Anı Taşı

30 4 0
                                    

Her zaman ki gibi mesai saatinden yarım saat önce kalktığımda çoktan akşam üzerine geliyordu. Eşofman altı ve ince bir buluzu üzerime geçirdikten sonra çantama siyah eteğimi ve göğüslerimi çokça açıkta bırakan süslü üstünü çantama tıkıştırarak ev denemeyecek kadar küçük olan dairemden çıktım.

İki odalı bir evin koridoru gibi dar ve labirent gibi karışık sokaklara adımımı atar atmaz sanki ruhum bedenimden ayrılmış gibi tüm enerjim uçup gitti.

Sokakta taşlarla çıplak ayaklarıyla oynayan çocuklar demir kapının açılma sesini duyunca korkudan sokak aralarına kaçtılar. Bu her sabah yaşadığım bir durum olduğu için etrafa bakınıp ne olduğunu anlamaya çalışmak yerine çocuklar rahat rahat oynamaya devam etsin diye sokaktan hızlı adımlarla uzaklaştım.

 Kugaya Kasabasında doğup büyüdüğüm için buranın korku dolu yaşamına alışmıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kugaya Kasabasında doğup büyüdüğüm için buranın korku dolu yaşamına alışmıştım. Kugaya Kasabası, krallığın en fakir kasabalarından biriydi. Kasaba tümüyle karnını doyuracak kadar bile parası olmayan insanlardan oluşuyordu. Biraz olsun parası olanlar da ya o parayı benim de çalıştığım geceleri acık olan clup gibi yerlere harcıyordu ya da sokaklarda darp ediliyor, parası zorla alınıyordu.

Kugaya Kasabası aynı zamanda bir zamanlar tanrıçaların yaşadığı söylenen sarayın olduğu başkente en yakın olan kasaba olduğu için Kugaya'da gölge ruhlarda oldukça fazlaydı. İnsan görünümüne sahip olsalar da insan gibi davranmıyorlardı. İnsanların arasına karıştıkları için ayırt etmek oldukça zordu. Ama olur da gölge ruhlardan biriyle bir sokak arşında tek başınıza kalırsanız işte o zaman büyük farkı anlarsınız.

Küçükken bir keresinde beni büyüten kadın, Sorya Teyzenin yaptığı minik ekmeklerden bir tane yemek için tezgaha uzanırken yanlışlıkla tüm tepsiyi devirmiştim. Sorya Teyze çok sert biri olduğu için bana kızmasından korkup evden kaçmıştım.

Onun beni sevdiğini biliyordum, ama bir yanlışımda bana vurmaktan ya da depoya kilitlemekten hiç çekinmiyordu. Söylediğine göre geçen annem ve babam ben bebekken beni Sorya Teyzenin kapısına bırakıp gitmişler.

Evden kaçtıktan sonra dar ve karanlık sokaklarda ağlaya ağlaya koştururken birden karşıma bir gölge ruh çıkmıştı. O zamanlar var olduklarını duyuyordum ama hiç gerçek bir tanesiyle karşılaşmamıştım. Gölge ruhlar ışığın olduğu yerde duramıyordu bu yüzden el feneri ile son anda gelen Sorya Teyze sayesinde kıl payı kurtulmuştum.

Çalıştığım clupta oturduğum eve çok yakındı ama ben yüne de hava kararmadan evden çıkıyor, karanlığa kalmamaya dikkat ediyordum. Çalıştığım yer geceleri açılıyor, gündüzleri kapanıyordu o yüzden ben de geceleri çalışıyor sabah olunca da evime gidip uyuyordum.

Kasabanın, çürük meyve sebzelerin satıldığı geniş pazar alanına gelince rahatladım. Burası günün her saati kasabanın en kalabalık yeriydi. Burada gölge ruhlar pek bulunmazdı.

Karanlık TanrıçaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin