Bölüm:2 | Yeni Dünyaya Hoşgeldin

39 4 1
                                    

Pencereyi açtım. Çok da yüksek. Ama iyi yanından düşünelim eğer düşersem kesin ölürüm. Her türlü kurtuluyorum. Bu da bir şeydir. Ne diyorum ben. Korkudan saçmalamaya başladım. Pencereden ayağımı çıkardım. Pencerenin dışındaki çıkıntıdan yavaş yavaş balkona doğru yürümeye başladım. Aşağı bakma. Bakma. Ay çok yüksek. Tamam az kaldı bir adım daha. Balkona girdim yavaşça. Balkon kapısı ful cam. Kapıyı açık sanıp kaç kere kafamı vurdum hatırlamıyorum. Şimdi de yapmasam bari. Baktım kapı kapalıymış. Bak iyi ki kontrol ettim. Yavaşça kapıyı kaydırarak açmaya başladım.
Girebileceğim kadar açarken kapı gıcırdadı. Kaç kere dedim şu kapıyı yağla da ses çıkarmasın diye. Hayvan gibi ses çıkardı yine. Serda sesi duymuş olacak ki kafamı kaldırdığımda yan tarafta cama yapışmış gülümseyerek bana bakıyordu. İşte şimdi yandım.
-Kendini çok akıllı sanıyorsun di mi? Ama bravo korku insana neler yaptırıyor. Pencereden balkona nasıl gelebildin hayret ettim.
Yüzü daha çok değişmişti. Ses tonu bile. Yavaşça kapıyı açtı. Üzerime gelmeye başladı. Balkonun korkuluklarına kadar geri çektim kendimi.
-Ah Meyra ah. Niye bu kadar zorluk çıkarıyorsun. Ne güzel seni de alacağım yanıma. Ne istiyorsun? Güçsüzlerden olmak mı?
+Güçsüz olan sensin!
-Bence bu kadar emin olma.
+Bak hala belki kurtulma şansın vardır. Gel götüreyim seni hastaneye.
-Gil gitiriyim sini histiniyi. Benim için bir umut yok artık. Senin için de olmayacak!
Birden üzerime koşmaya başladı. Ne yapacağım şimdi? Beyzbol sopası. Evet. Nerede? Hayır! Kapının orada kalmış. Üstüme atlayacaktı ki birden kenarı attım kendimi. Kendimi kenarı atınca o da aşağıya düştü. Kafamı uzatıp aşağıya baktım. 2 saniyeden fazla bakamadım. Her yerde onun gibi olanlar geziyordu. En iyisi evde kalmak. Gittim televizyonu açtım.
"Bu bir duyuru yayınıdır. Virüs kontrol altına alınamayacak kadar büyüdü. Eğer bunu izleyen birileri varsa. Eğer hala hayatta olan birileri varsa, kendilerine kalacak güvenli bir yer, kendilerini savunabilecekleri malzemeler ve bolca erzak bulsunlar. Son olarak bu konuda çalışma yapmakta olan Prof. Ümit Kalkan'a bağlanıyoruz.
-Bunu izleyen izlemeyen herkesten özür diliyoruz. Diliyorum. Yaklaşık 1 aydır başımıza bela olan bu virüsü önlemek için çalışıyoruz. Ancak elimizden bir şey gelmedi. Bir kaç antivirüs bulduk ama işe yaramadı. Zaten bu saatten sonra gerek olacağını sanmıyorum. Malum tüm dünya bununla cebelleşiyor. Tekrar hepinizden özür dilerim. Tüm bu konuda görevli olan profesörler adına. Allah yardımcımız olsun.
Yayınımıza burada son veriyoruz. Umarım bütün bu kötülükler son bulur. Bol şans."
Yayını bile kapattılar. Apartman boşluğuna çıktım. Komşulara bakmak için. Bulaşmamışlar da vardır belki. Sıra sıra gezdim bütün evleri. Çoğunun kapısı açıktı zaten. En alttaki emekli evli çift kafalarına sıkmışlar. Çok yazık. Yan komşu nerede bilemiyorum. Üsttekiler de yoktu. Gitmişler heralde. Annemler? Hemen onlara ulaşmam lazım. Eve geri girdim. Büyükçe bir çanta aldım. İçine korunabilmek için her şeyi koydum. Biraz erzak aldım. Bir kaç parça da giysi. Evi kilitleyip aşağıya inmeye başladım. Bir dakika nasıl olsa evlerini bırakıp gitmişler. En üst kattan başlayıp işime yarayabileceğini düşündüğüm şeyleri alayım. Bütün evleri araştırdıktan sonra artık biraz daha erzak, 3 fener, bir kaç bıçak ve bir arabam vardı. Tam aşağıya indim ses çıkarmadan dışarı çıkacaktım ki alttan kapıcının karısı seslendi.
-Meyra Hanım.
+Gülşah? İyi misiniz?
-Kocama bir şey oldu bakar mısınız bir?
+Nasıl bir şeyler?
-Bana ve çocuklarımıza saldırdı.
+Nerede şu an.
-Tuvalete kilitledim.
+İyi yapmışsın. Bak artık o senin tanıdığın kocan değil.
-Nasıl yani?
+Bu 1 aydır söylenen virüs yayıldı. İnsanları başkalaştırıyor. Görünüşü kocan olabilir ama içi kocan değil artık.
-Nasıl olur? Ne yapacağım ben şimdi?
+Git bir çantaya erzak biraz giysi al.
-Ne yapacağız onu?
+Benimle geleceksiniz. Böyle bırakamam sizi.
-Siz nereye gidiyorsunuz?
+Annemlerin yanına gidiyorum onları kontrol etmem lazım.
-Tamam teşekkür ederim Meyra Hanım. Hemen hazırlanıp geliyoruz.
+Tamam bekliyorum acele edin.
4-5 dakika sonra Gülşah kapıdan bana seslendi.
-Meyra Hanım.
+Meyra demen yeterli.
-Peki. Kocamın tabancası ve tüfeği var. Onları da alalım mı? (İşte bu süper oldu)
+Al al al. Tabii ki. Hadi acele edin. Çocukları yolla yanıma ben onlara durumu anlatayım.
-Tamam.
Çocuklarının biri 12 biri 8 yaşındaydı. Büyük olan erkek küçük olan kızdı. Geldiler yanıma ikisine de biraz daha yumuşatarak durumu anlattım. Neler olabileceğini, nelerle karşılaşabileceklerini anlattım. Bundan sonra hiçbir şey kolay olmayacak. Hazırlandılar sessizce arkadaki otoparka doğru gittik.
Hangisiydi üst komşunun arabası? Anahtardan anlaşılır şimdi. Hah ilerde ışık yandı. Arabanın bagajına çantaları koyduk. İçeriye girip oturduk.
-Meyra.
+Efendim.
-Senin ev arkadaşın, Serda nerede?
Biraz duraksadım. Az önce gözümün önünde başkalaştı sonra da aşağıya attım mı diyeyim.
+Öldü.
Otoparktan çıktım otobana doğru sürmeye başladım. Yollarda hep birileri. Kimileri ölüydü kimileri hala diri. Her yer kan. Sadece yola odaklanmaya çalışıyorum ama nafile. Yolda giderken hep ev telefonunu, annemi, babamı ve abimi arıyordum. Hiçbiri açmıyor. Ya onlara da bir şey olduysa? Ne yaparım ben. Neyse olumlu düşün Meyra olumlu. Belki ses çekmesin diye telefonları sessizdedir. Duymuyorlardır. Saf saf konuşuyorum yine. 10 km kaldı.
-Mustafa. Ne zaman değişti?
+Sabah sofradaydık. Birden burnu kanadı. Tuvalete gitti sonra garip sesler gelmeye başladı. Bakmaya gidiyordum. Benden önce oğlum Halit gitti. Birden çığlıklarını duydum Halit'in. Koşa koşa gittim Mustafa oğlumun üzerine saldırmıştı. Yerdeki oyuncağı kafasına attım. Bayıldı. Ben de tuvalete kitledim. Sonra sizin sesinizi duydum inerken. Gerisini biliyorsunuz.
-Anladım. Tüfeği kullanmayı biliyor musun?
+Karadeniz kızıyım ben 10 yaşında öğrendim tüfek kullanmayı.
-Peki tüfek senin tabanca benim o zaman. Sana bir de sopa vereceğim. Mermi biterse diye.
+Tamam. Nasıl teşekkür etsem az sana.
-Olsun hepimiz birbirimize yardım etmeliyiz şu durumda.
+Doğru söylüyorsun.
Sonunda geldim eve. Müstakil bir evdi. Kapısı kapalıydı. Bu iyiye işaret. Gülşah'a arabada kalmalarını söyledim. Ben de elime sopa ve tabancayı aldım. Kapıyı tıklattım. Açan olmadı. Camdan içeri baktım. Annem ile babam televizyonun karşısında oturuyorlardı. Bana arkaları dönüktü. Cama vurdum. Bağırdım. Duymadılar. Yukarıki katın penceresi açıktı. Yandaki ağaçtan pencerenin önündeki küçük çatıya atladım. Ve içeriye baktım. Odada kimse yoktu içeri girdim. Kapıyı yavaşça açtım. Aşağıya indim. Annemlerin yanına gittim. Niye cevap vermiyorlar ya? Yanlarına gidip kafamı uzattığımda kendimi yere attım. Gözleri açık bir şekilde duruyorlardı. Burunlarından ve kafalarından kan geliyordu. Tam olayın şokunu yaşarken arkadan abim geldi.
-Korkunç bir manzara değil mi?
+Abi! Annemle babam ...
-Öldürdüm.
+Sen mi yaptın bunu?
-Zorunda kaldım.
+Niye abi ha? Niye?
Birden kolunu açtı.
-İşte bu yüzden.
+Nasıl oldu bu?
-Babam yaptı. Beni ısırdı sonra da annemi.
+Nasıl? Önce seni ısırdıysa senin ölmen gerekirdi.
-Hayır. Babamı ölünce babamın silahıyla annem kafasına sıktı. Ben de onları oraya koydum.
+Ne kadar süredir böylesin?
-Yaklaşık 3 saattir.
+Ne kadar süresi var bilemiyorum.
-Yukarıda odamı karıştır işine yarayanı al.
+Tamam.
Annemin elindeki silahı aldı ve yanına oturdu.
-Abi! Yapma.
+Sana saldırmak istemiyorum.
-Benimle gelirsin belki bir çözüm bulunur.
+Yok. Çözüm bulunacak olsaydı şu ana kadar bulunurdu.
-Abi yapma.
+Seni seviyorum kardeşim. Hep yanındayız.
-Abi yapm..
Oracıkta yere yığılmıştı. Niye yaptın bunu bana ha? Annemi, babamı ve abimi bir anda kaybetmiştim. Dışarıda beni bekleyen insanlar var. Gittim son bir kez aileme baktım. Ve yukarı çıktım. Abimin odasına girdim. Alabileceklerimi aldım. Zamanında mutantlı,zombili diziler filmler izlediğim için şanslıyım aslında. Neler yapabileceğimi pratik yapmış gibiyim. Her filmi izledikten sonra "acaba bize de olsa neler olur?" "Ne yapardım?" Bu tip sorular hep kafamda olurdu. Hep bir şeyler planlardım. Kim bile bilirdi ki bir gün o düşündüklerimin izlediklerimin işe yarayacağını? (Siz de illa 1 kere düşünmüşsünüzdür yalan söylemeyin şimdi) Pencereden tekrar dışarı çıktım. Niye pencere derseniz o görüntüyü görmek istemedim tekrar. Aşağıya indiğimde ciğerlerimin alabileceği kadar oksijen çektim içime. Kendimde anlam veremediğim bir güç hissediyordum. Bu içten içe hoşuma da gitmişti. Şimdi bize tek gereken kalmak için güvenli bir yerdi...

Kanlı VirüsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin