Tarih 3 Ekim
Park Jimin rahatsızlıkla yatağında sağa sola dönerken öpülesi elleri yanaklarında ki ıslaklıkları silmeye çalışıyordu. Gecenin saat üçünde endişelendiği olaylardan arınmak için uyuduğu uykusundan ansızın gördüğü kabusla uyanmış, terli vucuduna rağbet yüreği burkulurcasına ağlamaya başlamıştı.
Yastık teker teker inci taneleriyle ıslanırken, omuzları kendini aldığı cenin pozisyonunda sarsılıyordu. Elleri dudaklarına kapanmış, dudaklarından firar edecek sesli hıçkırıklarını tutma çabasına girişiyordu ama nafileydi.
Sevgilisi yine gitmişti, ve haber vermemişti. Haber alamıyordu... Umursamamaya çalışmıştı ama bir saat için de gördüğü kabus bütün tabuları yıkmıştı.
Küçük parmakların arasından hıçkırıklar firar ediyordu. Kırılgan vücudunu her saniye daha da saran endişe ile oda sanki hüznün kokusuna bürünüyordu. Kendini o kadar fazla sıkıyordu ki artık bütün kasları acıyordu.
Karnında ki ağrı sanki boğazına vuruyor hıçkırıkları nefesini kesiyordu. Vücudunda ki her parça bölünüyor gibi hissederken, soğuk ıslak sırtı yüzünden vücudunun titremesine engel olamamıştı.
Öyle çok korkuyordu ki kabusu her saniye gözleri önünde beliriyordu. Karanlık etraf korkusunu daha fazla arttırıyor aydınlık bir yer aramasını sağlıyordu.
Derin solukları ve göz yaşları arasında titreyişlerine kasılan vücudu katılmışken zar zor cenin pozisyonundan ayrıla bilmişti. Karanlık oda da saniyesi saniyesine gözlerinin önünde olan kabus ışığı açma isteğiyle yanıp tutuşmasını sağlarken, kendini zar zor yataktan yere atmıştı.
Ayak bastığı zeminle ışığı küt küt atan kalbiyle bulmuş etrafı aydınlığa bulamıştı. Gözlerini acıtan ışıkla elleri gözlerine kapanırken dudaklarından bir hıçkırık firar edi vermişti.
Elleriyle gözlerini okşarken telefonunu nereye koyduğunu hatırlama çabalarına girişmiş, acısı geçen gözlerinden ellerini hızla uzaklaştırmıştı.
Böyle devam ediyordu son bir ayı.
Şifonyerin üzerinde bulunan kar küresinin yanında gördüğü telefonuna koşarak ulaşmış telefonunu eline almıştı. Perişan bir halde yatağına oturup telefonunun ekranını hiç vakit kaybetmeden açmıştı. Ardından kişilere girip ilk başta sabitli olan numaraya basıp dindiremediği endişesiyle aramasını başlatmıştı.
Tabi ne kadar aranırsa aransın araması cevapsız kalmıştı. Daha da endişelenirken aklına tekrar gelen kabusuyla sesli bir hıçkırık bırakmış, koluna burnunu silerek burnunu çekmişti. Daha sonra aklına gelen korumanın numarasını çevirmiş endişeden deli divane bir şekilde aramasının cevaplanmasını beklemişti.
Açılmayan aramayla titrettiği dizi daha da titremiş ayağa fırlayarak yatak odasında deli divane bir halde yürümeye başlamıştı. Telefon ne kadar aransa bile asla açılmamıştı. Derin nefesler eşliğinde kendini sakinkeştirmeye çalışırken elinde ki telefonunundan başka bir numarayı çevirmiş ve tırnaklarını istemsizce yemeye başlamıştı.
"A-alo, Jimin?" bir kaç çalışta açılan arama ile tuttuğunu anlamadığı nefesini seslice verip titremesini engel olamadığı sesiyle konuşmuştu.
"H-hyung..." tek bir kelime edebilmişti.
"J-jimin, jimin saat kaç? Ne oldu, iyi misim?" genç beden, hyung'unun endişeli sesiyle genzini temisizlemiş ve sesinin titremesine engel olarak konuşmuştu.
"Hyung yardım et. Taehyung telefonlarıma bakmıyor, bir şey yap. Meraktan ölüyorum, koruması da bakmıyor aramalara. Bir şey mi oldu hyung-"
"Jimin durur musun, sakin ol." sözlerini kesen sesle dudaklarına elini bastırdı.
![](https://img.wattpad.com/cover/355605775-288-k175973.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
≛ A Gangster Prince ≛
FanficBen bir gangsterin prensiyim. Her hangi birinin katili olan. Mini fiction ٭ Başlangıç: 05.Kasım.23 Bitiş: 17.Kasım.23