Giriş

57 7 4
                                    

Artık kraliyetin tamamı umutsuzdu. İnsanlar bu sonsuz zulümden kendilerini kurtaracak biri olduğuna dair umudunu kesmişti.

Aslında yüz yıllar sonra bir tanrıçanın üç kızının olması krallıkta bir şeylerin ters gideceğinin habercisiydi. Nyx ise ters gidenin kendisiydi.

Nyx, insanları karanlığa sürgün etmeye annesi Doğa Tanrıçasını öldürerek başlamıştı. İçindeki taht arzusu ona bu caniliği yaptırmıştı. Kız kardeşleri, Lenora ve Elodea'yı da zindana atarak insanların kalan son ümit kırıntılarını da yok etmişti.

Karanlık Tanrıça Nyx'in büyüsü tarihte hiç görülmemiş bir şeydi. Gücünün kapsamı akla hayale sığmayacak kadar genişti. Aslında tüm bunlar henüz kızları küçükken, Nyx'in büyüsünü hafife alıp ona diğer kızlarına yaptığı anneliği yapmadığı içindi.

O zamanlar halk bile, Ateş ve su güçleri olan kızlar varken karanlığa ve gölgelere hükmeden kızı dışlamıştı. Tüm bu olanlar Nyx'in içindeki o küçük kızın kini ve öfkesinin sonucuydu ama halk başına gelenlere kendilerinin sebep olduğunu hala kabullenemiyordu.

Eski Vanya Krallığından geriye sadece sefillik içinde yaşayan insanlar kalmıştı. Krallıktaki küçük fey köyleri bile Vanya'yı terk edip anavatanına dönmüştü.

Nyx'in zindana attığı kız kardeşlerini haltan saklıyor. Kimsenin onların yaşadığını bilmesini istemiyordu. Halkın yapacağı en küçük bir isyan Nyx'in sinirlerini hepten bozabilirdi.

Lenora, zindanda geçirdiği günlerde kardeşi Elodea'nın tersine umudunu yitirmemişti. Beyni sürekli çözüm üretmek için çabalıyor ve bir yandan da annesinin yasını tutuyordu.

  Lenora'nın uzak bir kasabada yaşayan bir bir arkadaşı vardı. Onun yardımıyla Nyx'i geçici bir süreliğine olsa da yenmenin mümkün olduğunu anladığı anda harekete geçti.

Düşündüğü şeyi gerçekleştirmek için gerekli olan tek şey savunmasız bir beden, Nyx'in ruhunu içinde taşıyabilecek bir kontaktı. Hayır, kardeşinden bir bebek dünyaya getirmesini isteyemezdi. Elodea zaten annesinin ölümünden beri dağılmış durumdaydı. Lenora'nın çözümü tek başına bulması gerekiyordu.

Zindanın nöbetçilerinden birkaç yıldır annesinden gizli görüştüğü muhafız Aaron'u çağırmasını istedi. Nöbetçiler zaten Nyx'den içten içe nefret ettikleri için tahta asıl geçmesi gereken tanrıça Lenora'nın isteğini hemen yerine getirdi.

Aaron ve Lenora birbirlerini uzun zamandır seviyorlardı. Neredeyse her gece Lenora, Aaronla buluşmak için annesinden habersiz şatodan kaçardı. Annesi öğrense kim bilir ona nasıl bir tepki verirdi? Neyse ki hiç bir zaman öğrenememişti.

Lenora, Aaron'a planını anlattığında Aaron hemen karşı çıktı. Gerçek varis olarak doğacak küçük kızını kendinden nefret edeceği bir hayata mahkum etmek istemiyordu. Lenora başka çareleri olmadığına dair saatlerce dil döktü ve sonunda Aaron'u ikna etti.

Kısa süre sonra Lenora hayatını bir konak olarak geçirmek zorunda kalacak olan kızına hamile kaldı. Kendi kızına böyle bir şey yapacağı için, içten içe kendinden nefret ediyordu. Tam da bu zamanlarda kara büyünün olmadığı bir dünyada kızını büyütebilmeli ne kadar çok istediğini fark etmişti.

Gün geçtikçe Lenora'nın büyüyen karınını saklaması zorlaşıyordu. Nyx'in bir kaç günde bir kardeşlerinin acı çektiğimden emim olmak için yaptığı ziyaretlerde Lenora karınını saklamak için her seferinde daha çok uğraşıyordu.

Bir şekildi kızanın doğumuna günler kalıncaya dek diğer kardeşi Elodea ve zindanın nöbetçilerinin de yardımıyla karnını saklamayı başardı. Ama doğum günü geldiğinde ne yazık ki saklamaya devam edemedi.

Karanlık TanrıçaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin