Bir sonbahar akşamı yolda yürürken birden yağmur bastırdı, o kadar şiddetliydi ki bir binanın altına sığınıp bir sigara yaktım ve yağmuru izlemeye başladım. Sokakta kimseler görünmüyordu ki başımı diğer tarafa çevirdiğimde Bana doğru yaklaşan kadını gördüm. Simsiyah dalgalı saçları siyah deri montunun içinde yüne siyah dekolteli bir bluz ve siyah parlak etek giyiyordu. Eteği ile siyah parlak çizmelerinin arasından ten rengi çorapları sokak lambasınının verdiği ışıkla parıl parıl parlıyordu. Göz göze geldiğimizde önce gülümsedi ve sonra başını yere eğerek şiddetini azaltmış olan yağmurun altında yürüyerek yanımdan geçti ve yoluna devam etti. Bir kaç saniye arkasından baktım çizmeleri çok güzel taşıyordu, adımları gayet kendinden emin uzun boyu ve güzelliğine kaliteli giyimini de ekleyince gayet çekiciydi. Tekrar diğer tarafa baktım yağmuru izliyordum ki ayyyy ahhh vs sesler duydum ve tekrar yokuş yukarı baktım. Kadın 3-4 bina yukarıda apartmanın merdivenlerine oturmuş acı içinde inliyor ve bileğini tutuyordu. Yanına doğru yürüdüm.
B; iyi akşamlar ne oldu, neyiniz var?
K; kaydım ve sanırım bileğimi burktum. Çok canım yanıyor.
B; müsaade ederseniz bir bakayım.
K; zahmet etmeyin geçer şimdi
B; peki Siz bilirsiniz ama daha ciddi bişeyse müdahale etmek gerekebilir.
K; teşekkür ederim ilginize hafifledi. Sadece kalkmama yardım ederseniz zaten yakın hemen şurası Ben yavaş yavaş giderim.
Kalkmasına yardım ettim. Acı çekiyor olsa da doğruldu ve teşekkür edip topallayarakta olsa yavaş yavaş ilerledi. Ben de geri dönüp yürümeye başladım ki;
K; pardon
B; edendim
Bu sırada elektrik direğine tutunmuş Bana bakıyordu.
K; sanırım yardımınız gerekiyor
B; tabii ki
Yürüyüp yanına gelince hemen koluma girdi.
K; çok özür dilerim bu havada Sizi yolunuzdan alıkoydum.
B; rica ederim sorun değil Ben de metroya gideceğim yağmurun dinmesini bekliyordum.
K; metro??
B; evet niye şaşırdınız?
K; pek metroya binecek birine benzemiyorsunuz.
B; pek kullanmam aslında ama araç serviste
K; anladım.
Yavaş yavaş yürüyüp yukarı doğru tırmandık ve merdivenlere geldik. Baya bir mesafe merdiven çıkmak gerekliydi. Merdivenin yarısını geçtik ki
K; sanırım biraz dinlenmem lazım.
B; müsaade eder misiniz?
K; hayır Sizden bunu bekleyemem.
B; neden burada yağmurda açıktayız müsaade edin lütfen
K; çok naziksiniz iyi ki Siz vardınız orada
Bunu der demez kucağıma alıp merdivenleri çıkmaya başladım. Kadının esmer olmasına rağmen yüzünün kızardığını utandığını görebiliyordum. Apartman kapısının önüne geldik. Kapıyı şifre girerek açtı. Asansöre kadar eşlik ettim. Tam dönüyordum ki, ah hayır ya deyince geri dönüp asansörün kapısında ki arızalı yazısı ile karşılaştım. Birbirimize baktık ve;
B; kaçıncı kat?
K; ya maalesef teras katı
Kafamı öne eğip Kadını tekrar kucakladım. Çıkmaya başladık. Katları çıkarken baktım ki hep ofis sadece iki alt katında ki daire kapısında sadece numara var bir de 1. kattaki dairelerden birinde. Kapıya geldik. Kapıyıda şifre ile açtı.
K; çok teşekkür ederim.
B; rica ederim ama mutlaka baktırın ciddi olabilir bağlar falan kopuksa sıkıntı olur.
K; Siz anlıyorsunuz sanırım bu durumlardan
B; anlarım en azından sıkıntıyı görebilirim
K; buyurmaz mısınız, hem belki Ben ikram edemem ama birer kahve içeriz. Bunca merdiven Beni taşıdınız, hem biraz soluklanırsınız hem de belki bu arada yağmurda diner.
B; çok naziksiniz rahatsız etmeyeyim şimdi akşam saati.
K; kimi pardon bir Ben bir de kedim var lütfen buyurun.
Gülümseyip içeri girmesine yardım ettim. Ev çok geniş ve lux döşenmiş kaliteliydi. Girişte ki koltuğa oturttum ve çizmesini çıkarmak için eğildim.
K; aa hayır lütfen çok rica ederim, zaten çizmelerim yağmur yüzünden çok kirlendi
B; önemli değil bu halde nasıl çıkaracaksınız
K; şu çekmecede silme bezi olacak rica etsem onu Bana verirmisiniz
Bezi uzattım ama acı çektiğini her halinden anlıyordum. Biraz silmeye çalışsada yapamıyordu.
Elinden bezi kaptım ve gözünün içine baktım. Utanmıştı.
K; ya ama çok ayıp olur lütfen
B; sakin olun şu anda yardıma ihtiyacınız var Ben de üzerime düşeni yapıyorum. Önemli değil.
Bezi aldığım yerde biraz daha kirli bir bez daha vardı belli ki onunlada altlarını temizleyip öyle kaldırıyordu belli ki titizdi. Önce çizmelerinin üstünü güzelce sildim. Sonra diğer bezi aldım ve tabanları tertemiz yaptım. Bu arada çizmelerin çok lux bir marka olduğunu da öğrenmiş oldum. Temizlik bittikten sonra önce sağlam ayağında ki çizmeyi çıkarttım ki bembeyaz çoraplı tabanı ile burun buruna geldim. Tam bu esna da göz göze geldik. Yüzünde ki utanmış bakışa şaşkınlıkta eklenmişti. Ayağını yere indirip diğerini hafifçe kaldırdım. Çok yavaş hareketlerle nazikçe çıkarttım. Bileği hafif kızarmış ve şişikti.
K; özür dilerim Benim ayaklarım pek kötü kokmaz ama bütün gün çizmelerin içinde ya of nasıl ödeyeceğim Ben hakkınızı
B; sakinleşir misiniz? Kötü kokmuyor hem belki Ben fetişistim hoşuma gidiyordur.
K; haha alemsiniz.
Tekrar kucağıma aldım ve salona götürüp koltuğa oturttum ve önünde ki pufa hasarlı ayağını uzatmasını sağladım. İzin isteyip mutfağa gittim ve buzluğu açtım buz torbasını görünce hemen alıp yanına gittim. Çorabı çıkarmak lazım deyip yavaş hareketlerle incitmemeye çalışıp çorabı çıkardığımda karşılaştığım taban yapısı şahane idi. Ayak parmakları boy sırasında ve tırnaklar uzun ve ojeli ve bakımlıydı. Tek bir ölü deri nasır vs görünmüyordu ve pürüssüzdü. Bir taraftan bunları incelerken buzda bileğine yerleşmişti. Önünde diz çökmüş bileğine buz tutarken yaklaşık yarım saat havadan sudan konuştuk adının Ceylan olduğunu öğrendim. tabanına bakmamak için bu süre zarfında hep gözlerinin içine baktım.
B;Tamam sanırım yeter, Ama sarmak lazım.bandaj var mı evde
K; var var
Yerini tarif etti alıp geldim güzelce sardım. Kahvelerimizi içtik. Sonra ayrılmak için kapıya doğru giderken.
C; ya Benim Arkadaş grubum kampa gittiler akrabalarımda uzakta çok olmayacaksam aksi bir durumda hem yakın oturuyoruz 05.........
B; tamam çağrı bırakırım iyi geceler.
C; iyi geceler tekrar tekrar teşekkür ediyorum
B; görüşürüz 👋
