9.BÖLÜM: GEÇMİŞİN SIRLARI

71 14 68
                                    

Kimse geçmişinden kaçamaz. En korunaklı sır gibi sakladığımız şeyler bile elbet bir gün çalar kapımızı, işte o zaman o kapıyı açmamak gibi bir seçeneğimiz olmaz maalesef. Tek kurtuluş yolu yüzleşmektir ve bu bazen çok can yaksa da, kabul etmek gerekir gerçekleri.

3 Aralık 2007

Güneşli, cıvıl cıvıl bir sabaha uyandı Dora. Herşeyden habersiz mutlu uyandı.

Sadece on yaşındaydı ama yaşıtlarına göre çok daha akıllı ve meraklıydı. Bilime, evrene, tarihe en sevdiği yunan mitolojisi tarihiydi. Bilime önem verir astronomiyi, yıldızları ve herkesin sonsuzluk olarak anlattığı evrene ayrı bir merak duyardı.

Uykulu gözlerle yatağından kalkıp banyoya girdi. İşlerini kısaca halledip annesine bakmak için mutfağa koştu, ama her gün kalktığında burnuna gelen mis gibi yemek kokuları bu gün yoktu.

Merakla içeriye girdi, annesi masada oturmuş elinde her zaman Dora'ya kötü bir şey olduğu için içmemesini söylediği sigarayı yakıyordu.

İçerisi dumanla dolmuş, annesi kızarık gözlerle kapıda ki Dora'ya bakıyordu. Yüzünde ona karşı her zaman ki gülüşü yoktu, onun yerinde bir nefret vardı. Nedenini anlayamadığı bir nefret. Başta sadece kızını izlemekle yetinen kadın daha sonrasında yerinden kalkıp bir daha arkasına bile bakmadan mutfaklarının küçük balkonlarına çıktı.

Hiç bir şey anlamayan Dora, her sabah yaptığı gibi çizgi film izlemek için salona televizyonun karşısına oturdu. Her sabah izlediği Hayalet Casper'ı izlemeye başladı. Ama yine her sabah olduğu gibi babası içeri girip, kumandayı aldı ve televizyonu kapattı.

"Kaç yaşına gelmiş hala bu abidik gübidik şeyleri izliyor. Çocuk musun sen!" Ve yine her sabah ki gibi ona hala bir çocuk olduğunu söylemek istedi ama yine sustu. "Baba o hala çocuk, rahat bırak onu!" İşte Dora'nın hayatta ki tek destekçisi.

"Sen benimle nasıl öyle konuşuyorsun saygısız!"

Dora'nın abisi Çağatay, kendisine vurulmak için kalkan eli tuttu ve babasını engelledi. "O elini sakın bir daha vurmak için kaldırma." Diye konuştu dişlerinin arasında, daha sonra da babasının arkasından gidişini izledi ve kardeşine dönüp, "Sen istediğin kadar izle abicim korkmana gerek yok." dedi.

Dora kahramanının odadan çıkışını yüzündeki gülümseme ile izledi. Her zaman onun için abisi koşmuştu yardımına, şimdi de onu bırakmak istemiyordu. Bu yüzden hiç vakit kaybetmeden peşinden koşmaya başladı. "Abii, abiii beni de bekle. Bende geliyim noolurr." Çağatay'ın arkasından koşan Dora nefes nefese kalmış ve durup biraz soluklanmıştı.

Dora'nın sesini duyan Çağatay, arkasını döndü ve peşinden gelen kardeşine doğru ilerleyip onu kucağına aldı.

"Noldu abicim, neden geldin arkamdan?"

"Abi benide yanında götür nolurr. Bende geleceğim seninle."

"Olmaz abicim, sen evde kal çizgi filmini izle." Duyduklarıyla yüzü asıldı Dora'nın abisiyle vakit geçirmek istiyordu. Bu gün evde durmayı istemiyordu.

"Abi ya hiç almıyorsun beni yanına, hep bensiz geziyorsun." Söylediklerine güldü Çağatay, belki bu sefer alabilirdi kardeşini yanına.

"Tamam hadi gel, ama bir seferlik." Dora'nın gülen yüzünü görünce onunda yüzündeki tebessüm büyüdü.

"Ee abi nereye gidiyoruz?" Dora'nın meraklı soruları başkamıştı yine. "Nereye istersin ne yapalım bu gün seninle." Dora'nın aklına bir sürü fikir dolmaya başlamıştı bile düşündükleri parlak, açık kahve gözlerine yansıyor daha da parlıyordu. "Önce lunaparka gidelim miiii lüftennn!" Bu tatlı yüzüne karşı koyamadı Çağatay kabul etti birlikte babasının arabasına bindiler Dora'yı arka koltuğa oturttu abisi kemerini taktı daha sonra da ön koltuğa geçip kendi kemerini taktı. 21 yaşında Çağatay. Ama 13 yaşında babası öğretmişti kullanmayı acemi değildi yani.

KANLI AY SAATİ (DÜZENLENECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin