım attım. Babam zaten hep böyle idi. İstediği olmazsa bağırır, çağırır, kırar ve dökerdi. 

"Çok konuşma da git hazırlan." Artık babamın dediğine uymak zorundaydım. Kaderime karşı gelemezdim. 

"Heja keçik em hazir bin." ( Heja kızım hadi hazırlan.) Kafamı salladım ve odama hazırlanmaya çıktım. Oraya gitmek istemiyordum. Olabildiğince yavaş giyinmeye çalışıyordum. Oysaki yavaş giyinsem bile ne değişecekti ki?  Aynadan kendime baktım. Kahverengi uzun saçlarımı taradım. kahverengi gözlerim de vardı. Dolabımı açıp içinden kırmızı elbisemi giydim. Elime beyaz bir bez çanta geçirdim. Aniden annem odama geldi. Gözünde ki yaşlar artık süzülüyordu. Bana hüzünlü gözlerle baktı. 

"Heja, keça min." Yanıma geldi ve kolları ile sardı beni. Ve artık kendini zor tutan göz yaşlarım yavaşça kendini bıraktı. 

"Daye, ben istemiyorum. O karar verilecek ve benim hayatım bitecek." Kendimce mırıldandım ve annemin gögsüne iyice sindim. 

"Belli değil desem keşke. Diyemiyorum keça min. Diyemiyorum." Annemin sesi ilk defa titrek ve çaresiz çıkıyordu. Gözlerimi kapattım. O an sadece acı hissediyordum. 

"Her şey belli daye. Evlenme kararım verilecek ve ben karşı gelemem." Annem yavaşça saçlarımı okşadı. "Belki o kadarda kötü biri değildir, Heja. Hem ben bavınla öyle evlendim." Kendimi geriye doğru çektim ve anneme baktım.

"Daye, tamam da bir kere bile görmediğim adamla evlenmek korkutucu. Daha da korkutucu olanı yaşını bile bilmiyorum." 

"Heja! Roni! Hele gelin kaldınız ana kız orada delirtmeyin adamı yav." Babamın yüksek sesi ile kendime geldim. Elimin tersi ile yüzümde olan ıslaklığı sildim. 

"Hadi keça min kendine gel." Annem odadan çıktı. Ben de onun peşinden gittim ve aşağıya indik. Başım aşağıya doğru eğilmişti. 

"Heja düş önüme hele hadi çıkın evden artık sabahtan beridir sizi bekliyoruz."  Yavaş ve sessiz adımlarla arabaya doğru yol aldık. Gidiyorduk artık kurtuluş yoktu. 

😢

Şiyar ağanın konağı görünmeye başlamıştı bile. Neden bugün normal günler gibi değil neden?      Babam bana nasıl davranmam gerektiğini söylüyordu. Oysaki benim onlara ihtiyacım yok benim desteğe ihtiyacım var. Kalbim hızlı bir şekilde atıyordu. Kendime hakim olamıyorum.  O sırada annem elimi sıkıca tuttu. Kulağıma fısıldadı.

"Keça min ben her zaman senin yanındayım. Dünyanın sonu olsa bile son nefesime kadar senin yanındayım her daim korkma ben burdayım." Kafamı öne aşağı salladım. Korkuyordum, ellerim titriyordu. araba durduğunda derin bir nefes aldım ve annemler ile beraber arabadan indim. Konağın büyük ve demir kapısı açılınca, içeri girdik. Adımlarım her ne kadar geriye kaçmak istese de kendimi zorlayarak ilerledim. İçeri girip çalışanın bizi yönlendirdiği odaya girdik. Kimseden bir ses, soluk çıkmıyordu. Herkesin nefes sesleri birbirine çarpıyor ve meydan okuyordu. Sanki dünya durmuşçasına. Sonunda odada bir ses çıktı.

"Uzatmanın hiç bir manası yoktur, Zinar ağa." Babam kafasını salladı.

"İki gün sonra istemeye geliriz kızı." 

"Gelin alın." Gözlerimi büyüttüm ve hızla ayağa kalktım. Bütün gözler anında bana döndü. 

"Hanım kızımız istemiyor herhal." Sesinin altında bir o kadar ima varken babama döndü.

"Yoktur öyle şey, Şiyar ağa. merak etmeyesin." Babam sinirle gözleri ile beni inceledi. 

"Yok hayır. heyecan yaptım ben." Babam hafifçe kafasını salladı. Şiyar ağa bana döndü tekrardan.

"Otur da kararımızı veriyoruz şurada. Bu ne terbiyesizlik." Tırnaklarımı avuç içime geçirdim.  önce bir bahane bulup ortamdan ayrılmam gerekiyordu. Yüzüm gittikçe ısınıyordu. Onlar bana baktıkça daha çok stres yapıyor ve kendimi sıkıyordum. 

"Ben bir lavaboya gitsem olur mu? müsaadeniz ile."

"Tabii, git kızım sen. Gülbahar, keça min göster kıza lavaboyu."  Konuşan kadına gülümseyerek baktım. 

"Teşekkürler." Gülbahar dediği kadına döndüm. Yerinden kalktı ve yanıma adımladı. 

"Gel takip et beni." koluma dokundu ve odadan çıkıp merdivenlere ilerledi. Yavaş adımlar ile onu takip ettim. Üst katta lavabonun önünde durdu ve kapıyı gösterdi.

"Burası." Kafamı salladım.

"Tamam, sen in ben gelirim." Kafasını salladı ve merdivenlerden inerek aşağıya indi. Oflayarak lavaboya girip, kapıyı kapattım. Suyu açtım ve ellerim ile suyu yüzüme çaptım. Biraz da olsa kendime geldiğimde yüzümü kurulayıp lavabodan çıktım. Kapıyı kapatacak iken arkamdan duyduğum ses ile irkildim. 

"Ooo, evimizde kırmızı gül bahçesi olmuş da haberimiz yok." Şaşkın bakışlarımı ona odakladım. Bu muydu evleneceğim adam? Yanıma yaklaştı ve saçlarımın bir tutamını eline aldı. Kendimi geriye çektiğimde sırtım duvara vurdu.

"Bu güzelliğini neye borçluyuz?" Elini bana doğru uzattı.

"Tanımak isterim senin gibi güzel birini." Kendimi olduğunca geri çekmeye çalıştım fakat duvar yüzünden olmuyordu. Geriye gidemediğim için kendimi kenara doğru çektim ve ondan kurtuldum. Hızlıca merdivene yöneldiğim sırada kolumdan tuttu.

"Nereye güzelim?" Endişe ile etrafa bakındım. Kimse yoktu. Biri görürse de yanlış anlarlardı. 

"Ne yapıyorsun Reben? rahat bırak kızı!"  O da neydi? Arkamdan yüksek ve şiddetli bir ses doldu kulaklarıma. Hızla arkama döndüm. Siyah gözleri, siyah saçları ve kirli sakalları ile karşımda. Yanımda ki adama nefret dolu gözler ile bakıyordu. Gözler ile adam öldürülse bu adam kesin ölmüştü. Bana hiç dönmeden ondan bir cevap bekledi. Reben, elini kolumdan hiç çekmeden ukala bir şekilde onu kesti. 

"Ne oldu Mahur bey sizin daha mı hoşunuza gitti?" Mahur sinirle bize yaklaştı. Hızlı bir şekilde kolumda ki eli çekti. 

"Beni sinir edecek hareket yapmaya kalkma, Reben." Reben sinirle ona baktı ve elini ondan kurtardı.

"Yapsam ne olur?" Olayın uzayacağını bildiğim için hızlıca merdivenlerden aşağıya indim ve oturma odasına girdim. Boş olan yere oturdum ve sohbeti dinlemeye başladım. 

"Keça min, nerede kaldın?" Annemin sesi ile ona döndüm ve gülümsedim.

"Sorun yok daye, geldim işte." Babamın ayaklanması ile bakışlar ona döndü.

"Ee, artık bize müsaade. yarın gelirsiniz hallederiz işi. hayde kalkın." Annemler ile ben de ayaklandığımda Şiyar ağa konuştu.

"Mahur gelmedi daha Zinar ağa nereye?" Babam yavaşça ona döndü.

"Benimde işim gücüm var Şiyar ağa. Senin oğlunu bekleyecek değilim." O anda kapıdan gelen kalın ve bir o kadar sakin ses ile o tarafa döndüm.

"Kim kimi bekliyor Zindar ağa? Hele anlat bakalım bizde bilelim." 


SONRA Kİ BÖLÜMLERDE GÖRÜŞMEK ÜZEREE.

İSTEDİĞİNİZ SAHNE VE BÖLÜM VARSA YAZIN.

SEVDİĞİNİZ KARAKTERLER VAR MI?

HİKAYE NASILDI VE BEĞENDİNİZ Mİ?

OY VE YORUM DA İSTERİM.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 10, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Berdel MahkumuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin