Bölüm:3 | Yaşamak Öldürür

20 3 0
                                    

Arabaya geri döndüm. Döndüğümde Gülşah dışarıdaydı.
-Ne oldu Gülşah?
+Bir şey söylemem gerek.
-Söyle.
+Ben de hasta olabilirim.
-Nasıl yani?
+2-3 gündür pek iyi değilim.
-Ne gibi?
+Mesela küçüklükten beri burnum ara sıra kanardı ama sıklaşmaya başladı.
-Niye bunu şimdi söylüyorsun?
+Emin değildim hasta olup olmadığımdan. Ama arabadayken dışarıdan bir şeyin arabaya doğru koştuğunu gördüm. Gözlerimi kapatıp açtığımda yoktu.
-Halüsinasyon gördün yani.
+Evet televizyonda bunun da bir belirti olduğunu duymuştum.
-Evet öyle.
+Ne yapacağız şimdi? Ben ölünce çocuklarım ne yapacak?
-Çocuklara da bulaşmış mıdır?
+Bilmiyorum.
-Neyse devam edelim kendini daha kötü hissedersen söyle.
+Tamam.
Arabaya geri bindik. Nereye gideceğimi bilmiyordum sadece sürüyordum arabayı. 1-2 km ileride bir benzin istasyonu bulduk. Arabanın deposunu doldurdum. Ve bir yere park ettim. İçeriyi kontrol etmem gerekli. Bolca erzak da var. Kapıları kilitledik mi ön cam kapıya demirleri indirdik mi kullanıma hazır. Tam arabayı parkettik. Gülşah oğluna seslendi.
-Halit. Oğlum nereye bakıyorsun.
+Orada ne var ?
-Nerede annem?
+İleride kocaman hayvan gibi bir şey var.
-Hani?
Dışarı çıktı ve etrafa baktı.
-Annecim yok ki bir şey?
+Gülşah?
-Ne? Hayır ona bulaşmadı. Burnu kanamadı hiç. Sadece bir şey gördüğünü söylüyor. Belki de doğrudur.
+Gülşah kendimizi kandırmak bir çözüm değil.
Gülşah yere yığıldı ve ağlamaya başladı.
-Hayır daha küçücük o ona bulaşmış olamaz.
+İçeride bir odada ben ve kızın başka bir odada da sen oğlunla kalacaksın.
İçeriyi kontrol etmek için girdim. Kasanın arkasında biri vardı sadece. O da ölüydü zaten. Onu dışarıya çıkardım. İçeriyi suyla temizledim. Yan tarafta 3 tane oda vardı. 2 sinde yataklar vardı. Diğerinde de bidonlar. Yerleştik odalara. Akşam oluyordu. Kasanın oradaki anahtarlıkla ön cam kapıyı kilitleyip demir sürgüyü indirdim. Arkadan bir çıkış daha vardı. Kapı çok kalındı. Açması kapaması bile zordu. Diğer anahtarların içinden onun da anahtarını buldum. Kilitledim. İçerideki ve getirdiklerimizlerle bir yemek hazırladık. Yemeye başladık. Yedikten sonra herkes odasına çekildi.
-Gülşah kapınızı kitleyeceğim haberin olsun.
+Tamam. Sabah erkenden aç ama tamam mı?
-Tamam.
Kapılarını kilitledim. Odama gittim. Küçük kız hala uyumamıştı.
-Merhaba ben Meyra.
+Ben de Deniz.
-Memnun oldum Denizcim.
+Ben de memnun oldum.
-Kaç yaşındasın sen şimdi?
+8 buçuk.
-Bayağı büyükmüşsün.
Birazcık gülümsedi.
+Ne olacak şimdi Meyra abla?
-Bir süre burada kalacağız. Sonrasını ben de bilmiyorum.
+Annemle abime ne olacak?
-(gerçekten ne olacak? Hiçbir fikrim yoktu) İyileşecekler.
+Ya da babam gibi ölecekler.
-Yaşına göre çok gerçekçisin.
Yatağına yattı ve gözlerini kapattı.
Ben de uzandım yatağıma. Biraz uyusam fena olmaz. Tabancayı yastığımın altına koydum. Sonra uyumaya başladım.

Bu ne ses ya? Tak tak tak. Saat kaç ki? 8 olmuş. Kapılarını açmadım. Eyvah!
Bekleyin açıyorum! Kapıyı açtım. Halit hemen tuvalete koştu. Gülşah ise yatakta oturuyordu. Söylediğine göre Halit'in gece burnu çok kanamış. Gözlerinin yandığını söylemiş hep. Hiç umudu kalmamış belli ki. İçeriye gittim Deniz için odasına yiyecekler bıraktım. Ben de bir şeyler yedikten sonra dışarıya çıktım. Gülşah'a da tembih ettim. Kızın yanına gitmesinler diye. Dışarıyı kolaçan etmeye başladım. İşimize yarayacak herhangi bir şey. Arkada 2 tane araba vardı. Anahtarları o anahtarlıkta mıdır acaba? Gittim anahtarlarla çalıştırmaya çalıştım. İkisinin de anahtarını bulmuştum. Yanıma Deniz geldi. Etrafı gezerken yan taraftaki küçük yemekhanenin içinde kurulmamış salıncaklar görmüştüm. Bunu Deniz'e de söyledim. Hemen kurmak istedi tabii. Gözlerinin içi parladı. Bizim kaldığımız odaya bir tanesini kurdum. Deniz'in odadan çıkmamasını sağlayacak bir şey buldum sonunda. Tekrar dışarıya çıktım arabaların yanın gittim. İkisinin de anahtarlarını torpidolarına koydum. Depolarını fulledim. Kullanıma hazır bir şekilde bıraktım. Acaba ilk içeride gördüğüm adam nasıl ölmüş? Kamera görüntüleri kasanın oradaki bilgisayara kaydediliyor olmalı. Bilgisayarın başına geçtim ve görüntüleri izlemeye başladım. Her şey başında normaldi. Dün öğlen saatlerinde biraz kargaşa olmuş. Dışarıda insanlar koşuşturuyor. O gördüğüm adamsa kapıları kapatmış sadece olan biteni izliyor. İnsanlara saldıranlar, can çekişen insanlar ve bunu sadece izleyen bir korkak. Adam ne yapabilirdi demeyin yaşamaya çalışanları içeri alabilirdi en azından. Ölümlerini izlemek yerine. Saldırganlar ön cama vurmaya kırmaya kalkınca çekmeceden silah çıkarıp kafasına sıkmış. Ön camı kıramayınca onlar da gitmişler. Ön camı kırmaya çalışırlarkenki görüntüyü durdurdum. Ve yakınlaştırdım. Bu nasıl olabilir? Bir insan nasıl böyle bir şeye bu kadar kısa sürede dönüşebilir? Tam onlara odaklanmış bakarken arkamdan biri konuşmaya başladı.
-Ben de mi böyle olacağım? Annem de mi böyle olacak?
Söyleyebileceğim tek bir iç rahatlatıcı kelime yoktu.
-Böyle olacağız değil mi? Kardeşim? Deniz? O bizim gibi olacak mı?
+Hayır onda herhangi bir belirti yok.
-Biz ölünce ona iyi bak tamam mı?
+Böyle olmasını hiç istemezdim.
-Tabii ki istemezdin. Aynı gün içinde tanıdığın bütün yakınlarını kaybettin. Ama bana söz vermeni istiyorum. Biz öldükten sonra Deniz'e sahip çıkacaksın. Bu küçük çocuğun son isteğini kırma ne olur.
+Halit böyle konuşmanı istemiyorum. Sen daha 12 yaşındasın ama sanki karşımda 30 yaşında biri var.
-Bana söz ver.
+Söz veriyorum.
-Teşekkür ederim.
Dedi ve odasına gidip kapısını kapattı. Bilgisayardan birilerine ulaşabilir miyim acaba? Forumlardan bir yerlerden. Yaşayan birileri var mı acaba? Bir yerlere girmeye çalıştım ama internet ağları bile çökmüştü. Bilgisayarı kapatıp Gülşah'ın yanına gittim.
-Gülşah?
+Meyra ben çok kötüyüm.
-Ne oldu?
+Her saat daha kötüye gidiyoruz. Sizin için bir tehlikeyiz burada.
-Öyle deme. Senin iki çocuğun var.
+Ne yapayım? Oğlum zaten benim gibi bari kızımın hayatı tehlikede olmasın. Bu şey anne olup olmamayı dinliyor mu?
-Doğru ama Deniz'in senden ayrılmaya hazır olduğunu düşünmüyorum.
+Hangimiz hazırız ki? Ne kadar erken gidersek o kadar iyi. Hatta bizim dönüşmemize izin verme. Hem benim hem de Halit'in.
-Ne olur Gülşah. Bunu benden isteme.
+O zaman ben yaparım. Bana sadece bir silah ve iki mermi ver.
-Gülşah emin misin bak?
+Eminim. Hem bunu kendim için değil kızım ve senin için yapacağım. Durumum iyice kötüye gidiyor görmüyor musun? Oğlumun da benim gibi oluşunu izleyemem.
-Ya Deniz? Ona ne diyeceğim?
+Kapının ardından konuşsam yeter onunla.
Sessizliğimi korudum. Deniz'i annesinin odasının önüne getirdim ve yan odaya geçtim. 10 dakika boyunca bir şeyler konuştular. Sonra Deniz yanıma geldi.
-Meyra abla annemler gideceklermiş.
+Biliyorum kızım.
-Ama gittikleri yerden geri dönmeyeceklermiş.
+Biliyorum yavrum.
Bunları konuşurken gözümden istemsiz yaşlar akmaya başladı.
-Beni de alın dedim senin yaşın daha küçük sen gelemezsin dedi. Annemler ölecek mi?
+Annen ile abin hasta. Yolda bir kaç kişi gördük ya hani her yere insanlara bile saldırıyorlardı.
-Evet?
+İşte annenler de daha fazla bizimle dururlarsa eğer onlar gibi bize saldıracaklar. Sana ve bana zarar vermemek için gidecekler.
-Ama ben annemi özlersem ne yapacağım?
+İstersen ben senin cici annen olabilirim. Anneni özlediğinde bana gelip sarılabilirsin? Hem ben de senin gibi bir kızım olsun isterim.
-Gerçek annemin yerini tutmaz ki.
+Elimizden bir şey gelmiyor ki Denizcim ne yapabiliriz? Birazdan annenler gidecek. Uzaktan vedalaşabilirsin. Ben seni çağıracağım. Tamam mı?
-Tamam.
Yatağına yattı ve bana sırtını döndü. Gülşahları odalarından çıkardım. Çekmecedeki tabancayı ona verdim. Biraz uzaklaştıklarında Deniz'e seslendim. Annesi ve abisi ormanın içine girmeden uzaktan son kez vedalaştılar. Gülşah boynundaki kolyeyi çıkarıp bize doğru attı. Yerden aldım. İçinde dördünün olduğu bir fotoğraf vardı. Temizleyip Deniz'e vermek için cebime koydum. Bir süre sonra ormanın içine doğru girdiler ve gözden kayboldular. Yarım saat sonra uzaklardan iki el ateş sesi geldi. Çok derindendi. İçeriye gitmiş olamaz sesi. Ben de dışarıda olmasam duyamazdım zaten. Gittim kolyeyi temizledim. Tamamen temiz olduğuna inandıktan sonra Deniz uyurken onu boynuna taktım. Akşam oluyordu. Yavaş yavaş hava kararmaya başladı. Arka kapıyı kilitledim. Ve yiyecek hazırlamak için çantadan bir şeyler aldım. Odamıza geçtim. Yere küçük bir yemek sofrası kurduktan sonra Deniz'i uyandırdım. Biraz yemek yedikten sonra da yatağına geri yattı. Ben de çöpleri bir poşete doldurdum ,yandaki artık boş olan odayı temizledim ,çarşafları attım, yarın yakmak için bir poşete koydum. Son kalan yeni çarşafları ve yastıkları serdim. Çantaları o odaya taşıdım. Tamamen düzgün olduktan sonra odaya girdim ve kapıyı kilitledim. Yatağa yattım. Bir yarım saat sonra Deniz de benim yatağıma geldi. "Bana sarılır mısın?" dedi. Sarılarak uyumaya başladı. Umarım onu hayal kırıklığına uğratmam. Hayatımda tek kalan dostum, varlığım o artık. Ben de onu daha çok kendime çekip sarılarak uykuya daldım..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 13, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kanlı VirüsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin