6

71 7 3
                                    

Hışımla bina dışına çıktım. Öyle ki Chan'a bile haber vermedim. Hayatımdaki insanlara karışmasa iyi olurdu. Aslında ölümden korkmuyordum. O katilin beni öldürmeyeceği belliydi. İstese ölmüştüm o gece zaten. Ama o fotoğraf... Şantajcı piç.

"Sikeyim seni de kahrolası aletini de"
"Alet diye söyleyince yanlış anlaşılıyor sincap."
"Sen başıma bela olmak için mi geldin ya!"
"O gün kütüphanede karşılaşmamış olsaydık da gelir senin başına bela olurdum sinapçık."
"Bir kere daha sincapçık de bakayım yaşıyor musun?"
"Sincapçık."
"Neyse gelince ifadeni alacağım."

"Kimin ifadesini alacaksın Han?"

O kadar odaklanmıştım ki yola Felix'in yanında olduğumu bile fark etmemiştim. Şimdi ayıkla pirincin taşını!

"Ne ifadesi?"
"Hyung kimle konuşuyordun, yoksa benim ifademi mi alacaksın?"
"Ne ifade- Ha bir film izliyordum orada katil yakalamaya çalışıyordum. Bu da senoryo."

Son dediğime ben bile şaşırdım. Oradan ayrılmazsam müthiş saçmalayacaktım ve katil de beni dinliyorsa kahkaha krizine girmiştir. Kıçımın katili.

"Hangi film? Sen genelde film izlemezsin."
"İzler misin sincapçık? Benden iyi film olmaz ama neyse."

"Sen sus zaten ortalık karışık"
"Hannie noluyor?"
"Sincapçık noluyor?"

Evet şuan sinir krizine girmemek için bir sebebim yok. Sinirle kulağımdaki lanet küpeye yöneldim. Haketmişti o katil bozması.

"Han Jisung, eğer küpeyi çıkarırsan cezalardan ceza beğenirsin."
"Küpesiz beni bulabilirsen tabi"

Küpeyi çıkarttım. O karga ses nihayet susmuştu. Felix bir bana, birde elimdeki küpeye bakıyordu.

"Felix kafam bu aralar çok karışık. Şimdi bir yere yetişmeliyim. Sonra seni ararım."
"Tamam han ben zaten derse yetişmeye çalışıyordum ama sen sinirli gelince... bilemedim."
"Sonra konuşuruz Felix bay bay"

Onu dinlemeden koşmaya başladım. Nereye gidecektim ki? Yurda mı? Evime mi? İyi de evim neresi? Yuvası olmayan biri nerede yaşar ki?
Yuvası olmayan biri yaşar mı ki?

Koşuyordum. Kampüs dışına çıkmıştım. Bir otobüse binmek için durakta bekledim ve ilk otobüse bindim. Gözyaşlarım tek tek süzülüyordu yanağımdan. Bir an için sıradan bir hayat dilemiştim.

4 yıl önce
"Anne, etler pişmedi mi daha?"
"Az sabret oğlum, daha yeni koyduk etleri."

  Lise öğrencisi Jisung, ailesi ile pikniğe gelmişti. Hava güneşliydi. Babası az ileride yere kilim seriyordu, annesi etleri pişirmekle meşguldü. Jisung ise ailesine söz verdiği gibi ödev yapıyordu. Bitirmezse hocasından ceza alırdı. Gerçi Jisung alışkın değil miydi cezalara?

"Sikmişim mantığı off bide ilk konu"
"Jisung ağzını topla! Yine neyden şikayetçisin"
"Bu matematik canımı sıkıyor! Konuyu anladığıma eminim ama maşallah bu destan gibi soruları çözemiyorum!"

Babası gülmüştü. Yeni serdiği kilime oturmuştu ve Han'ı yanına çağırıyordu.

"Gel buraya, Han"

Gitmişti. Manzara sıradağlara bakıyordu. Sonsuz uçurum gibi bir yerdi ve doğaya göre fazla sessizdi. Korkutucu derecede sessiz.

"Bak Han, insanlar her şeyi bildiklerini zannederler. Ama aslında hiçbir şey bilmezler."
"Çünkü ilmin sonu yoktur."

Killer Wanted/MinsungWhere stories live. Discover now