1186 cı yıldı. Bu yıl alevli at yılı olarak biliniyordu. Teymur çin çölde dolaşırken Tarqutayın askerleri onu fark etdi ve Teymur çini takip etmeye başladı ama Teymur çin onları fark etdi ve onlardan kaçmak için arkasına bakmadan koşmaya başladı. Teymur çinin onları fark ettiğini ve onlardan kaçmak için koştuğunu gören Tarqutay askerleri atlarını hızla sürerek ona yaklaşmaya çalıştı. Teymur çin kaçmayı denesede başarısız oldu ve Tarqutay askerlerinden biri onu yakaladı ve atdan hızla inerek onu elini bağladı. Sonra Teymur çini ata bağlayarak Tarqutayın obasına kadar getirdiler. Tarqutay gülerek Teymur çinin kafasını kendine taraf çevirdi ve "Nereye kaçarsan kaç, en sonda geliceğin yer burası" dedi ve lafına devam etdi "Artık han benim. Babandan kat-kat akıllıyım. Senin baban salaktı". Teymur çin kendine gelerek "Sen kendine hanmı diyorsun. Aptal her zaman aptaldır" dedi. Bu sözlerin ardından Tarqutay sinirlendi ve "Seni kolay öldürmüğücem. Yavaş yavaş ölüceksin. Azap çeke çeke ölüceksin" diyerek dişlerini bir birine ovuşturdu. Teymur çin kafasını kaldırdığı zaman ise Tarqutay ondan korkarak geri çekildi ve "Bu tahtayı görüyormusun" diyerek elindeki kılıç ile tahtayı gösterdi ve lafına devam etdi "Seni kendi ellerimle oraya bağlayacağım. Ölümün bir hafta sürücek".
Teymur çini bir tahta ile ellerini ve kafasını bağladılar. Teymur çin etrafa bakınırken yaşlı bir rahip gördü. Bu rahip ile 9 yaşında burda esir olduğu zaman ona çorba içiren rahip aynı kişiydi. Teymur çin rahipe "Yakın gel" dedi ve ondan elindeki çorbayı içirmesini istedi. Teymur çin çorbayı içip bitirdikten sonra rahipe "Eğer burdan kurtulursam hepinizi bağışlayacağım" dedi. Rahip ise karşı çıkarak "Hiç kimseyi bağışlamayacaksın. Bu insanlar senin elinde ölücek" dedi. Akşam oldu ve Teymur çin çok susamıştı. Önünde duran askere "Yakın gel bana su ver" dedi ama asker onu dikkate almadı. Teymur çin sinirlenerek "Aptal sana söylüyorum" dedi. Bu zaman asker sinirlendi ve ayağa kalkarak "Kes sesini. Şimdi sana aptalın kim olduğunu. Sen kimsin bana hakaret ediyorsun" dedikten sonra Teymur çinin üzerine saldırdı ama Teymur çin onu yere sererek bağlandığı tahtayla onun kafasına vurmaya başladı. Adamın yüzünden kanlar akıyordu. Adamı dövdükten sonra Teymur çin oradan kaçmayı başardı.
Sabah olmuştu ve Teymur çin koşarak bir at sürüsünün yanına gelmişti. Atların yanına giderken arkadan birisi ona seslandi "Dur". Teymur çin durdu ve arkasına bakdı. Arkasındaki adam kılıcını çıkardı ve Teymur çinin ellerini bağladıkları tahtayı kesti. Teymur çin ona "Benim ismim Teymur çin" dedi. Karşısındaki adam "Benim ise Burçu" dedi. Teymur çin merakla "Bana neden yardım ediyorsun?" diye sordu. Karşılığında Burçu "Çünkü, senin kinm olduğunu biliyorum" diye Teymur çinin sorusunu cevapladı. Sonra Burçu "Benim atımı al" diyerek eliyle atını gösterdi. Teymur çin ata doğru giderek "Bu iyiliyini asla unutmuyucam" dedi ve ona teşekkür etdi. Teymur çin Burçunun atına binerek hızla yola koyuldu.
Teymur çinin önceliği Baraya kavuşmaktı. Bu yüzdende Bartanın olduğu obaya geldi. Bartanın babasının yanına gelip ondan Bartanı istedi. O ise "Öldüğünü sanıyordum" dedi. Teymur çin sakinliğini koruyarak "Ölmedim ve buraya ne için geldiğimi biliyorsun" dedi. Bartanın babası üzülerek "Sen onu seçdikten sonra uzun yıllar geçti. Barta seninle evlenmeyi kabul edip etmeyeceğini bilemiyorum" dedi. Bu kelimelerden sonra içeri Barta girdi. Barta sevinerek "Benim Teymur çinim geri dönmüş" dedi. Sonra babasına taraf dönüp "Benim Teymur çinle gitmem lazım" dedi ve onlar atlarına binip ormanlık alandan yola koyuldular. Teymur çin ve Barta Höelinin yanına geldi. Höelin onları görünce çok sevindi. Onlar çadıra girdi ve Höelin Bartanın eline kolye alarak ona "Sende benim gibi güçlüsün sevgili gelinim" dedi ve kolyeyi boynuna taktı. Hep birlikte yemek yedikten sonra Teymur çin ve Barta atları ile birlikte dışarı çıktı.
Akşam olmuştu. Teymur çin ve Barta hala dışarıdaydı. Höleinin evine yüzlerinde maskeler olan bir sürü atlı gelmişti. Höelin onların sesini duyarak çadırından yavaşca etrafa baktı. Gelenin kim olduğunu gördüğünde ise dışarı çıktı ve onların başında durana seslendi "Ne istiyorsun?". Seslendiği adam ise "Demek ki sesimi tanıdın. Kadınlar ilk kocalarını asla unutmuyorlar" dedi. Höelin ise sinirlenerek "Aşağı in, yüzünü görmek istiyorum" dedi. Maskeli adam atını çevrirerek "Yaşlı bir kadına neden yüzümü göstermem lazım?" dedi ve lafına devam etdi "Bana Teymur çinin eşi lazım". Höelin korkarak "Git buradan. Bizi rahat bırak. Çık git buradan" dedi ve onu evinden kovmaya çalıştı. Bu zaman adamın maskesi yüzünden yere düştü. Bu zaman diğer maskeli adamlar Höelini yakaladılar ve ona Bartanın nerede olduğunu sordukları zaman arkadan bir asker "Onların izini buldum" diyerek atını sürmeye başladı. Maskeliler Höelinin evini yaktıktan sonra askeri takip etmeye başladılar.
Git-gide yarın oluyordu ve gökyüzü aydınlanıyordu. Bu sırada Teymur çin ve Barta bir dağın tepesinde beyaz bulutların arasında uzanıyordular. Barta Teymur çine "Bu beyaz karganın kemiyini o kadar ovuşturdum ki" boynuna taktığı kemiyi gösterdi ve kelimelerine devam etdi "Tüm dileklerimde seni istedim sana kavuşmayı". Teymur çin ona bakarak gülümsedi ve "Artık birlikteyiz ve hiç ayrılmayacağız" dedi. Teymur çin kafasını birazcık daha çevirdiğinde uzaktan gelen atlılar ve üzerinde maskeli adamlar olan bir sürü gördü ve "Bunlar merkitler" diyerek Bartayı kaldırdı ve ikiside atlarına binerek hızla oradan uzaklaşmaya çalıştı. Merkitler çok yaklaşmıştı, Teymur çin ise bunu görüp arkaya dönerek onlara taraf bir ok fırlattı. Ok bir merkite isabet etdi ama Merkitler bunu görüp Teymur çine doğru ok fırlatmaya başladı. Okların biri Teymur çinin sırtına isabet ederek onu yaraladı. Bunu gören Barta Teymur çinin atının arkasına elindeki sopa ile vurarak "Eve git" dedi. At koşarak öndeki çayı geçti ve eve doğru gitmeye başladı aynı zamanda arkasından gelen Merkitliler Bartanın kafasına ip geçirerek atından indirdi. Sonra Bartayı yakaladılar ve Merkitlerin başçısı onun yanına gelip "Zamanında, Teymur çinin babası benim nişanlımı benden çaldığı anda kendime yemin ettimki bunun intikamını alacağım. Şimdi ise ben intikamımı aldım. Sen sadece benimsin" dedi ve onu Merkitlerin obasına götürdü.