gyuvin gunwook'un dedikleriyle donakalmıştı. gyuvin'in şu an olmaz demesi gerekiyordu. ama ağzından o kelimeler asla çıkmıyordu. o da gunwookla birlikte eve dönmek istiyordu.
"e tamam o zaman, gyuvinle siz gidin." hanbin'in laflarıyla itiraz edebildi gyuvin. "yok, gerek yok. yorma kendini. giderim ben." içinden ise lütfen bana uyup vazgeçme diyordu.
belli ki uzun boylu beden aklını okumuştu. "niye yorulayım, zaten evlerimiz yakındı." aklına gelen eski anılarla bunu dediğine pişman olmuştu. evlerinin yakın olduğu gerçeğini söylemesine gerek yoktu.
ne zaman sıkılsalar birbirlerine gidip geliyorlardı eskiden. aileleri olduğunda, olmadığında ne zaman birbirlerini özlediklerini hissederlerse o zaman buluşurlardı.
gyuvin'in de aklında aynı düşünceler belirmiş olacaktı. burukça gülümsüyordu karşısındaki beden. "o zaman biz gidelim. hadi gyuvin." gyuvin de arkasına düşmüştü.
hanbin-hao ikilisinden ayrıldıktan sonra bir beş dakika ikisiden de ses çıkmamıştı. eskiden bu loş sokaklarda el ele dolanan ikili şu an iki yabancı gibiydi. o zaman sokakta oynayan çocuklarının arkasından bakan annelerin ikisinin ellerini görmesiyle onaylamaz bakışlarıyla karşılaşırlardı. hoş, ikisinin umrunda bile olmazdı bu bakışlar. şimdi sokak lambasından vuran sarı ışıkla yürüyorlardı. bu sokakta onları tekrar karşılayan tek şey sokak lambalarıydı.
"bu aşkın adresi, bir çıkmaz sokak."
"bir çöp arabası, peşinde çocuklar."
"yorgun anılarda, aşıklar çıkmazı."
"içinde ben yandım, bir sokak lambası."sonunda ana caddeye çıkmışlardı. sessizlikten kafayı yiyecekti gyuvin. gunwook'un konuşmasını bekliyor ama inat etmiş gibi ağzını bıçak açmıyordu.
"gelişmiş miyim voleybolda?" "evet, bir gelişme var ama eskiden de çok güzel oynuyordun. eski oynayışını görmeyen bunu farkedemez. birde biraz hırslıydın sanki bugün?" ufak bir kahkaha attı. "evet, bende anlamadım." "hırsın sana artı puan olarak döndü, boşversene."
gyuvin eskiden de böyle miydi? gunwook düşündü, bu kadar sessiz miydi mesela? bu kadar yorgun mu gözüküyordu, takım arkadaşlarına bu kadar yakın mıydı, bu kadar iyi oynuyor muydu? ayrı kaldıkları beş ayda çok değişmişti. yanındaki bedende değişmediğini düşündüğü tek şey güzelliğiydi.
tekrar süzdü eski sevgilisini. boy atmıştı, kilo da vermişti. kilolu da değildi zaten. gunwook onu tek koluyla bile kavrayıp kaldırabiliyordu. boynuna gitti gözleri, kokusuyla rahatlayan gunwook şu an uzaktan hasretle bakıyordu. boynundaki benine baktı. ordan öptüğünde uyarmaz mıydı gyuvin hep huylanıyorum diye?
gyuvin'de deli gibi ona bakmak istiyordu. ama ona asla dönemiyordu. gunwook'un sesi ona bakmasına yardımcı olmuştu. "ayrıldıktan sonra kendini spora verdin sanırım. kas yapmış gibisin." "voleybol için gerekli zaten spor yapmak. ama sende yapmışsın." gyuvin gunwook'un koluna dokunup kol kaslarına baktı. çok absürttü şu an bulundukları durum. sokakta birbirlerinin kaslarına bakıyorlardı. gülmeye başladı gunwook.
"üzgünüm komik geldi." gyuvin de gülmeye başlamıştı. "sorun değil." evlerine yaklaşmışlardı. terlediğinden olacak ki üşümüştü gyuvin. kendini ısıtabilmek için kollarını bağlamıştı. "üşüyor musun?" "biraz."
gunwook üstünde olan ceketi çıkartıp gyuvin'in omzuna bıraktı. gyuvin'e bu kadar yakın olmak zaten ona sıcak basmasına neden oluyordu.
"ceketimle ısınabilirsin gyuvin." yanakları kızarmıştı gyuvin'in. az önce üşüyen gyuvin'in sıcakladığı kesindi. omuzlarındaki cekete daha sıkı sarıldı, zaten eve gelmişlerdi. gyuvin ceketi çıkarıp vereceği sırada gunwook onu durdurdu.
"sende kalsın, almama gerek yok." gyuvin gözlerini kapatıp derince bir nefes aldı. "yapma gunwook." "ne yapıyorum gyuvin? yaptığım hiçbir şey yok." "birbirimizden vazgeçmek bu kadar zorken işimizi daha çok zorlamaya gerek yok. lütfen al ceketini."
hızlıca başını salladı gunwook. "birbirimizden ayrı kalmayacaktık hani. bu sadece bir ara olacaktı gyuvin. ben beş aydır bu araya dayanamıyorum, çok kötü durumdayım. kokunu, öptüğüm dudakları, sardığım belini, bana her zaman şefkatle bakan gözlerini, utanınca kızaran burnun ve yanaklarını, düşünceli yapını ve daha bir çok şeyi çok özledim. belki böyle karşılaşmamız bir tesadüf değildir? ben daha fazla senden ayrı kalmak istemiyorum."
"bende zorlanıyorum gunwook. bugün o kadar hırs yapmam, bu kadar dalgın ve yorgun gözükmem hepsi sen geldiğin için. bende çok kötü durumdayım. lütfen anla beni. bir anda tekrardan ilişkiye başlayacak cesaretim yok. bende seni çok özledim."
o an belki yapmaması gereken bir şey yaptı gunwook. karşısında olan bedeni kendine çekip sarıldı. o da ellerini sırtında birleştirmişti. gunwook başını gyuvin'in boynuna yaslamaktan çekinmemişti. sarıldığı bedenin kokusunu içine çekti.
ikisi de duygulanmıştı. gözlerinden belli olabiliyordu bu. gyuvin gunwook'un ellerini tuttu. "senden ilişkiye başlamak için ufak bir düşünme payı istiyorum. yemin ederim bu kadar uzun sürmeyecek." gülümseyerek onayladı gunwook. "hadi git, daha fazla üşüme."
bilmiyordu ki bundan sonra üşüyüp ısınmak için sığınacak olan kişi o olacaktı.
-
bu askin adresi bir cikmaz sokak gercekten
bu bolum hosuma gitti umarim sizde seversiniz
gorusuruz ! 💌
![](https://img.wattpad.com/cover/356302904-288-k99944.jpg)