Teymur çin annesi ile birlikde babası Yasugeyin obasına geri döndü. Obada her kes her şeyini alıp buradan gitmek istiyordu ve onların başında duran Tarqutayda onlara engel olmak yerine onlara katılıyordu. Teymur çinin annesi Höelin "Bu yaptıklarınızın hesabını vericeksiziniz" diye söyleyerek Tarqutaya karşı çıktı. Ama Tarqutay kah-kaha atarak "Yasugey öldü" dedi. Höelin "Artık benim oğlum han, bizim intikamımızı o alıcak" dedikten sonra Tarqutay sinirli bir şekilde "Oğlunundamı ölmesini istiyorsun" diyerek kafasını Teymur çine taraf çevirdi. Höelin ondan korkdu ve Teymur çine kaçmasını söyledi. Teymur çin atına doğru koşup bindi ama askerlerden biri atı durdurdu. Annesi onu kurtarmak için koşduğunda ise askerler onu yakaladı. Annesi Tarqutaya "Kuralları çiyniyorsun. Mongollar çocukları öldürmüyor" derken Teymur çinin boğazına bıçak konulmuşdu ama Tarqutay Teymur çini yakalayan askere "Onu bırakın büyüdüyü zaman onu öldürücem" dedi. Bundan sonra Tarqutay ve tüm mongollar çadırlar dahil her şeyi alıp obadan gittiler. Obadan giderken Tarqutay kah-kaha atarak "Kışta onu öldürmek için geliriz" dedi ve atını sürdü. Annesi Teymur çini teselli edercesine "Byüdüyün zaman sen onu öldürüceksin ama ilk önce kendini koru" diyip ordan gitdi.
Artık Teymur çin yalnız başınaydı. Kışta onun saklanmaya yeri yoktu. Teymur çin tanrı Tenqri-den yardım istemek için Kutsal dağa doğru yola çıktı. Karların arasından giderken ayağı kaydı ve yere düşdü. Bir süre sonra atlarla birlikte ordan geçen bir çocuk onun yanına gelip "Sen kimsin?" diye sordu. Teymur çin başını kaldırarak ona kimin seslendiğine bakdı ve sustu. Karşısındaki çocuk "Benim adım Camukay. Peki senin addın ne?" diye sorusuna cevap aradı. Teymur çin bu sefer "Benim ismim Teymur çin" dedi. Sonra Camukay Teymur çini atına bindirdi ve yola koyuldular. Yolda Camukay Teymur çine "Mongol at başında olmalı" dedi. Teymur çin ise üzülerek "Düşmanım Tarqutay atlarımızı aldı".
Teymur çin ve Camukay obaya vardılar. Çadırda yemek yerken Teymur çin Camukaya bakarak "Bana yardım ediyorsun Camukay. Kardeşim olurmusun" dedi. Camukay yemeyini durdurup çantasındaki bıçağı çıkardı ve elini keserek çıkan kanı kasedeki suyun içine döktü. Sonra bıçağı Teymur çine verdi o da aynısını yaptıktan sonra her ikisi derin bir nefes aldı ve Teymur çin Camukayın, Camukayda Teymur çinin kasesindeki kanlı suyunu içmeye başladı. İçitikten sonra ise Camukay yanında oturan Tayçara "Bana bez ver" dedi. Çocuk ona bez verdkten sonra her ikisi ellerini bez ile bağlarken Teymur çin Camukaya "Artık biz kan kardeşiyiz" dedi. Camukay Teymur çine "Teymur çin, ben han olduğum zaman sen benim sağ kolum olucaksın" söyledi ama Teymur çin "Camukay önce benim düşmanım Tarqutayı öldürmem lazım" dedi. Camukay "Sen bunu nasıl yapıcaksın, senin atın bile yok". Yemek bitti ve her ikisi dışarı çıktı. Dışarıda Teymur çin Camukayın verdiği soruyu "Nişanlımın güçlü bacakları var" diye cevapladı. Camukay şaşırarak "Onun bununla ne alakası var?" sordu. Teymur çin cevabında "Babam kadının bacakları ne kadar güçlü olursa erkekde o kadar mutlu" olur demişti. Camukay ise "Sana şimdi kadından değil at lazım" diyerek çadıra geri döndü.
Yarın oldu. Teymur çin ve Camukay atla gezerken Camukay Tarqutayın askerlerini fark etdi ve Teymur çine "Kaç bunlar Tarqutayın askerleri" dedi. Teymur çin kaçmak isterken Tarqutayın askerleri onu yakaladı ve Tarqutayın obasına getirdi. Orada Teymur çini kul gibi çalıştırıyordular. Bir süre sonra Tarqutay geldi. Teymur çin Tarqutayın geldiğini görerek gülümsedi ve ona "Herkese benim han olmak istemediğimi söyle" dedi ama Tarqutay kah-kaha atarak "Bunlar zaten seni unutdu. Bunu bilmen lazım". Teymur çin gözlerini kısarak "O zaman neden beni öldürmek istiyorsun" diye sordu. Tarqutay kafasını kaldırarak "Rahat utumak için" dedi. Karşılığında Teymur çin sinirlenerek "Seni öldürücem" dedi. Tarqutay ise gülümseyerek "İlk önce ben seni öldürücem" dedi ve atını sürdü.
Akşam oluyordu. Teymur çini bir at arabasına bağlamıştılar. Yaşlı bir rahip onun yanına gelip ona çorba uzatarak "Bu çorbayı iç, güçlü olman lazım" dedikten sonra kaseyi elinden yere bıraktı ve Teymur çinin başını kaldırarak "Bu sivri sinekler senin kanını içiyor" diyerek çocuğun üzerindeki sivri sinekleri öldürdü. Tarqutay geri döndüğünde Teymur çini ayağa kaldırdı ve kılıcını kınından çıkararak Teymur çinin botuna baktı ve sinirlenerek rahipe taraf döndü "Bu çocuğu iyi besle boyu hiç artmamış" dedi. Bu sözlerin ardından bir yıldırım çaktı ve yağmur başladı. Tarqutay lafını bitirerek "Şimdi gidiyorum ama döndüğümde bu çocuk büyümüş olsun" dedi ve çadırına taraf gitdi. Rahipde yağmurun altında kalmamak için çadırına gitdi.
Gece olduğunda Teymur çin obadan kaçtı ve kutsal dağa yüce tanrı Tenqrinin yanına gitdi. Onun önünde diz çökerek "Ben Teymur çinim. Eğer beni duyuyorsan, bana yardım et" diye Tenqriye seslendi. Bu sözlerin ardından parmaklıkların arasından Teymur çine doğru beyaz bir kurt baktı. Bunun ardından Teymur çin babasının kelimelerini hatırladı "Kurt ne kadar uzağa giderse gitsin, bir gün yine evine dönücek" ve Teymur çin orada beklemeye başladı.