3. Uzaylı

65 6 2
                                    

-Multimedya İstanbul'daki otel-

Canım köpeğim benim ya! Nasıl da düşünürmüş beni, en yakışıklı adamların odasına atarmış kendisini. Aferin sana kızım, aferin birtanem.Öhöm...Ne diyorum lan ben?Tövbe tövbe, hayatta işim olmaz elin Chris Evans 'ıyla. Hem de genç haliyle. Hem de yanık tenlisiyle. Hemde mayolu haliyle.

Kapıdaki uzaylıyı itip içeri girdiğimde Minnie'yi koltuğun altında saklanmış buldum, eğilip alttan baktığımda bana havladı ve içeri girip karşımdaki koltuğa oturan uzaylının ayaklarını dibine yayıldı, iyi mi? Pardon ama benim köpeğim ne zaman sosyalleşti?
''Eee, şey ben çok özür dilerim?'' diye ben bir şeyler gevelerken uzaylı Minnie'yi alıp ayağa kalktı.

''Bu cadı senin mi'' diye sordu bembeyaz dişlerini ortaya çıkararak.
Evet adı Alessandra diyesim geldi ama sustum. Gerizekalı karşında Chris Evans'ın 1. dereceden akrabası duruyor. İlla bişey söyliyceksen seksi, ahlaksız bişey olsun.

''Hı hı evet''
İşte bu çok zekiceydi Öykü aferin.

''Kaç yaşında?''diye sordu Minnie'nin boynunu okşarken.
''Ha? 14''diyen sesimi duydum,istemsizce çıkmıştı.
''Yediyle çarpılıyordu değil mi?''
''Pardon?''
''Köpek yaşı. Yani 2 yaşında filan herhalde.''
''Hı hı''dedim salaklığımın ortaya çıkmaması için çaba harcayarak.
'' Bu arada ben Enes. Peki ad....?''
''Minnie''dedim çocuğun ağzına lafı tıkarak.''
''Seninkini sorcaktım.''
''Ha, sen benimkini şey ettin. Benimki Minnie değil tabii. Hangi anne baba böyle bir isim verir ki? Benimki şey...Öykü. Memnun oldum bu arada.''

Ben elimi çocuğa tam uzatmışken Minnie çocuğun kucağından atladı ve odanın mutfağına girdi. Bende çocuğun yüzüne aval aval bakmayı bırakıp peşinden koştum bir yandan da
''Kusura bakma, aslında hiç böyle huyları yoktur, ne oldu anlamadım.''deyip duruyordum. Gerçi Enes'in kusura falan baktığı yoktu gayet eğleniyordu. Kan ve ter içinde Minnie'yi köşeye kıstırdığımda, gözüm halıdaki çiş lekesinde takılı kalmıştı.

Bu bir kabus olmalıydı. Neden hiçbir şey yolunda gitmiyordu? Neden kimse beni anlamıyordu? Neden köpeğim tanımadığım bir çocuğun odasına dalıp işiyordu? Neden bakkaldan çerez, cips ve dondurma almak bu kadar zordu?

''Ben hemen temizlerim, çok özür dilerim.'' deyip yere eğildiğimde ''Sorun değil,''dedi ve yanıma eğildi.
''Hayatta olmaz, sen bana bez falan ver ben hallederim zaten hep yaptığım bir şey.'' Bembeyaz dişlerini ortaya çıkaran bir gülümsemeyle yanıma geldi geldi.

''Sen biraz otursana'' dedi. Benimle dalga mı geçiyordu bu çocuk, şu an yapmak istediğim tek şey bakkala gidip abur cubur alıp Gossip Girl izlemekti, ve bunları yapacaktım da daha sonrada gece Efe piçine sövücektim.

Ama ben ne yaptım Enes'i dinleyip halıya oturdum, bacaklarım artık bedenimi taşıyamaz hale gelmişti. Ve nasıl olduğunu anlamadan gözüm de damlalar akmaya başlamıştı. ''Özür dilerim, çok özür dilerim.''diyordum hıçkırıklar arasından.

Kızım kendine gel,histerik misin,nevrotik misin, nesin. Sil şu gözyaşlarını, al köpeğini evine git. Kes şu zırlamayı. Ağlayacaksan kendi evinde ağla. İyice rezil ettin kendini. Çocukta korkmuştur senden, baksana ne yapıcağını şaşırdı. Hem şimdi ağlanacak ne var?

''Bir dakika hemen geliyorum''deyip içeri gitti Enes.

Nereye gitti şimdi bu? Kalk kalk, kaldır o kıçını, hem çocuğun sapık olamdığı ne belli? Ya tecavüze kalkışursa? Neyse ki köpeğim yanımda, saldırıp kurtarır beni . Sanırım. Umarım. İnşallah. Yok ya kaçar bu. Bende bağırırım belki Görkem duyar da koşar yardımıma. Sonra karakolluk oluruz. ''Tanımadığın adamın evinde ne işin var kızım?'' diye sorar polis. Bende suçu Minnie'ye atarım. Minnie'yi nezarete atarlar. Orada sokak köpekleri vardır, alırlar kızımın kemiğini. Sonrada ona tecavüz etmeye kalkarlar. Zavallım yardım çağırır ama kimse anlamaz onun dilinden. OLMAZ. Minnie'yi rahat bırakın. Bana tecavüz edin. Ben razıyım. Tanrım neler diyorum ben, iyice kafayı yedim.

''İşte şimdi bir şeyin kalmaz''deyip elime bir bardak sokuşturdu Enes .
''Bu ne?''diye sordum ağlamaya ara vermeden.
''Tek buzlu Jack Daniels her derde deva.''

Hah tek buzlu sapık. Nereden çıktı şimdi içki içmek. Ya içine hap falan attıysa? Ya bayılır kalırsam? Belki de her tarafa kamera yerleştirmişltir, ne belli? Kamera olmasa da olur, cep telefonları ne güne duruyor? Görüntülü görüşmeyle canlı yanına çıkıcam birtakım sapıkların cebinde. Hemen kaçmam lazım, bu tuzağa düşmeyeceğim tamam mı sapık herif!

''İçine uyku hapı attım, birazdan bayılırsın merak etme''dedi son derece ciddi bir ses tonuyla. Dehşete düştüğümü anlamış olacak ki hemen ardından bir kahlaha patlattı.
''Ben gideyim'' dedim doğrulmaya çalışarak, ''Sana da çok şey oldu, hem ben...'' damlalar akmaya devam ediyordu ve ben yine hıçkırmaya başlamıştım. '' Ya normalde hiç böyle bir insan değilimdir,gerçekten. Benim bir eski sevgilim var da öküz yine mesaj atmış ve evde abur cubur yok. Zaten Gossip Girl'de izleyemedim, ama bunların hepsi o Allison'ın yüzünden ben biliyorum.''
''Allison?''
''Var ya Scott'ın sevgilisi, şu güzel gamzeleri olan, İsaac'in sevdiği ama elde edemediği.''
''Yok ben çıkaramadım.''
''Teen Wolf'u hiç duymadın mı?İşte ben dün diziyi izliyordum, daha çok o öldüğü için değilde Scott için ağladım ama olsun, sonuçta benim moralim yerle bir oldu.''deyip elimdeki bardağı tek dikişte bitirdim. Enes bir kahkaha daha patlattı ve uzun süreli bir gülme krizine girdi. Bu arada bende ağlamayı kesip gülmeye başladım. Sonunda krizden çıktığımda viski şişesinin dibi görünüyordu ve Enes'le karşılıklı hayat hikayesi anlatıyorduk.

DaksilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin