Ben Havva Kara. Bu benim hikayem. Kocamı ben öldürdüm. Hakime Hanım, dedim ya ilk birkaç yıl çocuğum olmadı. Yediğim dayakların haddi hesabı yok ama ben hep kendimde buldum suçu.
Adetim gecikmişti o ay. Onsekizin ortalarında falanım. Annem gelmişti görmeye ağzım yüzüm her zamanki gibi morluk içinde. Geçer demişti bana, düzelir. Ne geçti ne de düzeldi Hakime Hanım. Ben çok istedim bitmesini. Anneme inanmayı çok istedim. Başımı annemin dizlerine koydum. Saçlarımı okşarken birlikte ağladık.
Adetimin geciktiğini söyledim anneme. Doğrulttu beni, sarıldı.
Hamile misin, yoksa diye sordu.
Ne bileyim daha önce hiç hamile olmamışım ki ben. Bilmiyorum diye cevapladım.
Bir koşu eczaneye gidip test aldı. Hamileymişim. Kocam geldi sonra gördü annemi, suratı asıldı.
Annem gülerek kocamın yanına gitti test çubuğunu gösterdi. Kocam anlamaz anlamaz baktı. Ben başımı öne eğdim sanki bir suç işlemiş gibi.
Tebrik ederim damat. Baba oluyorsun dedi.
Kocam hiçbir şey demeden evden çıktı suratında yarım bir gülümseme ile. Güldüğünü çok az görmüştüm. Gülüp gülmediğini de anlamadım hali ile. Annem arkasından çıktı. Şimdi bebeğimle yalnız kalmıştım. Ne hissedeceğimi, ne düşüneceğimi bilmiyordum.
O gece geç geldi kocam. Sofra hazır bekliyordum ben. Geldi, yemeğini yedi, hiçbir kelime etmeden. Televizyona baktı. Ben ortalığı topladım. Kalktı yatak odasına gitti peşinden gittim. Yarın doktora gidiyoruz, deyip yattı.
Çok şaşırmıştım. Dayak yememiştim. Belki de bundan sonra hiç dayak yemem diye düşünmüştüm. Çocuk aklı işte. İnsan inanmak istiyor Hakime Hanım. Doktor benden ziyade eşimle konuştu. Sanki evcil hayvanı için tavsiye veriyor gibi hissettim.
Ağır kaldırmayacak, darbe almayacak, dedi.
Yüzümdeki morlukları yemenimle kapatmaya çalıştım. Utandım dayak yediğim için. On beş gün sonra belli olacak cinsiyeti deyip randevu verdi.
Anne olacaktım. Daha anneme doyamadan ben anne olacaktım. Karmakarışık duygular içindeydim. Nasıl anne olunur bilmiyordum.
O gün evden çıktığım için çok mutlu olmuştum. Dönüşte kayinvalidemlere uğradık. Kocam ilk defa elimi tuttu. Çok mutlu olmuştum. Çok büyük bir iş başarmıştım, diye düşünüyordum. Kocamı baba yapmıştım.
Kaynamlara gidince eşim müjdeyi verdi. Herkes kocamı tebrik etti, baba olduğu için. Hamile olan bendim, çocuğu taşıyacak bendim, çocuğu doğuracak bendim ama herkes kocamı tebrik ediyordu. Ben ise utançla yere bakıyordum. Herkes ilişkiye girdiğimizi öğrendi diye utanıyordum.
Birkaç sohbetten sonra kaynanam nasihatler vermeye başladı bana. Doktorun dediklerini tekrarladı.
Mutfağa gidelim biz, dedi.
Tabak hazırladık. Kahveleri koyduk. İçerden kaynatamım sesi geliyordu. Kocam hiç konuşmuyordu. İçeri döndüğümüzde kayınbabam bir daha görmeyeceğim dedi sonra sustular. Kocam nefretle bana bakıyordu. Bu bakışların anlamını artık çok iyi biliyordum.
Kahveleri içip kalktık. Yolda elini tutmak için elimi uzattım. Nefretle bana baktı. Elime vurdu uzaklaştırdı kendisinden. Sonrası malum zaten. O akşam yediğim dayaktan sonra kanamam olmuştu.
Hemen doktora gittik. Doktor düşük tehlikesi var diye hastaneye yatırdı. Bir buçuk ay hastanede kaldım. Evliliğimin en güzel dönemiydi. Prensesler gibi bakılıyordum. Yemeğim geliyordu, hemşirelerle sohbet ediyordum. Bazen annem gelip yanımda kalıyordu balen kaynanam. Kocam da geliyordu yatmaya eve gidiyordu. Çok mutluydum Hakime Hanım anlamatamam.
Her güzel şeyin bir sonu vardır. Doktor müjde yarın taburcu ediyoruz seni, dedi. Nasıl üzüldüğümü anlatamam. Kocam vardı yanımda bunu dediğinde. Eve göndermeyin beni diye yalvarmak istedim yapamadım. Ertesi gün eve döndük. Kaynamlar, annemler hep birlikte gelip aldılar beni.
Annem dedi ben götürüp bakayım evde doğurana kadar. Kaynanam dedi yok ben bakacağım doğurana kadar. Ben ikisini de kabul ederdim. Yeter ki eve gitmeseydin. Annemle kaynanam böyle tatlı tatlı münakaşa ederken kocam soğuk bir sesle evinde kalacak dedi.
Ev döndük maalesef. Prenseslik, sultanlık bitmişti. Külkedisi evine dönmüştü. Araba kabağa dönüşmüştü artık. Bütün büyü bozulmuştu.
Evde malum hiçbir şey değişmedi. Eve gider gitmez evi temizlemeye başladım. Hiçbir şey bıraktığım gibi değildi. Telaşla oradan oraya koşturdum. Bir haftada zor temizledim evi. Perdeler bile batmıştı. Tabii dayaklar devam etti. Sonra bir kanamam daha oldu. Karnımı koruyordum her defasında darbe gelmesin diye ama o gün koruyamadım. Tekmelerden biri karnıma geldi. Yine hastanenin yolunu tuttuk. Bu sefer bir hafta kaldım hastanede. Hemşirelere yalvardım.
Ne olur, beni eve göndermeyin diye. Hemşireler kocama çok kötü davranıyor, sürekli onu azarlıyor, tersliyorlardı. Taburcu olacağım gün geldi. Kocam yanımda değilken yine hemşireye yalvardım.
Doktora söyledim. Doktor konuşacak uygun bir dille, dedi.
Yapmasın diye yalvardım ama nafile. Doktor kocamı kenara çekip onunla konuştu. O kocamla konuşurken kocam ara ara nefretle bana bakıyordu. Eve dönünce ne olduğunu anlatmama gerek yok heralde. Dayaktan baygınlık geçirince tekrar hastaneye döndük.
Bir, iki gün kaldıktan sonra eve döndük.
Taburcu etmeyin. Doğurana kadar burda kalayım, desem de nafile.
Her defasında eve gönderdiler. Daha acil durumdaki hastaların yataklarını işgal edemezdim biliyordum ama ben içten içe hep burada kalmak istiyordum.
Doğum anı geldi. Kızımı kucağıma aldım. Taburcu olduktan sonra tüm dünyam kızım olmuştu. Artık eskisi kadar acıtmıyordu yediğim dayaklar.
İnsan dayağa alışır mı hiç Hakime Hanım. Ama ben alışmıştım. Günlük rutinimiz gibiydi artık.
Ben Havva Kara. Bu benim hikayem. Kocamı ben öldürdüm Hakime Hanım. Elimde olmadan yanlışlıkla öldürdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kocamı Nasıl Öldürdüm?
Mistério / SuspenseGT, FB, VOTE👍 Her şey bana söylediği tek bir sözle başladı. O artık benim eski kocamdı...