3 yıl önce
kafası dönüyordu ricky'nin. ilk içişine göre biraz fazla kaçırmıştı.
bu civarda oturan arkadaşlarını düşünüyordu. aklında taerae dışında kimse yoktu. üstelik taerae yakınlarda falan da değildi. sadece onun yanına gitmek istiyordu. onun güzel gülüşünü görmek, güzel sesini dinlemek istiyordu.
telefonundan taerae'yi aradı. hafif uykulu bir ses açmıştı telefonu. "alo, ricky, bir şey mi oldu?" "uyandırdım sanırım." "yok yok uyandırmadın, ama uyuyordum az kalsın. ayrıca senin sesin neden bu kadar kötü geliyor?" "kötü mü geliyor? hatlardandır." "hatlardan değil kendi sesinden geliyor. bir şeye mi üzülüyorsun?" "içtim, belki ondandır." karşıdaki beden göremeyeceğini bilse bile gözlerini büyüttü. "bende bu manyak gece ne yapıyor dışarda diyordum." "ev müsait mi, gelebilir miyim?" "annem anneannemin yanında, babamda iş gezisinde. tekim yani, gelebilirsin."
ricky duyduklarıyla ters istikamete doğru ilerledi. taeraelerin evini karşıda gördüğünde daire numaralarını tuşlayıp kapıyı açmasını bekledi. kapının açılmasıyla asansörü bile beklemeden merdivenlere yöneldi. şu an tek isteği taerae'yi görmekti.
aşk mıydı bu?
bir kat daha çıkacakken geldiği katı düşündü. sanırım doğru yerdeydi. karşılıklı dört dairenin kapı numaralarını inceledi. 6 numaralı daireye geldiğinde burası mı diye düşünüyordu. o kadar içmesinin üstüne hem bir sürü yürüyüp merdivenleri kullanınca kafası iyice gitmişti. boynunu büküp numarayı anlamaya çalışıyordu. düşecek gibi hissedince tutundu. şansına zile basmıştı tutunmak yerine.
"hassiktir ya." taerae kapıyı açtığında karşısında yanakları kızarmış sarı saçlı bedeni görmesiyle gülümsedi. rickyse sırf onun için bu kadar yol geldiği kişinin gülümsemesini görünce aklındaki her şeyi unutmuştu. ayakkabılarını hızlıca çıkartıp karşısındaki bedenin yanaklarından tutup dudaklarını birleştirdi.
taerae dudağında hissettiği baskıyla şok olmuştu. o da ricky'i seviyordu. ricky'nin sarhoş olduğunu biliyordu, fakat bunu o da istiyordu. ellerini ricky'nin kızarmış yanaklarına çıkardığında ricky yanaklarındaki elleri öptüğü bedenin beline yerleştirdi.
belki ertesi gün ikisi de yaşamamış gibi davranacaktı ama şu an bu anı yaşamak istiyorlardı.
-
ricky gunwook'a doğru yaklaşıp fısıldadı. "sigara içmeye gideceğim, gelsene." "seremoni var. seremoni sonrası çıkalım." ricky başını sallayıp gunwook'u onayladı. önüne döner dönmez taerae boynuna atlamıştı. "bizimkiler kazandı, ne başarılılar ama!" ricky gülümseyerek taerae'ye yanıt verdi. "evet, hepsi çok iyiydi."
en son hepsi toplanıp giderken tribündeki altılı da dağılmıştı. gunwook ve ricky onlardan ayrılıp biraz uzak bir yere gitmişlerdi. ricky cebindeki paketi çıkartıp gunwook'a uzattı. içinden bir dal alıp dudaklarına götürdü. banklardan birine oturup sigara dumanını ciğerlerine çektiler. içini çekip başını arkasına yatırmıştı ricky. "ne oldu lan, ne bu depresiflik." "yoruldum biliyor musun? çok yoruldum hemde."
gunwook arkadaşının cümleleriyle kaşlarını çatmıştı. ricky kolay kolay duygusallaşıp kendini dökecek, bu konuşmaları yapacak birisi değildi.
"ricky, iyi misin?" "iyi olduğumu söylemek isterdim, ama değilim sanırım." "ne oldu, anlatsana bana." "sorun taerae." gunwook arkadaşının taerae'den hoşlandığını biliyordu, ama kendini bu kadar yıprattığını farketmemişti.
"artık arkadaşı gibi davranamıyorum, ona hissettiklerim arkadaşlığımızın önüne geçiyor. bunu farkedecek diye de çok korkuyorum. vazgeçmeye çalışıyorum ama olmuyor gunwook. aklıma o kadar yerleşmiş ki..."
gunwook arkadaşını anlayabiliyordu. o da aynı durumlardan geçmişti. burukça gülümseyerek devam etti ricky. "ama çok tatlı be gunwook." gunwook arkadaşının dediklerine gülümsemişti. gerçekten aşık olmuştu. "gülüşü, kendisi, elleri, sesi, gözleri, saçları... her şeyi o kadar mükemmel ki. kendinde kusur olarak gördüğü şeylerle bile kusursuz geliyor."
başından beri gunwookla konuştuklarını duyan taerae çıkmıştı saklandığı yerden. "ricky," ikisi de aynı yöne dönmüştü. içtiği sigarayı ayağının altına atıp izmariti ezdi. ricky her şeyin sonuna geldiğini düşünüyordu.
ikisinin yalnız kalmasının daha iyi olacağını düşünen gunwook yanlarından ayrıldı. hiçbir şey demeden oturuyorlardı. paketinden bir sigara çıkaracağı zaman durdu. taerae sigaradan rahatsız olabilirdi. taerae bunu farkettiğinde gülümseyerek sorun olmadığını belirtti. ricky normalde asla bu kadar içmezdi. fakat gerçeklerden kaçmaya çalışma yöntemi bu oluyordu.
dudaklarının arasında ikinci dalını hareket ettirdi. tekrar eline alıp havaya doğru üfledi dumanını. "konuşmayacak mısın?" taerae hala dolu gözleriyle gökyüzünü izleyen bedene döndü. ricky ilk defa bu kadar korunmasız hissediyordu. "duydun her şeyi, diyebileceğim bir şey yok artık." "ben her zaman sana aşıktım ricky, şu an bile."
ricky şaşırmıştı, tek taraflı olduğundan emindi. şu an taerae'nin dediklerine inanamıyordu. "taerae," utanmıştı kendini ricky'e açtığı için. "çok seviyorum seni." taerae boynuna sarılıp konuşmaya devam etti. "bende seni seviyorum ricky." yüzüne yaklaşıp gözlerini kapattı. aralarında az bir mesafe varken duydukları sesle birbirlerinden uzaklaştılar.
"inanamıyorum, gunwook. öpüşmüşler!" "sevgilim dur, duyacaklar şimdi." "of, onlara hesabını soracağım!" taerae ikisinin aptallığına gülmeye başlamıştı. "görüyoruz sizi." "sana süs çalısına ikimiz saklanmayalım demiştim gunwook." "ne bileyim hayatım, görünmeyiz sanıyordum..." "hadi öne gidelim, soruştururlar şimdi." uzun süredir sessiz olan ricky konuşmuştu.
el ele arkadaşlarının yanına dönen ricky ve taerae ile hao çığlığı basmıştı. "hiç beklemezdim sizden!" hepsi o ikisiyle uğraşırken gunwook ve gyuvin kendi dünyalarındaydı. "gecenin sürprizini ricky ve taerae yapsa da benim sana sürprizim ayrı." "bayılırım sürprizlere."
çantasını karıştırıp aldığı yüzükleri buldu. kutusunu açınca iki tane yüzük duruyordu. üstünde güneş olanını gyuvin'in parmağına taktı. kendi yüzüğünün üstünde ise hilal vardı.
"hayatımın her anında beni mutlu edip enerji verdiğin için güneş sensin gyuvin, bense hayatında ne zaman zora düşsen çıkmaza girsen yanında olmak ve yolunu gösterip bulabilmek için senin ayın oluyorum bebeğim."
yüzüğüne bakıp aptal aptal gülümsüyordu gyuvin. bu adamı her şeyden daha çok seviyordu. ellerini ensesine konumladı, uzun süre sonra onu bir öpüşmenin içine dahil etti. gözlerini kapatıp ona karşılık verdi gunwook. birbirlerine olan özlemlerini gideriyorlardı bu sevgi dolu öpücükte.
dudakları birbirinden ayrıldığında gyuvin gözlerini hafif aralayıp konuştu. "her zaman güneşin olacağıma, seni mutlu edeceğime ve senin zor zamanlarında enerji kaynağın olacağıma yemin ederim sevgilim."
"bende yolunu her kaybettiğinde sana doğruyu gösterip arkanda olacağıma yemin ederim güzelim."
-
final uzun olmasin diye bu bolume atmistim bu bolum finalden daha uzun oldu
VE bu bolumle bu ficimizi de bitiriyoruz (bu fici asla sevmicem)
baska ficlerde gorusuruz ! 💌