“kendi yerimdeyim”
“ *adamları görüyor musun*
”sadece 3 kişi var burda. sanırım kapıyı koruyorlar.”
“* tamam ufaklık şimdi iyi dinle bizi içeriye kusursuz bir şekilde sokman lazım*”
“o işi bana bırak. bana sadece dışarıdakilerin kaç kişi olduğunu söyle”
“*altı kişiler ikisi bizim burda üçü senin bulunduğun kapıda biri ise büyük ihtimalle yukarıdaki gözcü kulesinde.*”. kafasını yukarıya kaldırdığında uzun bir kule gördü. Elindeki silahı kuleye doğrulttu. ateş etmeden önce parmağıyla havaya bir işaret yaptı ve bir andan dallardaki bütün kuşlar ses çıkarmaya ve uçmaya başladılar. kuşların sesinden silahın sesi hiç duyulmamıştı. kulenin camı kan içinde kalmıştı. silahı sırtına astı ve bulunduğu daldan aşağıya atladı. kapının önündeki üç adam ellerindeki silahları yere bırakmışlar sohbet ediyorlardı. bir anda birinin gözleri faltaşı gibi açıldı.küçük bir rüzgar esintisi oldu. adam elini boynuna götürdü ve bir anda boğazından kan fışkırmaya başladı. üç adam da kanlar içinde yere yığıldılar.
elindeki neşteri yere doğru savurdu. üstündeki kanları temizledi ve bileğindeki mekanizmaya geri yerleştirdi.
“ön kapı temiz kaptan”
“*arka tarapıyı biz hallederiz sen içeriye girmek için bize yol aç*”
“tamamdır” kapıya yöneldi. yerdeki adamlardan biri boğuk ve garip bir sesle
“ya….y..yardığm…e….e…diğn”.
“acını dindireyim o halde”dedi.elinde beliren bıçağı adamın kafasına sapladı. saplanan bıçak beliren dumanla karışıp yok oldu. dışarıdaki sürgülü kapının sürgüsünü kaldırdı ve kapıyı açtı. içerisi askeri bir üsse benziyordu. dışarıda koruma olmasına rağmen içerisi bom boştu.
“kaptan burası bomboş”
“*nasıl yani?*”
“içeride kimse yok.”
“*peki ya paket. onu koruyan kimse yok mu?*” önünde duran kutuyu yerdeki levye ile açtı.
“ kaptan sanırım……. bizim paket boş”
“*HASSİKTİR… PİÇ KURULARI*” iç çekerek “* tamam…… Rey… çık ordan.*”
“üzgünüm kaptan”. telsizden hiç ses gelmeyince geldiği yönden geri döndü. cesetlerin yanından geçerken biri dikkatini çekti. yüz üstü yatan cesedi ayağıyla düzeltti.kafasındaki maskeyi çıkarttı.
“Aman Tanrım.” dedi. cesede eğildi. “ ne kadar da yakışıklıymış. ama biraz cılız gibi. bu surata bu vücut hiç yakışmamış. yazık olmuş.” dedi ve telsizi açtı.
“ kaptan kendimi ödüllendirebilir miyim?” telsizden bir süre ses gelmedi
“patron?!”
“* Rey ne halin varsa gör ve kapa şu telsizi!*”. Rey sırıtarak kolunu yana açtı. çalıların arasından kuş benzeri bir yaratık Rey’in koluna kondu.
“hadi ufaklık şu yakışıklıyı da yanımızda götürelim.”
“hay hay captain”
yaratık cesedi kollarından tutup yerde sürüklemeye başladı. çalıların arasından geçerken bir siluet gördüler. Rey parmağıyla çalıları işaret edip saklandı. ağaçların arasından uzun iri yarı bir siluet yaklaşıyordu. Rey eline bir neşter aldı ve ileri atıldı. tam adamın boğazını kesecekken
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOOBUTSU
Science Fictionbu bi prototiptir. Yazım yanlışları vs olabilir hiç dikkat etmiyorum şimdiden sorry